Hukuk Genel Kurulu 2014/1135 E. , 2014/904 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İzmir 1.İş MahkemesiTARİHİ : 31/01/2014NUMARASI : 2013/511 E-2014/59 K.
Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan
yargılama sonunda; İzmir 1.İş Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair
verilen 18.04.2012 gün ve 2011/446 E.-2012/278 K. sayılı kararın
incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay
9.Hukuk Dairesi’nin 13.05.2013 gün ve 2012/21229 E.-2013/14195 K. sayılı
ilamı ile; ("...A) Davacı İsteminin Özeti: Davacı, davalı B..
B..’nin ihale ile alt işverenlere verdiği güvenlik işinde alt işveren
işçisi olarak çalışırken haksız şekilde işten çıkarıldığını belirterek,
kıdem-ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesini
istemiştir. B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı B.. B.., davacının taşeron işçisi olup husumet ehliyetlerinin olmadığını ve davacının istifa ederek ayrıldığını belirterek, davanın reddini istemiştir. C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece,
toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, işverenin esaslı
değişiklik teklifinin işçi tarafından kabul edilmemesi üzerine işverence
baskı yapılarak istifaya zorlanması nedeniyle istifanın geçerli
olmadığı ve akdin işverence eylemli olarak feshedildiği sonucuna
varılarak, davanın kabulüne karar verilmiştir. D) Temyiz:Kararı davalı belediye temyiz etmiştir. E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni
gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında
kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Somut olayda, alt
işveren tarafından yapılan 30.12.2010 tarihli esaslı değişiklik
teklifinde “ İhalemiz 30.12.2010 günü sona erecektir. Çiğli semtindeki
işyerimizde 1 yıllık belirli süreli sözleşme ile çalışabilirsiniz, kabul
etmediğiniz takdirde istifa etmiş sayılacaksınız.” denilmiş, davacı bu
teklifin altına kabul etmediğini şerh düşmüştür. Davacı 31.12.2010 tarihli işverene verdiği dilekçesinde ise “31.12.2010 tarihi itibarıyla istifa ediyorum.” demiştir.
Davacının çalıştığı işyeri Buca semtinde olup belirsiz süreli iş
sözleşmesi ile çalışırken alt işveren tarafından Çiğli semtine
gönderilmek istenmiş ve belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışmaya
zorlanmıştır. Davacı, aleyhe esaslı değişiklik mahiyetindeki bu öneriyi
kabul etmeyerek iş sözleşmesini ertesi gün İş Kanunu’nun 24/II.maddesi
uyarınca haklı nedenle feshetmiştir. Mahkemece, iş sözleşmesini
haklı nedenle de olsa fesheden tarafın ihbar tazminatı isteyemeyeceği
gözetilmeden yanılgılı değerlendirme ile feshin işverence yapıldığı
sonucuna varılarak ihbar tazminatı talebinin kabulü hatalı olup, bozmayı
gerektirmiştir...")gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz
edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği
görüşüldü: Dava, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile izin ücreti alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin 26.06.2007 tarihinden itibaren ihale ile
iş alan değişen alt işverenlere tabi olarak davalı belediyeye ait iş
yerinde güvenlik elemanı olarak çalıştığını, iş akdinin 31.12.2010
tarihinde sebepsiz ve bildirimsiz olarak feshedildiğini işçilik
alacaklarının ödenmediğini belirterek, kıdem tazminatı ve ihbar
tazminatı ile yıllık izin ücreti alacaklarının tahsilini talep ve dava
etmiştir. Davalı Belediye Başkanlığı vekili, davalının müvekkilinin
işçisi olmadığını, işverenin yüklenici firma olduğunu, asıl işveren
sıfatlarının bulunmadığını, davacının istifa ederek ayrıldığını
belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece,
alt işveren tarafından fiilen belirsiz süreli hizmet akdi ile çalışan
davacıya belirli süreli hizmet akdi ile çalışmasının önerilmesi ve
çalışmakta olduğu iş yerinden uzaktaki bir işin teklif edilmiş olmasının
iş şartlarında esaslı değişiklik içerdiğinden İş Kanunu'nun
22.maddesine göre bu değişikliği kabul etme zorunluluğu bulunmaması
nedeniyle teklifi açıkça kabul etmeyen davacının iş akdinin, işveren
tarafından eylemli olarak feshedildiği gerekçesiyle, davanın kabulüne
karar verilmiştir Davalı vekillerinin temyizi üzerine hüküm, Özel
Dairece yukarıya metni aynen alınan gerekçe ile bozulmuştur. Yerel
Mahkemece, işyeri değişikliği teklifini kabul etmeyen davacının iş
sözleşmesinin istifa etmiş sayılma kavramıyla ifade edilmesi nedeniyle
işveren tarafından bildirim önellerine uyulmadan feshedildiği bu fesih
sonrası davacı tarafından yazılan ve soyut istifa ediyorum beyanı içeren
dilekçeye hukuki değer verilemeyeceği gerekçesiyle önceki kararda
direnmiştir. Direnme kararını temyize davalı vekili getirmiştir. Hukuk
Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, sözleşmenin, işveren tarafından
haksız ve bildirimsiz olarak mı, yoksa haklı nedene dayalı olarak davacı
işçi tarafından mı feshedildiği noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği gibi fesih bildirimi tek taraflı bir irade beyanı olup, bu
beyan belirsiz süreli hizmet sözleşmelerinde süre verilerek sözleşmenin
sona erdirilmesinde kullanılabileceği gibi belirli ya da belirsiz süreli
sözleşmelerin haklı nedene dayanarak, işçi veya işveren tarafından süre
verilmeksizin sona erdirilmesinde de kullanılmaktadır. Bu nedenle iş
sözleşmelerinde fesih bildirimi, sözleşmeyi belirli bir sürenin
geçmesiyle ya da derhal sona erdiren, karşı tarafa yöneltilmesi gerekli
tek taraflı bir irade beyanı olup muhataba ulaşması ile sonuç doğurur.
İş sözleşmelerinde fesih bildiriminde bulunma hakkı, kural olarak her
iki tarafa da tanınmıştır. Hukuki niteliği itibariyle fesih bildirimi
yenilik doğuran bir hak olduğundan beyanın karşı tarafa ulaşması ile
sonuç doğuracağından karşı tarafın kabulüne gerek yoktur. Bozucu
yenilik doğurucu bir hakkın kullanımı olan fesih bildirimi ile, iş
sözleşmesi sona ereceğinden, bildirimin belirli ve açık şekilde
yapılması gerekmektedir. Bu nedenle fesih bildiriminde bulunan tarafın
sözleşmeyi sona erdirme isteğinin bildirimden açıkça anlaşılması
gerekmektedir. Bunun için sözleşmeyi sona erdirme iradesi açıkça
anlaşılmayan teklif veya soru şeklindeki beyanlar fesih bildirimi
sayılamaz.(Çelik, Nuri; İş Hukuk Dersleri, Beta, 26. Bas, İstanbul 2013,
sahife 205), Hukuk sistemimizde feshin işçi veya işveren
tarafından yapılmasına bağlanan hukuki sonuçlar farklı olduğundan fesih
bildiriminin kimin tarafından gerçekleştirildiğinin belirlenmesi önem
taşımaktadır. Yine iş akdinin her iki tarafça feshedilmiş olması
halinde de ilk önce kimin tarafından feshedildiğinin ortaya konulması
gerekmektedir. Öncelikle iş akdinin kimin tarafından feshedildiği
belirlendikten sonra sözleşmeyi sona erdiren bozucu yenilik doğuran hak
bu kişi tarafından kullanılmış sayılacağından, feshe bağlanan hukuki
sonuçlar kullanan kişiye göre belirlenecektir. Bu açıklamalar
ışığında somut olay değerlendirildiğinde, alt işveren tarafından davacı
işçiye yapılan 30.12.2010 tarihli “ İhalemiz 30.12.2010 günü sona
erecektir. Çiğli semtindeki işyerimizde 1 yıllık belirli süreli sözleşme
ile çalışabilirsiniz, kabul etmediğiniz takdirde istifa etmiş
sayılacaksınız.” teklif, iş koşullarında esaslı değişiklik teklifi
olduğundan belirli ve açık bir fesih iradesi sözkonusu değildir.
Buna karşılık sözleşme devam ederken 31.12.2010 tarihli davacı
tarafından işverene verilen istifa dilekçesi ise iş koşullarında esaslı
değişiklik nedenine dayalı derhal fesih hakkının kullanılması şeklindeki
bir fesih iradesi niteliğinde olduğundan Hukuk Genel Kurulu’nca da
benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda
direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır...")
S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme
kararının Özel Dairenin bozma kararında açıklanan nedenlerden dolayı
6217 sayılı Kanunu'nun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA,
istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
12.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.