Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10268 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 6243 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İSKENDERUN 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 27/12/2013NUMARASI : 2012/629-2013/577Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR- Dava, ecrimisil talebine ilişkindir.Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.Toplanan delillerden ve tüm dosya içeriğinden; dava konusu 12 parselin 496/13216 payı davacı adına kayıtlı iken, İskenderun 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/350 E. sayılı dosyası ile payın iptali ile H.. İ.. adına tesciline karar verildiği, davalı İdarenin taşınmazın tamamını kullandığı anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki, dava konusu taşınmazda anılan kamulaştırmasız el atma davası öncesinde taraflar paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil istiyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz. Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı)Somut olaya gelince; davacının davalı taşınmazda kamulaştırmasız el atma davası öncesi paydaş olduğu sabit olup payı oranında ecrimisil isteme hakkı bulunduğu açıktır.Yukarıdaki açıklanan ilkeler doğrultusunda, deliller değerlendirildiğinde mahkemece "taşınmazın davalı tarafından kullanımı sonucu herhangi bir zararın oluşmadığı, davalı idarenin taşınmazın ilk haliyle tam olarak hissesine isabet eden alanı kullandığı ve diğer paydaşların kullanımını engellemediği, taşınmaz üzerinde herhangi bir fiili taksimin de söz konusu olmadığı" gerekçesi ile davanın reddine karar vermesinin doğru olduğu söylenemez.Öte yandan, İskenderun 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/350 E. sayılı dosyası ile davacı Ramazan tarafından davalı İdare aleyhine açılan kamulaştırmasız el atma sebebi ile alacak davası kabul edilerek, davacı yararına kamulaştırmasız el atma bedeline hükmedildiği ve kararın kesinleştiği anlaşıldığından, ecrimisilin dava tarihinden geriye doğru 5 yılın başlangıç tarihi olan 2007 yılından, kamulaştırmasız el atma davasının açıldığı 31/12/2009’a kadar hesaplanması gerekir.Hal böyle olunca, açıklanan ilkeler doğrultusunda inceleme yapılıp hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Davacının bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.