Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10089 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 7422 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ŞİLE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 20/02/2013NUMARASI : 2009/305-2013/68Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, duruşma isteği dava değeri yönünden reddedildi.Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR- Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı, Alman vatandaşı iken evlenerek Türkiye'ye yerleşip Türk vatandaşı olduğunu, 13.11.1997 tarihinde eşi ölünce yalnız kaldığını daha önceden tanıdığı ve karı koca olan davalıların her zaman yanında olduklarını, yakın bir ilişki içine girmeye çalıştıklarını, öte yandan yalnız olduğunu, koruyup sahip çıkacak kimsesinin olmadığını, asker olan eşinin malvarlığına devletin elkoyabileceği, devamlı kendisine bakacakları telkiniyle 470 ada 1 parselde kayıtlı dubleks evini gerçekte bedelsiz olarak satış göstermek suretiyle davalılara devrettiğini, aynı şekilde davalıların baskısı sonucu dava dışı İstanbul Küçükyalı'da bulunan taşınmazını da devretmek zorunda kaldığını, hatta kurdukları senaryoya inandırmak için taşınmazların intifa hakkını da üzerinde bıraktıklarını, 2009 yılından sonra kötü davranıp çekişme konusu taşınmazı satışa çıkardıklarını ileri sürerek, tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davacının iddiasının gabine dayalı olduğu ve ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişmeye konu dubleks ev vasıflı 470 ada 1 parsel sayılı taşınmaz davacıya aitken 04.09.1999 tarihinde intifa hakkını üzerinde bırakarak ½ payını davalı Ender Öz'e, ½ payını ise diğer davalıya satış suretiyle devrettiği anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 74. ve 76.maddeleri hükümlerine paralel düzenlemeler getiren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26 ve 33. maddelerine göre; olayları bildirmek ve ileri sürmek taraflara, bu kapsamda nitelemeyi yapmak ve belirlenecek hukuki tavsifle ilgili olarak tatbik edilecek kanun hükümlerini tesbit ve tayin ederek uygulamak hakime aittir.Eldeki davada, dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden davada hile hukuksal nedenine dayanıldığı görülmektedir.Bilindiği üzere hile (aldatma); genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilirÖte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir. Ne var ki, mahkemece hile yönünden herhangi bir araştırma ve değerlendirme yapılmış değildir. Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; hukuki nitelemede yanılgıya düşülerek, yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.Davacı vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.