MAHKEMESİ: YUMURTALIK SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 12/02/2013NUMARASI: 2013/1-2013/38Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden ; davacının miras bırakanı olan dedesinin nüfus kayıtlarında Mehmet oğlu Hüseyin Bozdoğan olarak kayıtlı olduğu , ancak 113, 121, 166 ve 525 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarında D.M.oğlu H. B. yazıldığı, davacının anılan parsellere ait tapu kayıtlarındaki dedesinin baba isminin nüfus kaydına göre düzeltilmesi isteğiyle dava açtığı, mahkemece 121 parsel sayılı taşınmazın Kadastro Mahkemesinde davalı olduğu gerekçesiyle anılan parsele yönelik talebin reddine , diğer parsellere yönelik davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin isim, soyisim, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme taleplerinin kaynağını oluşturur. Bu tür taleplerde kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.Tapu kaydında kimlik bilgilerinin düzeltilmesine veya tespitine ilişkin taleplerdeki amaç, kayıt malikinin tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin nüfus kaydı ile uyumlu hale getirilmesi olduğundan bu tür işlerde verilen kararlar kesin hüküm teşkil etmez. Kararın haksız veya hatalı görülmesi halinde ileri sürülen delillere göre yeniden düzeltme talebinde bulunulabilmesi, hükmün değiştirilebilmesi mümkündür.Çekişmesiz açılan bu tür işlerde, yapılan araştırma ile veya hak sahibi olduğunu iddia eden bir kişinin itirazı üzerine ortaya bir çekişme çıkarsa, mülkiyet aktarımına sebebiyet verebilmesi ihtimali ortaya çıktığından, artık bu davanın çekişmesiz yargı usulüne göre Sulh Hukuk Mahkemesinde görülebilmesine imkan bulunmamaktadır. Yargılama usulleri birbirinden farklı olduğundan ve çekişmesiz yargı işlerinde teknik anlamda bir hasım bulunmadığından, davaya görevsizlik kararı verilerek Asliye Hukuk Mahkemesinde devam edilemez. Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler (satış akit tabloları ve ekleri) getirtilmelidir2-Nüfus müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak telep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir. 5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir.Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; 1955 yılında yapılan kadastro tesbiti sırasında Tahiriye Köyünde bulunan temyize konu 113, 166 ve 525 taşınmazlara tapu kayıtlarının uygulandığı anlaşıldığı halde mahkemece anılan tapu kayıtları ilk oluşumundan itibaren tüm gittileriyle birlikte getirtilmemiştir. Bundan ayrı mahkemece, temyize konu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak belirtilen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı Nüfus Müdürlüğünden sorulmadan davanın kabulü yönünde hüküm kurulmuştur. Bu durumda mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın karar vermeye yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır. O halde , 113, 166 ve 525 parsel sayılı taşınmazlara kadastro sırasında uygulanan tapu kayıtları ilk oluşumundan itibaren tüm gittileriyle birlikte getirtilip kaydı düzeltilecek kişinin nüfus ve tapu kayıtları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmeli, tapu kayıtlarında malik olarak belirtilen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı Nüfus Müdürlüğünden sorulmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak talep konusu taşınmazlarda mülkiyet iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, mülkiyet hakkı iddiasında bulunmaları halinde dava mülkiyetin aktarımına ilişkin olup artık bu davanın çekişmesiz yargı usulüne göre Sulh Hukuk Mahkemesinde görülebilmesine imkan bulunmadığından davacı tarafından kayıt sahibinin mirasçıları aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinde çekişmeli yargı usulüne göre ayrı bir dava açılması gerekli olduğunun gözetilerek yukarıda değinilen şekilde araştırma inceleme yapılıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. Davalının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 28.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.