Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 911 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 26360 - Esas Yıl 2014





Asliye Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : Muhdesatın aidiyetinin tespiti.. ile ... ve müşterekleri, dahili davalılar ... ve müşterekleri aralarındaki muhdesatın aidiyetinin tespiti davasının kabulüne dair .Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 25.04.2013 gün ve 294/244 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacılar vekili, dava konusu ...sayılı taşınmaz üzerinde bulunan ve Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2010/267 Esas sayılı dava dosyasında mevcut bilirkişi raporunda A ve C harfleri ile belirlenen yapıların vekil edenine ait olduğunun tesptine karar verilmesini istemiştir.Davalılar ... ve ... dava konusu taşınmaz üzerinde binalar üzerinde herhangi bir hak taleplerinin olmadığını, taşınmaz üzerindeki boş yerleri hisseleri oranında talep ettiklerini, davanın açılmasına sebebiyet vermediklerini açıklayarak yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamalarını istemişlerdir.Dahili davalılar... dava konusu taşınmazda babaları ..'dan intikal eden hisselerinin mevcut olduğunu, A ve C ile gösterilen binaların davacının babası... tarafından yaptırıldığını açıklayarak davayı kabul ettiklerini beyan etmişlerdir.Dahili davalılar ... açılan davaya diyeceklerinin olmadığını, dava konusu parselde A ve C harfleri ile gösterilen yapıların davacının babası ... tarafından yapıldığını açıklamışlardır.Dahili davalı... davaya konu taşınmazları kimin yaptığını bilmediğini ancak binalarda kendisi ve kardeşlerinin de hakkı bulunduğunu açıklayarak payına düşen hakkını istemiştir.Diğer davalı .. ve dahili davalılar....'e usulüne uygun tebligat yapıldığı halde yargılama oturumlarına katılmamış, davaya cevap vermemişlerdir.Mahkemece, davanın kabulü ile ... kayıtlı taşınmazda fen bilirkişisi ...29.06.2012 tarihli krokili raporunda A ve C harfleri ile gösterilen muhtesatların mülkiyetinin davacı ...'a ait olduğunun tespitine, tapu kaydında beyanlar hanesine şerh düşülmesine, davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından yargılama giderleri yönünden temyiz edilmiştir.Toplanan deliller ve dosya kapsamından, Mahkemece davaya konu taşınmaz üzerindeki yapıların davacı tarafından inşa edildiğinin, davalıların büyük bir ksımınca kabul edildiği, bir kısmının davaya cevap vermediği açıklanarak davanın kabulüne karar verildikten sonra, yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmiş ise de, Mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki, 6100 sayılı HMK’nun 326. maddesi hükmünde, kural olarak yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınacağı, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi halinde ise yargılama giderlerinin davada haklılık oranına göre taraflar arasında paylaştırılacağı açıklanmıştır. Bu genel hükmün ayrığı olan aynı Kanun'un 327. maddesi hükmünde de, davanın esası hakkında lehine hüküm verilmiş olan tarafın davayı uzatması, gereksiz masraf yapması ya da kendi elinde olup da verilecek hükme etkisi bulunan belgeleri zamanında karşı tarafa bildirmemesi halinde yargılama giderlerinin tamamı veya bir kısmı ile sorumlu tutulabileceği, aynı Kanunun 312. maddesi hükmünde ise feragat veya kabul eden tarafın aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mecbur olduğu, davalının hal ve vaziyeti ile aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermemiş olması ve ilk duruşma oturumuna kadar davayı kabul etmiş olması halinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı belirtilmiştir.Somut olaya gelince; tarafların paydaş olduğu 5835 parsel sayılı taşınmaz hakkında Sulh Hukuk Mahkemesi'nde 2010/267 Esas sayılı dosyası ile görülen ortaklığın giderilmesi davası nedeniyle açıldığı belirlenmiştir. Bahsi geçen dava dosyasının incelenmesinde; davanın tapu kayıt maliki .... mirasçıları .... tarafından, tapuda pay sahibi olan .. mirasçıları aleyhine açıldığı, 23.03.2011 tarihli yargılama oturumunda,... tarafından, 27.04.2011 tarihli yargılama oturumunda da .... tarafından "A" ve "C" harfleri ile gösterilen yapıların ... mirasçılarına ait olduğunu beyan edildiği anlaşılmıştır. Aynı dava dosyasında, ... ve ... tarafından sunulan 01.06.2011 havale tarihli ve kimlik tespitli dilekçe ve ... ile ... tarafından sunulan 07.06.2011 havale tarihli ve kimlik tespitli dilekçelerinde; "A" ve "C" harfleri ile belirtilen yapıların ... mirasçılarına ait olduğunun açıklandığı görülmüştür.Kural olarak, muhdesat aidiyetinin tespiti davaları, ortaklığın giderilmesi davasının yargılaması sırasında muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğini açıkça kabul edenler dışında kalan ve muhdesatın üzerinde bulunduğu taşınmazda paydaş olan tüm tapu maliklerine aleyhine açılması gereklidir. Eldeki davada, ortaklığın giderilmesi davasında davacı tarafından tespiti istenen taşınmazların davacıya ait olduğunu kabul eden kişilerin de davalı olarak gösterildiği ve bu kişilerden ..... ve ...'ın bu davada da muhdesatın davacıya ait olduğunu açıkladıkları anlaşılmıştır. Yine davalılar .. mirasçıları ...'ın taraflar arasında görülen ortaklığın giderilmesi davasında herhangi bir beyanda bulunmadıkları, ancak bu kişilerden...'ın muhdesatın tespitine ilişkin davada ilk oturumda muhdesat yönünden talepleri olmadığını açıkladıkları, ...'ın da cevap dilekçesi ile davayı kabul ettikleri saptanmıştır.Saptanan bu olgular kapsamında; yukarıda açıklandığı üzere, HMK'nun 312/2. maddesi gereği taraflar arasında görülen ortaklığın giderilmesi davasında davacının muhdesat iddasını kabul eden ve muhdesatın tespitine ilişkin dava da davayı kabul eden davalıların yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaması, ortaklığın giderilmesi davasında beyanda bulunmayan ancak, eldeki davada muhdesatın tespitine ilişkin davada kabul beyanında bulunanlar açısında, 6100 sayılı HMK'nun 312/1. maddesi hükmüne göre ve kural olarak davalı tarafın davayı kabul etmesi halinde tarafların payına isabet edecek muhdesat değeri (zemin bedeli hariç) üzerinden yargılama giderlerinden ve yargılama giderlerinden sayılan vekalet ücretinden sorumlu tutulması, ancak Harçlar Kanunu'nun 22. maddesi gereği muhakemenin ilk celsesinden önce cevap dilekçesi ile davanın kabul edilmesi halinde karar ve ilam harcının üçte biri ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 6. maddesine göre; delillerin toplanmasına ilişkin ara kararı öncesi davanın kabul edilmesi nedeniyle tarife hükümleri ile belirlenen ücretlerin yarısına hükmedilmesi, her iki davada hiç beyanda bulunmayan davalılar yönünden ise karar ve ilam harcı ile avukatlık ücretinin taşınmazdaki davalı tarafların payına isabet edecek muhdesat değeri (zemin bedeli hariç) üzerinden belirlenerek, davalıların yargılama giderlerinden ve yargılama giderlerinden sayılan vekalet ücretinden sorumlu tutulması gerekirken, Mahkemece bu hususlar tartışılıp değerlendirilmeden yazılı şekilde yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması doğru olmamıştır.Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün harç, avukatlık ücreti ile yargılama giderlerine ilişkin bölümünün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 19.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.