KARARDavacı vekili, müvekkili sigorta şirketi nezdinde “Nakliyat sigorta poliçesi” ile sigortalı bulunan dava dışı şirkete ait emtiaların davalıların A.P.'ın sürücüsü, davalı Y.K'nın çekicinin ve davalı şirketin yarı römorkun maliki oldukları araca Kayseri'den Irak'a gönderilmek üzere yüklendiğini, ancak kaza sonucunda sigortalı emtianın hasara uğradığını, ortaya çıkan zarardan davalıların sorumlu olduğunu ve kaza nedeniyle dava dışı sigortalıya 20.020, 00 TL ödendiğini, TTK'nın 1301.maddesine göre sigortalısının haklarına halef olduğunu ileri sürerek 20.020.00 TL rücuen tazminat alacağının reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı şirket yetkilisi, hasar miktarının fahiş olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.Davalı Y.K., hasar miktarının fahiş olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.Mahkemece, tüm dosya kapsamına, toplanan delillere ve düzenlenen bilirkişi raporuna göre, dava dışı sigortalıya ait emtiaların davalı sürücünün %100 kusurlu olduğu kaza sonucunda hasara uğradığı, davalıların oluşan hasardan KTK'nun 85/1. ve TTK'nın 781.maddeleri gereğince sorumlu oldukları gerekçesiyle davanın kabulü ile 20.020.00 TL rücuen tazminat alacağının reeskont faizi birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.Kararı, davalı şirket yetkilisi temyiz etmiştir.1-Dava, dava dışı sigortalıya ait malların davalılar tarafından taşınırken meydana gelen kaza sonucunda hasara uğraması nedeniyle dava dışı sigortalıya ödenen tazminatın davalılardan rücuan tahsili istemine ilişkindir. Davaya konu taşıma, güzergahı ve taşınan mallarının niteliğine göre CMR yani” Eşyaların Karayolunda Uluslar arası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi “hükümlerine tabi bulunmaktadır. CMR Konvansiyonu Türkiye tarafından 30.10.1995 tarihinde kabul edilerek, bu tarihte yürürlüğe girmiştir. T.C. Anayasası’nın 90.maddesinin son fıkrasında usulüne uygun olarak yürürlüğe konulmuş Milletlerarası Antlaşmaların kanun hükmünde bulunduğunun belirtilmiş olmasına göre uluslar arası taşımalarda TTK’dan daha sonra yürürlüğe giren ve ülkemiz tarafından onaylanmak suretiyle bir iç hukuk kuralı haline gelen CMR Konvansiyonu hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Bu itibarla, davaya konu taşımanın niteliğine göre uyuşmazlığa CMR hükümlerinin uygulanması gerekirken mahkemece yazılı şekilde iç taşımaya ilişkin hükümler içeren TTK’nın 781.ve devamı maddeleri ile KTK’nın 85/1 maddesi uyarınca yapılan değerlendirme sonucuna göre hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Bu nedenle kararın öncelikle uyuşmazlığın çözümüne esas alınan yasal düzenlemenin doğru olarak tayin edilmemesinden dolayı bozulması gerekmiştir.2-Bozma neden ve şekline göre, davalı şirket yetkilisinin uyuşmazlığın esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.SONUÇYukarıda (1)numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı şirket yetkilisinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 07.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.