Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9831 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 11649 - Esas Yıl 2009





Davacı, 29.11.2004 tarihinde geçirdiği kazanın İş kazası olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir. Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.KARARDava davacının davalı işverene ait matbaa işyerinde kesimci olarak çalıştığı iddiasına dayalı bu işyerinde 29.11.2004 tarihinde cerayen eden zararlandırıcı olayın iş kazası olduğunun tesbitine ilişkin olup, mahkemece davacının davalı işyerinde hizmet akdi ile çalışma olgusunun usulen ispatlanamaması nedeni ile davanın reddine karar verilmiş ise de bu sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.5510 Sayılı Yasa’nın 13. maddesinde İş kazasının 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile 5. madde kapsamında bulunan sigortalılar bakımından bunları çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve Kuruma en geç kazadan sonraki üç işgünü içinde iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesi ile doğrudan ya da taahhütlü posta ile bildirilmesinin zorunlu olduğu, bu sürenin iş kazasının işverenin kontrolü dışındaki yerlerde meydana gelmesi halinde iş kazasının öğrenildiği tarihten başlayacağı, Kuruma bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında bir karara varılabilmesi için gerektiğinde, Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından veya Bakanlık İş Müfettişleri vasıtasıyla soruşturma yapılabileceği, 5510 Sayılı Yasa’nın 16. maddesinde ise iş kazasına bağlı nedenlerden dolayı sürekli işgöremez duruma gelen sigortalıya sürekli işgöremezlik geliri bağlanacağı bildirilmiştir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacı tarafından olaydan sonra 2006 yılında SGK Başkanlığına yapılan ihbar sonucu Kurumca tahkikat yapıldığı, davacının müfettişe verdiği ifadede davalıya ait işyerinde olay gününde çalışmaya başlandığını, iş kazası geçirdiğini, işverenin 40.000.00 TL vermeyi, iş yerinde çalıştığını gizlemesini teklif etmesi üzerine polise, Hastane yetkilisine, C. Savcılığına ve Hakime işyerinde çalışmadığını misafir olarak bulunduğunu beyan ettiğini, her ay banka hesabına işverence 250.00 TL yatırıldığını söylediği, Kurum Müfettişince olayın işyerinde çalışırken cerayan ettiğine ilişkin bir tespit bulunmadığı ve mahkemeye intikal ettiği, mahkeme sonucuna göre işlem yapılması gerektiği yolunda rapor düzenlendiği anlaşılmaktadır.Somut olayda davalı tarafından davacıya olaydan sonra maddi ve manevi tazminat karşılığı 10.000,00-TL verildiği Noterlikçe düzenlenen ibranameden anlaşılmaktadır. İbranamede her ne kadar davacı işçi olarak çalışmadığını kabul etmekte ise de davalı tarafından davacıya maddi ve manevi tazminat ödendiğine göre ve ceza davası dosyasında bulunan polis tarafından düzenlenen “Olay Yeri İnceleme ve Tesbit Tutanağında" olayın “iş kazası" olarak nitelendirildiği, tutanakta ustabaşının da bu sıfatla imzasının bulunduğu nazara alındığında davacının olay yerinde tesadüfen veya ziyaret amaçlı bulunduğunun ve bu sırada makineyi çalıştırdığının kabulü hayatın olağan akışına göre dc mümkün değildir. Hal böyle olunca mahkemece olayın iş kazası olduğunun kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 12.10.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.