Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9608 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 7836 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : KONYA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 28/12/1995NUMARASI : 1995/47-1995/1175Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, miras bırakanları A.mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak 3911 parsel sayılı taşınmazını davalıya satış suretiyle temlik ettiğini ileri sürerek miras payları oranında tapu iptal tescil isteğinde bulunmuşlardır. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; mirasbırakan A.dava konusu 3911 parsel sayılı taşınmazını 03.06.1986 tarihli akitle ve satış suretiyle davalı oğlu H.temlik ettiği görülmektedir. Davacılar, anılan temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır. Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Somut olaya gelince; mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hüküm vermeye elverişli olduğunu söylemeye olanak bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmazın satış tarihindeki gerçek değeri ile tapudaki satış değeri arasında fahiş fark olup olmadığı yerinde yapılan uygulama sonucu alınacak bilirkişi raporu ile saptanmadığı gibi, miras bırakanın başka taşınmazının olup olmadığı da araştırılmış değildir. Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilke ve olgulara göre inceleme ve araştırma yapılarak miras bırakanın gerçek iradesinin tesbit edilerek hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken yazılı olduğu üzere eksik araştırmaya dayalı olarak sonuca gidilmiş olması doğru değildir. Davacıların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30.9.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.