Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10186 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 12137 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ: ADANA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 05/04/2012NUMARASI: 2011/816-2012/210Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 18.6.2013 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat Ö.B..geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili Avukat gelmedi yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, paydaşlar arasında el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Getirtilen kayıt ve belgelerden, çekişme konusu 1339 ada 91 parsel sayılı taşınmazın paylı mülkiyet üzere taraflar ile dava dışı kişiler adlarına kayıtlı bulunduğu görülmektedir.Davacı, çekişme konusu taşınmazda paydaşlar arasında fiili taksim yapıldığını, davalının taşınmazda paydaş bulunmasına rağmen, aynı zamanda kendisinin kiracısı olduğunu, ancak kira kapsamı dışına taşmak suretiyle davaya konu yere müdahale ettiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece; "...... dava konusu taşınmazda tüm paydaşları kapsayan bir fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığının kuşkuya yer bırakmaksızın saptanması ve bu halde çekişmeli bölümdeki yapıyı kimin yaptığı ve bu kısmın kimin tasrrufuna bırakıldığı hususlarının netleştirilmesi, .....uzman bilirkişilerden .... rapor alınması ......"gereğine değinilerek bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyulmuştur.Mahkemece, hükmüne uyulan Daire bozma ilamı doğrultusunda gerçekleştirilen araştırma sonucunda, tüm paydaşları kapsayan fiili bir paylaşım bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Ne var ki, bozma gereklerinin tam olarak yerine getirildiğini söyleyebilme imkanı yoktur.Dosya içeriğinden, taşınmazda tüm paydaşları bağlayıcı bir fiili kullanım biçimi bulunmasa dahi, önceden beri taşınmazda çekişmesiz olarak davacının tasarrufunda olan kısımların belirlenmediği; ayrıca, taraflar arasındaki kira ilişkisi üzerinde durulmadığı ve bu ilişkiden kaynaklanan Adana 3. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2010/1842 esas sayılı dava dosyasının getirtilip değerlendirilmediği anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca, öncelikle, davacının eldeki dava açılana kadar taşınmazda çekişmesiz olarak tasarrufunda bulundurduğu kısımların tespit edilmesi; bunun yanında, Adana 3. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2010/1842 esas sayılı dava dosyası getirtilerek davacı ile davalı arasındaki kira ilişkisinin kapsamının tayin edilmesi, bu kapsam bakımından taraflar arasında oluşan "ahde vefa" ilkesi çerçevesinde somut olayın değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi yerine, noksan araştırma ile yetinilip hüküm kurulması isabetsizdir.Davacının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.12.2012 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 990.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 18.6.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.