Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9586 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 8723 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : BİSMİL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 29/07/2009NUMARASI : 2007/315-2009/806Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;Davacılar, miras bırakanları tarafından davalılar murisine verilen ve miras bırakanları adına kayıtlı çekişme konusu taşınmazların sahte vekaletname ile temlikinin sağlandığını ileri sürerek tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuşlardır.Davalılar, davacının kötüniyetli olduğunu gerçek vekaletname ile satışın yapıldığını belirtip, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece;“ öncelikle Türk Medeni Kanununun 640.maddesi yönünden usuli işlemlerin tamamlanması gerekli araştırma ve incelemenin yapılması gerektiği gerekleri ile bozulmuş olup, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar, taraf vekillerince süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 02.03.2010 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden Abdurrahim Akyüz vs. vekili Avukat M.E.A. ile temyiz edilen M.N.İ. vekili Avukat M.A.B.geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava,yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine ilişkin olarak verilen kararın dairece bozulması üzerine bozmaya uyulup, bozma gerekleri yerine getirilerek; 49 ve 50 parsel sayılı taşınmazlarla ilgili davanın reddine, 51, 80 ve 87 parsel sayılı taşınmazlarda ki H. İ.payı yönünden davanın kabülüne karar verilmiştir.Dava konusu 49 ve 50 parsel sayılı taşınmazların 24.03.1975 tarihinde hükmen V. İ. adına tescil edildiği,05.06.1975 tarihinde de satış suretiyle A.İ. temlik edildiği, 51 sayılı parselin tapulamadan paylı olarak 08.12.1953 de H. A. Vesile ve H.İ.adlarına , 80 ve 87 sayılı parselllerinde 11.10.1961 de hükmen paylı olarak H.A. H. ve H.İ.adlarına tescil edildiği ,01.09.1967 tarihinde de 51, 80 ve87 sayılı parsellerdi ki H.Vesile ve H.paylarının Bismil Noterliğinin 10,08.1955 tarih 1955-995 yevmiye nolu vekaletnamesiyle vekil A.İ. tarafından Ş.T. satıldığı, 29.05.1975 de bu kez aynı payların Ş.T.satışından dolayı A. İ.adına tescil edildiği , 49,50,51,80 ve 87 parsel sayılı taşınmazların A. mirasçıları davalılar adına kayıtlı olduğu kayden sabittir. Davacılar; 51, 80 ve 87 sayılı parsellerde ki miras bırakanları babaları H. ve babaanneleri H. paylarının davalılar murisi A.‘ e verilen vekaletnameyle satışlarının yapıldığını, vekaletnamenin sahte ve geçersiz olduğu, kötüniyetli olarak düzenlenip kullanıldığı , 49 ve 50 parsel sayılı taşınmazların ise dedeleri A. mirasen H.,A.ve V.intikal etmesi gerekirken, A.V. adına dava vekiliyle Hazine'ye karşı açtığı davayı bizzat takip edip ,hükmen V. adına tescili ni sağladıktan sanra V.satın almış gibi göstererek yolsuz ve muvazaalı temlikler yapıldığını ileri sürerek eldeki davaları açmışlardır.Gerçekten de, davacılar mirasbırakanı H.ve H.tarafından davalılar mirasbırakanı A.10.08.1955 tarihinde tapulu ,tapusuz taşınmazların satış yetkisini içeren vekaletname verildiği,anılan vekaletname kullanılarak 51 ,80 ve 87 sayılı parsellerdeki temliklerin yapıldığı tartışmasızdır.Mahkemece, 49 ve 50 sayılı parsel tapularının hükmen oluştuğu, davacılar murisinin taşınmazlarda hak ve hukukunun bulunmadığı, davalılar murisine yapılan satış işleminde yolsuzluk olmadığı saptanarak bu taşınmazlara ilişkin davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur, davacıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.Davalıların temyiz itirazlarına gelince; 51, 80 ve 87 sayılı parsellerin satış işleminde kullanılan vekaletnamede vekil edenler Vesile, davacılar mirasbırakanı H.,H. ile tanıklar A.ve R. mühür kullandığı, dosyada ki bilgi ve belgelerden 1953 yılında yapılan tapulama çalışmalarında düzenlenen tapulama tutanaklarını R. E.muhtar sıfatıyla, mirasbırakan H. ve A. K. tutanak bilirkişisi sıfatıyla imzaladıkları, 1953 yılında R. E.1963 yılında da mirasbırakan H. köy muhtarlığı yaptığı resmi işlemlerde imza kullandıkları,temliki işlemin yapıldığı 01.09.1967 tarihinden önce 15.03.1967 tarihinde davacılar mirasbırakanı H.ve davalılar mirasbırakanı A.bazı taşınmazların tapuda ki resmi satış işlemine bizzat katılarak resmi senedi imzaladıkları anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; vekaletnamenin düzenlendiği 1955 yılında yürürlükte bulunan 4166 Sayılı Kanunla değişik 3456 Sayılı Noterlik Kanununun “ Tasdik” başlıklı 38.maddesinde ”Alakalılar ile şahit ve muarrif ve tercümanın imza koymak bilmedikleri, mühür ve hususi işaretleri de olmadığı taktirde sol baş parmağı, yoksa diğer herhanği bir parmağı bastırılarak üzerine sahiplerinin ad ve soyadları yazılır ve altına noter tarafından hangi parmağı olduğu şerh edilerek tasdik ve imza olunur.”hükmü gereğince imza bilen kişilerin noterde düzenlenen belgeleri imzalamaları asıldır. Oysa, davacılar miras bırakanı H.ve tanıklar R.ile A.imza bildikleri halde vekaletnamede mühür kullanıldığı, bizzat vekil edenler ve tanıkların katılımıyla vekaletnamenin düzenlendiği kanıtlanamadığından, satış işleminin dayanağı vekaletnamenin sahte olarak düzenlendiği ve bu vekalete dayalı olarak vekil tarafından yapılan satış işleminin yolsuz olduğu saptanarak ve bu olğu kabul edilmek suretiyle 51,80 ve 87 parsel sayılı taşınmazlardaki davacılar mirasbırakanı H. payları yönünden davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur,davalıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir,reddine .Öte yandan, HUMK 388/5 maddesi uyarınca hüküm sonucu kısmında isteklerin herbiri hakkında verilen ve taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında birer birer duraksamaya yer bırakmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gerekir. Ne varki; birleştirilen 2006-206 esas sayılı davada 51,80 ve 87 sayılı parsellerdeki Hazar’ın payları oranında tapu kaydının iptaliyle mirascıları adına tescili talebinde bulunulduğu halde bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesinin açıklanan yasa hükmüne uygun olduğunu söyleyebilme olanağı yokturO halde, davacıların temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedene hasren HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.12.2009 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden taraflardan davacılar vekili için 750.00.-TL. duruşma avukatlık parasının diğer temyiz edenden alınmasına, 30.9.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.