Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9631 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 12592 - Esas Yıl 2014





Y A R G I T A Y İ L A M IMAHKEMESİ : İSTANBUL (KAPATILAN) ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 04/03/2014NUMARASI : 2013/388-2014/50DAVACI : KARAMÜRSELBEY DEPOLAMA ULUSLARARASI NAKLİYE İNŞ. GIDA SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.VEKİLİ : AV. BERK AĞANOĞLUDAVALI : ECELOG TAŞIMACILIK AMBALAJ DEPO TUR. TİC. LTD. ŞTİ.VEKİLİ : AV. YASEMİN KUMBARACIBAŞITaraflar arasında görülen davada İstanbul (Kapatılan) Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 04/03/2014 tarih ve 2013/388-2014/50 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 29/09/2015 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. Sabahat Ergün dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi Erol Kaplan tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında taşıma sözleşmesi düzenlendiğini, davalının bu sözlemeyi taşıma işleri komisyoncusu sıfatıyla imzaladığını, bu sözleşme kapsamında müvekkilinin, davalının talimatı ile dava dışı şirkete ait malları taşıdığını, taşıma ücretine ilişkin olarak düzenlediği faturaları davalıya tebliğ etmesine rağmen davalının taşıma ücretini ödemediğini, bu ücretin tahsili için başlatılan takibe de haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, davalının itirazının iptali ile icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, faturanın tek başına akdi ilişkinin ve borcun varlığını ispat eden bir belge niteliğinde bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının, davacı tarafça iddia olunan akdi ilişkinin varlığını inkar ettiği ancak HMK'nun 222. maddesi kapsamında kendisine gönderilen muhtıraya rağmen ticari kayıtlarını sunmadığı, icra takibine dayanak faturaların davacı defterlerinde kayıtlı bulunduğu da gözetildiğinde açık cari hesap bakiyesi olarak davacının 173.111,04 TL alacaklı olduğu, işlemiş faiz talebinin yerinde görülmediği, faturaya dayalı alacağın likit bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 173.111,04 TL asıl alacak üzerinden itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20'si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir. ./..2-Dava, taşıma ücretinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere mahkemece, akdi ilişkinin varlığını inkar eden davalının, HMK'nun 222. maddesi uyarınca kendisine muhtıra gönderilmesine rağmen ticari kayıtlarını sunmadığı ve icra takibine dayanak faturaların da davacı defterlerinde kayıtlı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren ve somut uyuşmazlığa da uygulanması gereken 6102 sayılı TTK'nun 83/2. maddesinde, HMK'nun senetlerin ibrazı zorunluluğuna ilişkin hükümlerinin ticari işlerde de uygulanacağı düzenlenmiş olup 6100 sayılı HMK'nun 222. maddesinde ise ticari defterlerin ibrazı ve delil olması hususları ayrıca hüküm altına alınmıştır. Anılan maddeye göre ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmaları, açılış ve kapanış onaylarının yaptırılması ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamaları gerekmekte olup bu şartlara uygun biçimde tutulmuş defter kayıtlarının, sahiplerinin lehine delil olarak değerlendirilmesi ise diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması şartlarına bağlı bulunmaktadır. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları ise ancak sahibi aleyhine delil teşkil eder. Ayrıca söz konusu maddenin son fıkrası uyarınca, davadaki taraflardan birinin diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtmesine rağmen karşı tarafın defterlerini ibrazdan kaçınması halinde ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır. Yukarıda açıklanan yasa hükümleri çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; Davacı taraf davalı ile imzaladığı sözleşme çerçevesinde taşıma hizmeti verdiğini, bu hizmet nedeniyle düzenlenen faturaların ödenmediğini ileri sürmüş, davalı ise davacıya herhangi bir borcu olmadığını ve faturanın tek başına akdi ilişkinin ve borcun varlığını kanıtlayamayacağını savunmuştur. Dosyada mübrez bilirkişi raporunda ise davacı defterlerinin usulünce tutulmadığı, davalının ticari defterlerini sunmadığı, yalnızca cari hesap ekstresini sunduğu, 30.06.2012 tarihine kadar tarafların sunulan kayıtlarının uyumlu olduğu, bu tarihten sonra kayıtlarda uyumsuzluk görüldüğü, davacının icra takibine dayanak yaptığı faturaların kendi defterlerinde kayıtlı olmasına rağmen davalının sunduğu ekstrede görülmediği açıklanmıştır. Bu durumda sırf davalının ticari defterlerinin sunulmadığı ve takibe dayanak faturaların da davacının defterinde kayıtlı bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Zira davacı taraf, HMK'nun 222/son maddesi uyarınca delillerini davalının defterlerine hasretmediği gibi davacı defterleri de usulüne uygun biçimde tutulmadığından ancak sahibi aleyhine delil teşkil edecektir. O halde mahkemece, davacının varlığını iddia ettiği taşıma ilişkisini ispatla yükümlü bulunduğu, sunulan faturaların tek başına bu ilişkinin varlığını kanıtlamaya yeterli olmadığı, davacı tarafın delillerini davalının ticari defterlerine hasretmediği ve ticari defterlerin aynı zamanda HMK'nun 199. maddesi kapsamında belge olduğu hususları da göz önünde bulundurularak HMK'nun 220. maddesine uygun biçimde davalının ticari defterlerini sunması için kendisine kesin süre verilmesi ve sonucuna göre yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yanılgılı değerlendirme ile hüküm tesisi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, takdir olunan 1,100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 29/09/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.