Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10173 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 8490 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ: SAMSUN 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 29/03/2011NUMARASI: 2011/79-2011/96Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden davalılara ait 973 parsel sayılı taşınmazın yaklaşık 211, 43 m2’lik kısmının kıyı kenar çizgisine göre kıyıda kaldığını ileri sürerek, bu kısmın tapusunun iptali ile davalıların elatmasının önlenmesi ve muhtesatların yıkımını istemiştir.Davalılar, davanın reddini savunmuştur.Hak düşürücü süreden dolaya davanın reddine ilişkin kararın temyizi üzerine Dairece yargılama gideri ve vekalet ücretinden tamamen davalıların sorumlu tutulması gereğine değinilerek bozulmuş olup, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, yargılama giderlerinin ise 6099 sayılı yasa uyarınca davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.Karar, davacı Hazine vekilince süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi ..... raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava; 3621 Sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptal, sicil kaydının kütükten terkini, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkin olup, yerel mahkemece son kurulan hükmün temyizi üzerine; 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca hak düşürücü süreden dolayı davanın reddinin doğru olduğu, ancak yargılama gideri ve vekalet ücretinden tamamen davalıların sorumlu tutulması gereğine değinilerek kararın bozulduğu görülmektedir.Gerçekten de; işin esası bakımından 5841 sayılı Yasanın yürürlüğü döneminde davanın hak düşürücü süreden reddedilmiş olması doğrudur. Ancak anılan yasa Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarih 2009/31 E. 2011/77 K. sayılı kararı ile iptal edilmiş ve karar 23.07.2011 tarihinde resmi gazetede yayımlanarak iptal hükmü yürürlüğe girmiştir.Öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu düşünülse ve ayrıca Anayasanın 153.maddesine göre iptal kararı geriye yürümez ise de; 10.3.1969 gün ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçe bölümünde belirtildiği üzere iptal, kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemez ve henüz anlaşmazlık hali devam ediyorsa iptalin kapsamına girer. Öyleyse, davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin kurulan kararın Anayasa Mahkemesi’nin anılan iptal kararından sonra doğru olduğu söylenemez. Zira, kamu düzeninin söz konusu olduğu bütün haller istisnanın kapsamına girer.Hal böyle olunca; işin esasının 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre değerlendirilmesi, çekişmeli 973 parselin tapu kaydının iptal ve terkini yönünden davanın kısmen veya tamamen kabulü halinde de, 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa hükümleri de gözetilerek taraf iddiaları doğrultusunda gerekli araştırma ve inceleme yapılmak suretiyle uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması bakımından karar bozulmalıdır.Davacı Hazinenin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle ( 6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesine göre )HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 12.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.