Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10139 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 4412 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 02/07/2009NUMARASI: 2007/268-2009/240Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi, ecrimisil ve yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın, elatmanın önlenmesine ve kısmen ecrimisile karar verilmiş, yıkım isteği ise reddedilmesine ilişkin olarak verilen karar davacı ve davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davalının el atmasının önlenmesine ve kısmen ecrimisile karar verilmiş; yıkım isteği ise reddedilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Boğaziçi ön görünüm bölgesinde yer alan ve imar planında yesil alanda kalan "Sultan Beyazıt Vakfından Mukataalı 21259 m2. tarla" vasfındaki davaya konu 498 ada 60 sayılı parselin 5/6 payının davacı Bedros Mardiros Agopian, 1/6 payının da dava dışı M. C. adlarına kayıtlı bulunduğu; davalı H. K.'nun ise taşınmazda kayıttan kaynaklanan bir hakkı olmadığı halde taşınmazın bir bölümünü yapılanmak suretiyle kullandığı ve çekişmeli bölüm hakkında daha önce TMK.'nun 713/2. maddesine dayanarak açtığı 2003/625 es.s. tapu iptali-tescil davasının da reddedilip 21.09.2006 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.Öte yandan, dava açıldıktan sonra davalı ile dava dışı paydaş M. C.arasında 01.11.2007 tarihli noter satış vaadi sözleşmesi düzenlendiği ve davaya dahil edilen M. C.'in davalıya ait binanın yıkımına muvafakat etmediğini bildirdiği de görülmektedir.Diğer taraftan, paydaşlar arasında fiili bir kullanım durumunun ya da harici bir taksimin söz konusu olmaması nedeniyle taşınmazda paylı mülkiyet ilkelerinin geçerli olduğu; davalı ile paydaşlardan M.C. arasında düzenlenen satış vaadi sözleşmesinin, davalıya ancak adı geçen paydaşa karşı ileri sürebileceği kişisel bir hak sağlayacağı, anılan sözleşmenin davacı paydaşa karşı ileri sürülemiyeceği kuşkusuzdur.Yukarıda değinilen ilke ve olgular karşısında, el atmann önlenmesine ve kısmen ecrimisile karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalının temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.Davacının temyiz itirazına gelince; Boğaziçi ön görünüm bölgesinde ve yapılaşma yasağı kapsamında kalan taşınmazda vasıf değişikliğine de yol açacak nitelikteki bir yapılaşmanın ortadan kaldırılması için tüm paydaşların muvafakatinin gerekli bulunmadığı gözetilerek yıkıma da karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yıkım isteğinin reddedilmesi isabetsizdir.Davacının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, açıkça temyiz konusu yapılmadığından, 1944 tarih 13/2 sayılı İBK. uyarınca davalının taşınmazdan mutlak biçimde el çektirilmesi yerine paya vaki el atmasının önlenmesine karar verilmesinin bozma nedeni sayılmamasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.09.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.