Tebliğname No : 5 - 2014/293276MAHKEMESİ : Fatsa 2. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 22/07/2010NUMARASI : 2009/409 Esas, 2010/271 KararSUÇ : Tefecilikİlk derece mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulu'nun 20/10/2009 gün ve 2009/1-85 E. 2009/242 sayılı Kararında açıklandığı üzere; tefecilik suçunun failleri olarak yargılanan sanıklardan birisinin savunulmasının diğer sanık yönünden savunmada zaafiyet yarattığı durumlarda sanıklar arasında menfaat uyuşmazlığı bulunduğunun kabulü gerektiğinden; aralarında yakın akrabalık ilişkisi bulunan sanıklar arasında savunma içerikleri nazara alındığında menfaat çatışması bulunduğu anlaşıldığından, sanıkların savunmalarının ayrı ayrı müdafiiler yerine aynı müdafii tarafından yapılması suretiyle 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 38/1. ve 5271 sayılı CMK'nın 152. maddelerine aykırı davranılması,Kabule göre de;01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın 241. maddesinde tefecilik suçunun; “Kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi,...” biçiminde tanımlandığı, bu düzenlemeye göre suçun oluşması için sanığın yalnızca bir kişiye ödünç para vermesi yeterli olup, bu işi meslek haline dönüştürüp dönüştürmemesinin öneminin bulunmadığı, tefecilik suçunun ekonomi, sanayi ve ticarete ilişkin suçlar bölümü içerisinde yer aldığı, bu bölümün de topluma karşı suçlar kısmı içinde bulunduğu, aynı Kanunun 43/1. maddesi, suçun mağdurunun aynı kişi olmasını suçun zorunlu unsuru haline getirmiş iken, 08/07/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanunun 6. maddesi ile anılan madde ve fıkraya eklenen “Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır.” hükmü ile zincirleme suçun kapsamının genişletildiği ve mağduru aynı kişi olsun ya da olmasın maddenin son fıkrasındaki istisnalar dışındaki tüm suçlarda zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının mümkün hale getirildiği, bu nedenle suçun temadi ettiğinden ve birden fazla kişiye ya da aynı kişiye değişik zamanlarda ödünç para verilmesinin tek suç oluşturduğundan bahsedilemeyeceği, suçun zincirleme olarak işlenmesinin olanaklı olduğu gözetilerek, A.. G.. ve İ.. T..’ın soruşturma aşamasında alınan beyanlarında sanık Ertuğrul’dan para aldıklarını ifade etmelerine karşın kovuşturma aşamasında sanık Ahmet’ten para aldıklarını beyan etmeleri karşısında beyanlar arasındaki çelişki giderilerek hasıl olacak sonuca göre değişik zamanlarda birden fazla faizle borç verdiği kabul edilecek sanık ya da sanıkların eylemlerinin sübutu halinde zincirleme biçimde tefecilik suçunu oluşturacağı gözetilmeden, beyanlar arasındaki çelişki giderilmeden, sanık Ertuğrul yönünden gerekçeden yoksun biçimde yazılı şekilde hükümler kurulması,Kısa süreli olmayan hapis cezası ertelenen sanıklar hakkında TCK'nın 53/3. maddesi gereğince sadece kendi altsoyları üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından 53/1-c maddesi gereğince hak yoksunluğuna hükmedilemeyeceği gözetilmeden yazılı şekilde 53/1. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,Birden fazla sanığın mahkumiyetine karar verilmesine rağmen katılan yararına vekalet ücretinin karışıklığa yol açacak şekilde “sanıktan” tahsiline hükmedilmesi,Kanuna aykırı, katılan Hazine vekilinin ve sanıklar müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin açıklanan nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.