Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 10088 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 4931 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : BORÇKA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 22/10/2013NUMARASI : 2012/420-2013/371Taraflar arasında görülen tahliye, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir. Davacı, cebri icrada satın aldığı taşınmazın teslim edilmesi yönünde icra takip dosyasından davalıya muhtıra gönderildiği halde sonuç alınamadığını, taşınmazın banka adına tescil edildiği 08.03.2012 tarihinden itibaren davalının haksız işgalci olduğunu ileri sürerek, davalının tahliyesine ve aylık 500.-TL olmak üzere 8 ay için toplam 4.000.-TL ecrimisilin ve devam eden kira alacağının yasal faizi ile birlikte tahsili istekli eldeki davayı açmış, yargılama sırasında tahliye isteği yönünden dava tefrik edilerek ecrimisil yönünden hüküm kurulmuştur. Mahkemece, çekişmeye konu taşınmazın dava dışı kişinin kullanımında olduğu, bu kişiye karşı satın alan davacının İİK'nın 135/2. maddesine göre tahliye emri tebliğ etmek suretiyle taşınmazı teslim alma imkanının bulunduğu, davacının böyle bir tahliye emri göndermemesi sebebi ile haksız kullanımdan sözedilemeyeceği ve haksız işgal tazminatı talep edilmesinin de mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; kat irtifakı kurulu 114 ada 46 parseldeki 12 nolu meskenin davalıya aitken davacı bankanın ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yaptığı takip neticesinde 06.02.2012 tarihinde ihale edilerek 08.03.2012 tarihinde davacı adına tescil edildiği, yargılama sırasında da dava dışı kişiye satıldığı anlaşılmaktadır. Bilindiği ve Türk Medeni Kanunun 683. maddesinde düzenlendiği üzere, bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi her türlü haksız el atmanın önlenmesini de dava edebilir. Öte yandan; ecrimisil, kötüniyetli zilyedin geri vermekle yükümlü olduğu bir şeyi haksız olarak alıkoyması nedeniyle kayıt malikine ödemekle yükümlü olduğu en azı kira geliri, en çoğu ise mahrum kalınan gelir kaybı olan bir tür haksız kullanım tazminatıdır. Açıklanan bu tanıma göre, bir taşınmazı haksız olarak kullanan ya da başkasına kullandıran kişinin ecrimisille sorumlu olacağı açıktır.Somut olaya gelince, çekişme konusu taşınmazın davacı bankaya ihalesinin kesinleşmesinden sonra davacının talebi üzerine davalıya Borçka İcra Müdürlüğü'nün 2011/20 Esas sayılı takip dosyasından İflas Kanunu'nun 135/2. maddesi hükmü gereğince 03.05.2012 tarihinde muhtıra tebliğ edildiği tartışmasızdır. Ne var ki; İcra İflas Kanunu'nun 135/2. maddesi hükmü kapsamında keşide edilen muhtıra neticesinde taşınmazın tahliye edilmemesi durumunda icra marifeti ile tahliyenin gerçekleştirilmesinin istenmesi davacının muhtariyetinde olup, bu konuda davacıya mecburiyet yüklenemeyeceği gibi, taşınmazı kullanmaya veya kullandırmaya devam eden kişi veya kişilere kullanma hakkı da vermez. Aksine muhtıranın tebliğ ile kişi iyiniyetli işgalci olduğu savunmasını ileri süremez. Öte yandan; davalı, davacının devraldığı tarihte taşınmazın inşaat halinde olduğunu, ana kapısının bulunmaması sebebi ile anahtar teslimatının da sözkonusu olmadığını, taşınmazı kullanmadığını savunmuş ise de; icra takip dosyası arasında bulunan ve inşaat mühendisi Mine Öz tarafından düzenlenen 14.03.2011 tarihli değer tespiti raporunda açıkça; ''Taşınmazın 15 yıllık olduğu, sıva ve boya imalatlarının yapılmış olduğu, kapı, pencere vb. madeni aksamlarının mevcut olduğunun belirtilmiş olması, cebri ihalenin kesinleşmesinden sonra davacının talebi üzerine taşınmazı tahliye etmesi yönünde davalıya İcra İflas Kanunu'nun 135/2. maddesi hükmü gereğince 03.05.2012 tarihinde muhtıra tebliğ edildiği halde, davalının bir itirazının bulunduğunun evrak arasına yansımaması, öte yandan eldeki dosyadan mahallinde yapılan uygulaması sırasında çekişme konusu yeri kullanan N.. Y.. isimli kişinin; taşınmazı 4 yıldır kullandıklarını beyan etmiş olması karşısında, davalının savunmalarına itibar edilemeyeceği de açıktır. O halde, işin esasına girilerek ecrimisil isteğinin değerlendirilmesi ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davacı vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.