Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1024 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 11566 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ : BÜYÜKÇEKMECE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ 29.3.2007NUMARASI : 2006/194-2007/343Taraflar arasında görülen davada;. Davacı, kayden davalının paydaş olduğu 2673 parsel nolu taşınmaz üzerindeki binaya ait ortak yerlerin kullanımını davalının engellemek suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek el atmanın önlenmesini istemiştir. Davalı, kendisinin tapuda malik olmadığını belirterek husumet itirazı ile davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, kayden tarafların paydaş olduğu taşınmazda davacının payına düşen miktardan fazla yer kullandığının kanıtlandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı.Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR-Dava, paylı mülkiyet üzere olan taşınmazda elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden çekişme konusu 2863 parsel sayılı taşınmazın paylı mülkiyet üzere olduğu, davacı ile birlikte davalının eşinin taşınmazda paydaş bulundukları anlaşılmaktadır.Davacı, paydaşların ortak kullanımına bırakılan alana davalının el atmak suretiyle kullanımına mani olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.O halde taraflar arasındaki çekişmenin Türk Medeni Kanununun 688 vd.hükümlerinin gözetilmek suretiyle paylı mülkiyet hükümlerine göre çözüme kavuşturulacağı açıktır.Bilindiği üzere;;paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamıyan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir. Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere Medeni Kanununun 706, Borçlar Kanununun 2l3, T.K.nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. nevarki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, " akte vefa" kuralının yanında M.K.nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pekçok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır. O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir. Somut olaya gelince; çekişmeli taşınmazın paylı mülkiyet üzere olduğu ve üzerinde bina bulunduğu, bina içerisindeki bölümlerden 1 tanesinin davacı, diğerini ise dava dışı paydaş ile onun eşi davalının kullandığı anlaşılmaktadır.Çekişme konusu yerin ise tarafların ortak kullanımına bırakıldığı iddia edilmiştir.Nevar ki mahkemece bu konuda bir araştırma yapılmış değildir.Diğer taraftan mahkemenin kabul biçimi itibariyle, kullanım durumunun paya bağlantılı yözölçümü olarak değerlendirilmek suretiyle sonuca gidilmiş olmasının paylı mülkiyet hükümlerine uygun düştüğü söylenemez.Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler de gözetilmek suretiyle çekişmeli yer hakkında paydaşlar tarafından kullanım tarzının belirlenip belirlenmediğinin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması daha sonra ortaya çıkacak durum gözetilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.Davacının temyiz itirazı yerindedir.Kabulü ile hükmün HUMK.'nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30.1.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.