MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 10/02/2010NUMARASI : 2008/433-2010/45Taraflar arasında görülen davada;Davacılar miras bırakanları ZÖmaliki olduğu 1 parsel sayılı taşınmazını mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla davalı eski gelinine ölünceye kadar bakım koşulu ile muvazaalı temlik ettiğİni ileri sürerek miras payları oranında tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuşlardır.Davalı iddiaların yersiz olduğunu, yurt dışından para göndermek suretiyle bakım görevini yerine getirdiğini bildirip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, miras bırakanın gerçek iradesinin bağış olduğu, bakım görevinin gereği gibi yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 12.10.2010 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat G.A. ile temyiz edilen vekili Avukat A.A. geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacıların mirasbırakanı Z.Ö. maliki olduğu 9508 ada 1 parsel sayılı taşınmazını eski gelini olan davalıya 10.12.1992 tarihli akit ile ölünceye kadar bakım koşulu ile temlik ettiği anlaşılmaktadır.Davacılar, miras bırakanın davalıya yapmış olduğu temliki mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (B.K.m.5ll).Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusuda bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.(B.K.m.5l4).Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır.(B.K.m.l8). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun l.4.l974 gün ve l/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur. Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı,temlik edilen malın,tüm mamelekine oranı,bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir. Somut olayda, miras bırakanın temlik dışı mallarının olup olmadığı, diğer bir deyişle temlike konu taşınmazların tüm mal varlığını kapsayıp kapsamadığı araştırılmamış, davalı hakkında murisin sağlığında bakım görevinin yerine getirilmediğine dair bir iddiada bulunup bulunmadığı belirlenmemiştir.Diğer taraftan bakım görevinin sadece bakım alacaklısının yanında bulunularak fiilen yapılması şart olmayıp belirli bir hizmet veya bir bedel de olabileceği kabul edilmelidir.Hal böyle olunca, yukarıdaki ilkeler gözetilmek suretiyle hükme yeterli bir soruşturma yapılması, özellikle miras bırakanın tüm mal varlığının ve mal varlığı içerisinde çekişmeye konu taşınmazların konumunun (derecesinin) saptanması, değerleri arasında orantılama yapılması, böylece mirasçıdan mal kaçırma amacı taşıyıp taşımadığının değerlendirilmesi ve ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.Davalının temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK' nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 24.12.2009 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 750.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,12.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.