Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10225 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 5817 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ: AKSARAY 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 22/11/2012NUMARASI: 2010/323-2012/534Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davalılardan Hazine ve Z. Y.yönünden davanını reddine, davalı F. D. yönünden kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, imar parseline elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davalılardan Hazine ve Z.Y.yönünden davanın reddine, davalı F. De. yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacı D.A.T. adına kayıtlı bulunan ve 1.6.2005 tarihinde imar uygulaması sonucu oluşan 5452 ada 4 parsel sayılı çekişme konusu taşınmaza davalıların yapılanmak suretiyle müdahale ettikleri ileri sürülerek eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Gerçekten de, imar uygulamasından önce 1417 ada 73 sayılı taşınmazın maliki olan davalı F.'in ve 1417 ada 75 sayılı taşınmazın maliki olan davalı Z.'nın 1.6.2005 tarihinde yapılan imar uygulamasıyla ve Hazine ile birlikte 5452 ada 5 sayılı imar parselinde paydaş oldukları, imar uygulamasından önce davalı F.'in kendisine ait 73 parsel sayılı taşınmazı içinde kalan yapısının bir kısmının davacıya ait 4 no'lu imar parseli içinde kaldığı, tecavüzlü kısmın yıkılması halinde kalan kısmın kullanılmasının mümkün olmadığı tespit edilerek, yapıların tamamı üzerinden belirlenen kaim bedelin mahkeme veznesine depo ettirilmek suretiyle bu davalı yönünden davanın kabulüne, tecavüzü bulunmayan diğer davalılar yönünden davanın reddine karar verilmiş olması kural olarak doğrudur.Ancak, imar uygulaması sonucu davalıya ait yapının haksız veya taşkın duruma gelmesi, kamusal bir tasarrufun sonucu olup, tecavüzlü durumun yapıyı yapan kişinin iradesi dışında meydana gelmesi nedeniyle davanın açılmasına sebebiyet verdiği söylenemez. O halde, taşkın yapıyı kullananın kötü niyetli sayılamayacağı ve kendisine kusur izafe edilemeyeceği gözetildiğinde yargılama giderlerinden ve bu giderlerden sayılan vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağı açık olup, anılan hususun gözardı edilmiş olması isabetsizdir. Davalı Fatiş Demirtaş'ın, bu yönlere değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.6.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.