Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10109 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 8123 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: ADANA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 25/02/2010NUMARASI: 2009/312-2010/99Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden maliki olduğu 205 ada 19 ve 51 parsel sayılı taşınmazlara ve yola komşu parselden davalının taşkın yapılanmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürüp elatmanın önlenmesine, yapıların yıkımına ve eski hale getirilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı, dava konusu taşınmazlara bir müdahalesinin olmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacıya ait çekişme konusu taşınmazlara davalının bir müdahalesi olmadığı, davalının yola taşkın yapılanmakla beraber davacı 51 parselin yol tarafında giriş kapısı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, çaplı taşınmaza ve yola elatmanın önlenmesi, yıkım ve eski hale getirme isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 19 ve 51 parsel sayılı taşınmazların kayden davacı adına kayıtlı olduğu, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkı bulunmadığı anlaşılmaktadır.Davacı, anılan taşınmazlara ve yola davalının komşu parselden taşkın yapılanmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Bilindiği üzere; Çaplı taşınmaza elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle çap kaydının yada kayıtlarının getirtilerek tarafların tüm delilleri toplanılmalı, dosya keşife hazırhale geldikten sonra yapılacak uygulamada çekişmeli yer ile yanların ellerinde bulunan kısımların sınırları tarafların ortak beyanlarına göre açıklığa kavuşturulmalı, gerektiğinde bu yön taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanmalıdır. Daha sonra belirlenen bu durum gözönünde tutularak hazır bulundurulan kadastro fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilere kadastro sırasında konan nirengi noktalarından, bunlar yoksa hem paftada hem arazide mevcut sabit noktalardan yararlanılarak takometrik aletlerle kadastral yöntemlere uygun biçimde ölçüm yaptırılmalı; bilirkişilerden uygulamayı yansıtan, infazı sağlamaya yeterli ve özellikle davacı tarafın taşınmazına bir tecavüzün bulunup bulunmadığını varsa miktarını açıkca gösteren kroki ve rapor alınmalıdır. Somut olayda; yukarıda açıklanan ilkeleri kapsar biçimde bir araştırma ve uygulama yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilke ve olguları kapsar biçimde mahallinde üç kişilik uzman bilirkişi kurulu aracılığıyla keşif yapılması, bilirkişilerden uygulamayı gösterir denetime elverişli rapor alınması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir. Kabule göre de, dava konusu edilen yol taraflara değil kamuya ait bölümdür. Yararlanma hakkına dayalı olarak yola cephesi olan taşınmaz maliklerinin dava açma hakkı bulunduğu kuşkusuzdur. Mahkemenin yola elatmanın önlenmesi isteği yönünden davanın reddi gerekçesinin de doğru olduğu söylenemez.O halde, davacının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 07.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.