Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 10225 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 8249 - Esas Yıl 2011
MAHKEMESİ: KARS 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 05/05/2011NUMARASI: 2011/39-2011/191Taraflar arasında görülen davada; Davacı, paydaşı olduğu taşınmaza davalının gübre dökmek suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek el atmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil isteğinde bulunmuştur.Davalı, gübreyi eşi adına döktüğünü, taşınmazda eşinin de payı olduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davalının eşinin de taşınmazda payı bulunduğu, gübre dökülen yer dışında davacının kullanabileceği yerler olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . .. raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir. Davacı, davalının haklı ve geçerli bir nedene dayanmaksızın taşınmazın bir kısmına gübre döktüğünü ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Davalı ise, taşınmazda paydaş olan eşi B.ye teb’an hareket ettiğini savunmuştur.Gerçekten de, çekişmeli 864 sayılı parselde davacı ile davalı N.'ın dava dışı eşi B.'nin paydaş oldukları ve başkaca paydaşların da bulunduğu getirtilen kayıtlardan anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, davalının taşınmazı dava dışı paydaş eşine teb’an kullandığının saptanması halinde, eldeki davanın paydaşın paydaş aleyhine açtığı el atmanın önlenmesi davası olarak nitelendirilmesi gerekeceği açıktır. Nitekim mahkemece de, davalının eşinin taşınmazda paydaş olduğu ve davacının kullanabileceği yerler bulunduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiştir.Ne var ki, yapılan soruşturmanın hükme yeterli olduğunu söyleyebilmek mümkün değildir.Bilindiği üzere, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki el atmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine el atmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa, açacağı el atmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu el atmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir. Öte yandan, M.K.'nun 706, B.K.'nun 213, T.K.'nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz ise de, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş ya da fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse, kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şüyuun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması "ahde vefa" kuralının yanında M.K.'nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde pekçok kimse zarar görecek, toplum düzeni ve barışı bozulacaktır. O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planı olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği açıklığa kavuşturulmalı, harici veya fiili taksim yoksa, uyuşmazlık M.K.'nun müşterek mülkiyet hükümleri çerçevesinde çözümlenmelidir. Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler gözetilmek suretiyle soruşturma yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 S.Y.'nın geçici 3. maddesi uyarınca) HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.