MAHKEMESİ : KARAMÜRSEL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 01/12/2010NUMARASI : 2010/453-2010/573Taraflar arasındaki davadan dolayı Karamürsel Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 01.12.2010 gün ve 2010/453 esas 2010/573 karar sayılı hükmün bozulmasına ilişkin olan 30.03.2011 gün ve 2699-3628 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davacı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü: Dava; tapu iptali ve kayıt terkini isteğine ilişkin olup, yerel mahkemece son kurulan hükmün temyizi üzerine; 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca hak düşürücü süreden dolayı davanın reddinin doğru olduğu, ancak çekişmeli taşınmazın belirlenen kıyı kenar çizgisine göre kıyıda kaldığı ve dava tarihinde Hazinenin haklı olduğu gözetilerek yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulması gerekçesiyle kararın bozulduğu görülmektedir.Gerçekten de; 5841 Sayılı Yasanın yürürlüğü döneminde davanın hak düşürücü süreden reddedilmiş olması doğrudur. Ancak anılan yasa Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarih 2009/31 E. 2011/77 K. sayılı kararı ile iptal edilmiş ve 23.07.2011 tarihinde de resmi gazetede yayımlanarak iptal hükmü yürürlüğe girmiştir.Öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu düşünülse ve ayrıca Anayasanın 153.maddesine göre iptal kararı geriye yürümezse de 10.3.1969 gün ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçe bölümünde belirtildiği üzere iptal, kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemez ve henüz anlaşmazlık hali devam ediyorsa iptalin kapsamına girer. Öyleyse, davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin kurulan kararın Anayasa Mahkemesi’nin anılan iptal kararından sonra doğru olduğu söylenemez. Zira kamu düzeninin söz konusu olduğu bütün haller istisnanın kapsamına girer.Hal böyle olunca; işin esasının 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre değerlendirilmesi, davanın kısmen veya tamamen kabulü halinde de, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 Sayılı Yasanın 16. maddesiyle 3402 Sayılı Yasanın 36. maddesi hükmüne bazı ilaveler getiren 36/A maddesi hükmüne göre kadastro işlemleri sebebiyle açılan davalar nedeniyle yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulup tutulamayacağı hususu da gözetilerek, taraf iddiaları doğrultusunda gerekli araştırma ve inceleme yapılmak suretiyle uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması bakımından karar bozulmalıdır. Davacı Hazinenin, karar düzeltme isteğinin(6100 sayılı HMK’nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 sayılı HUMK’ nun 440. maddesi hükmü uyarınca kabulü ile Dairenin 29.03.2010 tarih, 2010/2731 Esas, 2010/3510 karar sayılı bozma kararının ortadan kaldırılmasına, mahkemenin 23.12.2009 tarih, 2007/300 Esas- 2009/403 karar sayılı ilamının açıklanan gerekçelerle (6100 sayılı HMK’nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 sayılı HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.