Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9181 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 6970 - Esas Yıl 2015





Taraflar arasında görülen davada İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 07/04/2015 tarih ve 2014/1422-2015/216 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili; davacının eşinin 03.03.2014'te vefat ettiğini, müteveffa eşin davalının müşterisi olduğunu, banka ile ilişkisi kapsamında ticari kredi kullandığını, aynı zamanda A. Sigorta A.Ş'nin acentesi olan davalı bankaya hayat sigortası için 06.12.2013 tarihinde başvurduğunu, müteveffa eşin poliçedeki sigorta süresi içinde vefat ettiğini, davalının kredi borçlarının ödenmesi için davacıdan talepte bulunduğunu, davacının mevcut kredi borçlarından sigorta poliçe limiti olan 30.500,00 TL'nin mahsubu ile artması halinde iadesini istediğini ve davacıya poliçe bedellerinin ödenmediğinden poliçenin hayata geçirilemediğinin bildirildiği, müteveffanın davalının sürekli müşterisi olup, davalının acente olduğu sigorta şirketine başvuruyu ulaştırmasının gerektiği, kredi taksitlerinin davalı tarafından ödendiği ve davalının alacağı kalmadığını savunarak 30.500,00 TL'nin 03.03.2014 tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili; müteveffaya 21.01.2013 tarihli ticari kredi kullandırıldığını, hayat sigortası talebini daha sonra yaptığını, poliçe başvuru formu doldurduğunu ancak poliçe primi yatırmadığı için teklifin iptal olduğunu, poliçe bedellerinin ödenmesinin davalı bankadan istenemeyeceğini, ölüm nedeninin araştırılmasını, davalı bankanın acenta olduğunu ve husumet yöneltilemeyeceğini savunarak öncelikle davanın husumet yönünden reddine aksi halde davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece; 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Kanun'un 3. maddesinin k bendinde tüketicinin tanımının yapılarak "ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi" denildiği "I" bendinde de tüketici işlemlerinin "mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişilerle tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü hukuki işlem" olarak tanımlandığı, ve bütün bu tanımlar dikkate alındığında davacının murisleri tarafından hayat sigorta poliçesi akdedildiği ve davalının primleri sigorta şirketine aktarmadığı, poliçenin geçerli hale gelmediği ve ölüm riskinin gerçekleşmesi üzerine sigorta teminat limitinin davalı banka tarafından ödenmesi gerektiği iddiasına dayalı hayat sigortası poliçesi oluşturma işleminin tüketici işlemi olduğu kanaatine varılarak mahkemenin görevsizliğine ve iki haftalık sürede başvurulması halinde dosyanın görevli İzmir Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.Dava; A. Sigorta A.Ş.'nm acentesi olan davalı bankanın, davacıların murisinin başvurusunu yaptığı hayat sigortası poliçesi işlemlerinin yerine getirilmesinde kusurlu davrandığı iddia edilerek hayat sigortası teminat limitinin davacı tarafa ödenmesi istemine ilişkindir. Mahkemece her ne kadar hayat sigortası poliçesi oluşturma işleminin tüketici işlemi olduğu kanaatiyle görevsizlik kararı verilmişse de; davacıların murisi ile davalı banka arasında ticari nitelikli kredi sözleşmesi düzenlendiği gibi, davada 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 102 ve devamında düzenlenen acentenin sorumluluğuna dayanıldığı, 6102 sayılı TTK'nın3'e 1-a maddesi uyarınca davanın ticari dava niteliğinde bulunduğu ve mahiyeti itibariyle davaya bakma hususunda asliye ticaret mahkemelerinin görevli sayıldığı, 6102 sayılı yasanın 5. maddesi uyarınca asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu, bu durumda mahkemece, ticaret mahkemelerinin görevli olduğu kabul edilip işin esasına girilmesi gerekirken, tüketici mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 14/09/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.