Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 10216 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 21524 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ : BOLU 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 12/06/2013NUMARASI : 2012/105-2013/183Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, işlemlerin muvazaalı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden mirasbırakanın, 1649 parsel sayılı taşınmazını 31/07/2003 tarihinde davalı Hasan'a satış suretiyle devrettiği, bu kişinin de 06/10/2003 tarihinde mirasbırakanın torunu olan diğer davalıya temlik ettiği, davacıların işlemlerin mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı şekilde yapıldığını ileri sürerek eldeki davayı açtıkları anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve 0l.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 (6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 237m.)ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Somut olaya gelince; davacı tanıkları mirasbırakanın dava konusu taşınmazı kızı Sultan'a verdiğini duyduklarını ifade etmiş, taşınmazın davalı Hasan'a satış suretiyle devretmesinden kısa bir süre sonra mirasbırakanın torunu kızı Sultan'ın oğlu olan Mehmet Ali'ye temlik edilmiş, dosya kapsamından mirasbırakanın, kızı Sultan ve onun ailesiyle daha yakın ilişkiler içerisinde olduğu, köy muhtarı olan ve taşınmazı kısa bir süre içinde mirasbırakanın torununa devreden ana malik Hasan'ın ekonomik durumunun iyi olduğu, taşınmazın işlem tarihinde gerçek değeri ile satış bedeli arasında fahiş fark bulunması da gözetildiğinde dava konusu taşınmazın aracı kullanmak suretiyle mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı şekilde davalı Mehmet Ali'ye temlik edildiğinin kabulü gerekir.Hâl böyle olunca yukarıda belirtilen ilkeler ve somut olay birlikte değerlendirildiğinde mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davacı tarafın temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.