Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10203 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 9728 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : ELMALI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 27/01/2010NUMARASI : 2005/2-2010/14Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava muris muvazaası ve ehliyetsizlik hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindirMahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden;miras bırakan A..nin dava konusu 3682 parsel sayılı taşınmazdaki ½ payının tamamını 27.08.2003 tarihinde davalı kızı A.'ye satış suretiyle temlik ettiği, 10.07.2004 tarihinde öldüğü, geriye davanın tarafları olan çocukları ile dava dışı S. isimli çocuğunun kaldığı, davacıların, satış işleminin mirastan mal kaçırma amaçlı muvazaalı olduğu ve temlik tarihinde miras bırakanın ehliyetli olmadığı iddiası ile eldeki davayı açtığı, Adli Tıp Kurumu 4.İhtisas Kurulu'nun 25.07.2009 tarihli raporuna göre miras bırakanın işlem tarihinde ehliyetli olduğu, mahkemece muvazaa olgusu benimsenerek davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l.4.1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706, Borçlar Kanunu'nun 237 ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirlerHemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Somut olaya gelince; TMK 6.maddesine göre herkes davasını ispatla mükelleftir. Davacılar ehliyetsizlik ve muris muvazaası iddiasında bulunmuşlar ise de; miras bırakanın hastalığı ve yaşlılığı nedeniyle satım ihtiyacının bulunduğu, buna mukabil davalının ise alım gücünün olduğu, tanık beyanlarına göre murisin başkaca taşınmazlarının da bulunduğu, davacıların iddialarının ispatına yarar delil sunamadıkları, ileri sürülen delillerin ve tanık beyanlarının davanın ispatına yeter oranda olmadığı sonucuna varılmaktadır.Hal böyle olunca, kanıtlanamayan davanın reddi gerekir iken, delillerin yanlış değerlendirilmesi sonucu davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.Davalı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.6.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.