Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9021 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 8467 - Esas Yıl 2015





Taraflar arasında görülen alacak ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi,Tetkik Hakimi . . . raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, alacak ve ecrimisil isteğine ilişkindir.Davacı, ortak murisleri Osman maliki olduğu dava konusu zeytinlik vasıflı taşınmazları uzun yıllardır davalının kullanıp semerelerinden faydalandığını, gerek murisin sağlığında gerekse murisin ölümünden sonra elde ettiği semerelerden murisi ve mirasçıları faydalandırmadığını, muris Osman'ın sağlığında davalıya gönderdiği Bursa 13. Noterliğinin 18/02/2011 tarihli ihtarnamesiyle zeytin ürün bedeli olarak 100.000,00 TL'nin ödenmesine yada zeytinlerin iade edilmesini isteğini, ayrıca kullanma iznini geri aldığını bildirmesine ve kendisinin de davalıyı şifahi olarak uyarmış olmasına rağmen davalının taşınmazları kulanmaya devam ettiğini , elde ettiği gelirlerden payına isabet eden miktarı vermediğini ileri sürerek, dava konusu 129 ada 21 ve 24, , 172 ada 21, 140 ada 472, 333, 334 ve 1812 parsel sayılı zeytinlik vasfındaki taşınmazlardan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla elde edilen gelirlere ilişkin dava tarihinden itibaren geriye dönük 5 yıllık ecrimisil bedeli olarak 5000,00 TL'nin yasal faiziyle birlikte davalıdan alınmasını istemiştir.Davacı, 07/02/2014 tarihinde yapılan keşif sırasında, dava konusu 333, 334 ve 1812 parsel ve 140 ada 472 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin davasından feragat etmiştir.Davalı, hak düşürücü ve zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, ortak murisileri Osman taşınmazları kullanmak üzere kendisine vermediğini, tüm taşınmazların ürün ve semerelerinden murisin faydalandığını, ihtarnameninde her hangi bir hukuki dayanağının bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, dava konusu taşınmazların zeytin bedelinin muris tarafından alındığı murisin ölümünden sonra zeytin ağaçlarına bakılmayıp, ürün alınmadığı, 172 ada 21, 129 ada 21 ve 24 parselde kayıtlı taşınmazları davalının kullandığının kanıtlanamadığı gerekçesiyle bu taşınmazlar yönünden davanın esastan reddine; dava konusu 333, 334 ve 1812 sayılı parseller ile 140 ada, 472 sayılı parsele yönelik davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre, 129 ada 21 ve 24, 172 ada 21, 140 ada 472, 333, 334 ve 1812 parsel sayılı zeytinlik vasfındaki taşınmazların tarafların ortak mirasbırakanı Osman adına kayıtlı olduğu, davacının, 333, 334 ve 1812 sayılı parseller ile 140 Ada, 472 sayılı parsele ilişkin olarak davadan feragat ettiği, tanık anlatımlarına göre, davalı ile babası olan murisin davaya konu yerleri birlikte işlettikleri, daha sonra muris yaşlandığı için işlerden el çektiği, ilaçlama, gübreleme işçi, çapalama, ürünleri toplama v.s gibi işler ile davalının ilgilendiği, zeytinliklerden toplanan zeytinlerin havuz olarak tabir edilen zeytin deposunda bekletildiği, zeytinlerin tüccarlara satışının davalı tarafından yapıldığı; murisin sağlığında davalıya gönderdiği Bursa 13. Noterliğinin 18/02/2011 tarihli ile ihtarnamesinde özetle," 17 adet zeytin ağaçları bulunan taşınmazların malikiyim. Yaşlı olduğum için söz konusu zeytinler benim rızamla tarafınızdan bakılmakta ve ürünleri alınmaktadır. 2008-2009-2010 yılına ait ürünleri toplamış ve deponuzda satım için saklanmaktadır. Beni kovarak dışarda bıraktın artık benim için evlatlık görevin bitmiştir. Bu nedenle maliki olduğum taşınmazlardan hasat edip satmak için depoda muhafaza altına aldığın ekonomik değeri 100.000,00 TL'den fazla zeytin ürününü tarafıma iade etmen, aksi halde iadesi veya bedeli için yasal yollara başvuracağım"şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki, Türk Medeni Kanunun 599/ 1-2. maddesine göre" Mirasçılar, mirasbırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanırlar.Kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar, mirasbırakanın ayni haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar ve mirasbırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar."Bu durumda, dava konusu taşınmazlarda, tarafların mirasbırakanı Osman'ın 19.06.2012 öldüğü, ölümünden önce yukarıda sözü edilen ihtarname ile 2008-2009-2010 yıllarına ilişkin davalı oğlunun muvafakate dayalı olarak kullanması nedeniyle zeytin ürününü isteği, ihtarnamenin keşide edildiği tarih itibariyle muvafakatini geri aldığı sabittir.Davacının, muris tarafından talep edilen zeytin ürününden payına isabet eden kısmı, hem de murisin muvafakatini geri aldığı 18.02.2011 tarihinden dava tarihine kadarki döneme ilişkin olarak ecrimisil isteği ile eldeki davayı açtığı tartışmasızdırHâl böyle olunca, feragat kapsamı dışında kalan davaya konu 172 ada 21, 129 ada 21 ve 24 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin olarak davacının alacak ve ecrimisil talebi yönünden araştırma ve inceleme yapılması, varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerkirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.Davacı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,17.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.