Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 924 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 86 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : Aksaray İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 07/05/2014NUMARASI : 2014/5-2014/184İcra mahkemesince verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı karar, davalılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, ödenmeyen kira borcu nedeniyle başlatılan icra takibine davalılarca yapılan itirazın kaldırılması istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre, davalılar vekilinin, davalı kiracı O.. B..'ın itirazın kaldırılmasına ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir.2-Davalılar vekilinin, davalı kefil H.. B..'ın icra takibine vaki itirazının kaldırılmasına ilişkin temyiz itirazlarına gelince;Takibe dayanak yapılan ve karara esas alınan 01/09/2012 başlangıç tarihli ve 2 yıl süreli yazılı kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı alacaklı tarafından 23/09/2013 tarihinde, kiracı ve kefili hakkında başlatılan icratakibinde ödenmeyen 2012 yılı ile 2013 yılı kira parası toplamı 11.088 TL'nin tahsili istenilmiştir. Ödeme emrinin tebliği üzerine davalı borçlular süresinde takibe itiraz etmişlerdir.Kira sözleşmesinin tarafları davacı ile davalı kiracı O.. B..'dır. Davalı H.. B.. ise sözleşmeyi kefil ibaresi altında imzalamıştır. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK'nın 583. maddesinde '' Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilinsorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır. Kendi adına kefil olma konusunda özel yetki verilmesi ve diğer tarafa veya bir üçüncü kişiye kefil olma vaadinde bulunulması da aynı şekil koşullarına bağlıdır. Taraflar, yazılı şekle uyarak kefilin sorumluluğunu borcun belirli bir miktarıyla sınırlandırmayı kararlaştırabilirler. Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumluluğunu artıran değişiklikler, kefalet için öngörülen şekle uyulmadıkça hüküm doğurmaz '' düzenlemesi bulunmakta olup, anılan yasa az önce yukarıda belirtildiği üzere kefaletin geçerli olması için kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda bu sıfatla ve bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesinin şart olduğunu öngörmüştür. Davaya konu kira sözleşmesinde ise düzenlemeye uygun bir kefaletin mevcut olmadığı anlaşılmaktadır. O halde kefalet sözleşmesinin geçerli olmadığı gözetilerek davanın davalı kefil H.. B.. yönünden reddine karar verilmesi gerekirken bundan zuhul ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Karar bu nedenle bozulmalıdır.SONUÇ:Yukarıda (1) No'lu bentte açıklanan nedenlerle davalı kiracı yönünden itirazın kaldırılmasına ilişkin kararın ONANMASINA, (2) No'lu bentte açıklanan nedenlerle davalı H.. B.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428 ve İİK.nın 366.maddesi uyarınca mahkeme kararının BOZULMASINA ve onanan kısım için aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, 29/01/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.