Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10182 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 11909 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : İSTANBUL 12. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 17/11/2011NUMARASI : 2009/1142-2011/669Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 18.06.2013 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat S..Ç.ile temyiz edilen vekili Avukat Y. G.Ü. geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.Getirtilen kayıt ve belgelerden, davaya konu 71 sayılı parseldeki 5 nolu meskenin murise ait iken, 30.09.1998 tarihinde murisin oğlu olan davalı S.'a satış yoluyla devredildiği; murisin 09.01.2009 tarihinde öldüğü, geride mirasçıları olarak davacı kızı S.ve davalı oğlu S.ile dava dışı bir oğlu ve bir kızının kaldığı görülmektedir.Davacı S., babasının gerçekleştirdiği temliki işleme karşı eldeki davayı açarak miras payı oranında tapu iptali-tescil isteğinde bulunmuştur.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Bilindiği üzere, Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Somut olayda; dosya içeriği, toplanan deliller ve özellikle tanık sıfatıyla dinlenen tarafların kardeşleri M..ve Ş.'in samimi beyanları yukarıda değinilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde, murisin çekişme konusu taşınmazını davalı oğluna bedel karşılığında devrettiği sonuç ve kanaatine varılmaktadır. Taşınmazın gerçek değeri ile resmi akitte gösterilen bedeli arasındaki farkın da tek başına muvazaanın kanıtı sayılamıyacağı izahtan varestedir.Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanıgılı değerlendirme ile yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 sayılı HUMK'nın 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.12.2012 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 990.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 18.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.