Normal
0
21
false
false
false
TR
X-NONE
X-NONE
MicrosoftInternetExplorer4
/* Style Definitions */
table.MsoNormalxTable
{mso-style-name:"Normal Tablo";
mso-tstyle-rowband-size:0;
mso-tstyle-colband-size:0;
mso-style-noshow:yes;
mso-style-priority:99;
mso-style-qformat:yes;
mso-style-parent:"";
mso-padding-alt:0cm 5.4pt 0cm 5.4pt;
mso-para-margin-top:0cm;
mso-para-margin-right:0cm;
mso-para-margin-bottom:10.0pt;
mso-para-margin-left:0cm;
line-height:115%;
mso-pagination:widow-orphan;
font-size:14px;font-sizex:11.0pt;
font-familyx:"Calibri","sans-serif";
mso-ascii-font-familyx:Calibri;
mso-ascii-theme-font:minor-latin;
mso-hansi-font-familyx:Calibri;
mso-hansi-theme-font:minor-latin;}
ÖZET: Sanığın
hırsızlık konusu eşyayı çalma eylemi sırasında çalınan eşyaya da zarar
verilmesi halinde ayrıca mala zarar vermek fiilinden ceza verilemeyecektir.
Şöyle ki çalınmak istenen mal faydalanmak maksadıyla özel kastla ele geçirilen
mal durumundadır. Hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla gerçekleştirilen bir
fiil söz konusudur. Yani somut olayda olduğu gibi kablo kesilip araç düzkontak
yapılmadan çalınması mümkün bulunmamaktadır. Deyim yerinde ise mala zarar verme
fiilinin maddi ve manevi unsurları bu suçun içerisinde erimektedir.
DAVA: Sanık M. T.'ın
hırsızlık suçundan 5237 sayılı TCK'nun 142/1-b, 143 ve 62. maddeleri uyarınca 1
yıl 11 ay 10 gün hapis, mala zarar verme suçundan aynı kanunun 151/1, 62,
58/6-7 ve 53. maddeleri uyarınca 3 ay 10 gün hapis cezası ile
cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve hapis cezalarının mükerrirlere özgü
infaz rejimine göre infazına ilişkin, ... Asliye Ceza Mahkemesince verilen
24.02.2010 gün ve 1336-110 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz
edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince ... gün ve
22723-11546 sayı ile;
Sanığın katılana ait
aracı düz kontakla çalıştırabilmek için direksiyon altındaki kabloları kesmesi
ile mala zarar verme suçunun unsurları da oluştuğundan, mükerrirlere özgü infaz
rejimi uygulanmasına karar verilen sanık hakkında tekerrüre esas alınacak
ilamın infaz aşamasında nazara alınması mümkün olduğundan, tebliğnamedeki bu
hususlara yönelik bozma düşüncelerine iştirak edilmediği belirtilmiş,
Sanığa hırsızlık
suçundan verilen temel ceza TCK'nun 143. maddesi ile 1/4 oranında artırılırken
2 yıl 6 ay yerine, 2 yıl 4 ay hapis cezası ile ve bu cezadan da 62. maddesi ile
1/6 oranında indirim yapıldıktan sonra sonuç cezanın 2 yıl 1 ay yerine, 1 yıl
11 ay 10 gün hapis cezası olarak belirlenmesi suretiyle, eksik ceza tayini
karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır eleştirisiyle hükümlerin
onanmasına oyçokluğuyla karar verilmiştir.
Daire Üyeleri N. Ç.
ve H. K.; Sanığın, suça konu aracın kapısına zarar verip, kontak kilidini
kırarak düzkontak yapmak suretiyle çalması biçimindeki eylemi nedeniyle,
hırsızlık suçundan mahkumiyet kararı verilmesiyle yetinilmesi gerektiği,
hırsızlık suçundan cezalandırılırken suçun konusunu oluşturan aracı çaldığı
için zaten ceza aldığını, ayrıca mala zarar verme suçundan mahkumiyet kararı
verilmesinin yanlış olduğu düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı ise ... gün ve ... sayı ile;
Hırsızlık suçu
ziyledi koruyan, mala zarar verme suçu ise mülkiyeti koruyan düzenleme esas
alınarak gerçekleştirilmiş olup, hırsızlık suçunda özel olarak faydalanma
kastının varlığı aranırken, mala zarar verme suçunun genel kasıtla işlenmesinin
mümkün olduğu anlaşılmaktadır.
Hırsızlık suçu
işlenirken ayrıca mala zarar verme ve konut dokunulmazlığını ihlal suçlarının
da işlenmesi halinde kural olarak bu suçlardan da ceza gerektiği yönündedir.
Ancak sanığın
hırsızlık konusu eşyayı çalma eylemi sırasında çalınan eşyaya da zarar
verilmesi halinde ayrıca mala zarar vermek fiilinden ceza verilemeyecektir. Şöyle
ki çalınmak istenen mal faydalanmak maksadıyla özel kastla ele geçirilen mal
durumundadır. Hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla gerçekleştirilen bir fiil
söz konusudur. Yani somut olayda olduğu gibi kablo kesilip araç düzkontak
yapılmadan çalınması mümkün bulunmamaktadır. Deyim yerinde ise mala zarar verme
fiilinin maddi ve manevi unsurları bu suçun içerisinde erimektedir.
Yine malın aynına
yönelik hırsızlık eylemlerinde sanığın özel olarak maldan faydalanma kastı
bulunmakta olup, mala zarar verme kastından da söz edilemeyecektir.
Bu çerçeve içerisinde
düşünüldüğünde, sanığın müştekiye ait Keçiören kuşcağız mahallesinde park
halindeki otomobili bağlantı kablolarına zarar verip düz kontak yaptırarak onun
izni ve rızası olmadan götürmek şeklindeki eylemi hırsızlık suçunu oluşturup,
ayrıca mala zarar vermek suçunu oluşturmadığı görüşüyle itiraz kanun yoluna
başvurmuştur.
CMK'nun 308. maddesi
uyarınca inceleme yapan Yargıtay 2. Ceza Dairesince .. gün ve ... sayı ile,
oyçokluğuyla itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci
Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve
açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar: Sanığın
hırsızlık ve mala zarar verme suçlarından cezalandırılmasına karar verilen
olayda, Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında
oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın
katılana ait aracı direksiyon altındaki kablolarını kesip düz kontak yapmak
suretiyle çalıştırarak götürmesi şeklindeki eyleminin hırsızlık suçu yanında,
ayrıca mala zarar verme suçunun da oluşup oluşmayacağının belirlenmesine
ilişkindir.
İncelenen dosya
kapsamından;
Sanığın olay gecesi
katılana ait aracı kimlikleri tam olarak belirlenemeyen arkadaşları ile
birlikte kilitli olan kapısını kanırtarak açıp düz kontak yaptırmak suretiyle
alıp götürdükleri, suça konu aracın ertesi gece bir sokakta hasarlı olarak
bulunduğu,
09.10.2009 tarihli
tutanakta; terk edilmiş vaziyette bulunan aracın ön sağ sinyal ve sis farı ile
ön tamponun kırık, araç kartelinin delik olduğu, aracın düz kontak yapıldığının
tespit edildiği,
17.10.2009 tarihli
yakalama tutanağına göre; saat 22.00 sıralarında sokak üzerinde polisleri
görünce kaçmaya başlayan sanığın kovalamaca neticesi zor kullanılarak
yakalandığı,
Sanık hakkında
hırsızlık suçunun yanında, aracın kapısına zarar verilip içeriye girildiği ve
direksiyon kilidinin kırıldığından söz edilerek mala zarar verme suçundan da
kamu davası açıldığı,
Sanığın aşamalarda;
geceleyin arabanın kapısını eliyle üstten kanırtarak açtığını, direksiyon
altındaki plastik kutuyu açarak arabayı çalıştırdığını, bir süre gezdiğini
polis ekibini görünce kaçmaya çalışırken arabayı kaldırıma çarpınca bırakarak
kaçtığını ifade ettiği,
Anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın sağlıklı
bir şekilde çözüme kavuşturulabilmesi açısından hırsızlık ve mala zarar verme
suçları üzerinde kısaca durulmasında fayda bulunmaktadır.
Hırsızlık suçu 765
sayılı TCK'nun 491/ilk maddesinde; diğerinin taşınabilir malını rızası olmaksızın
faydalanmak için bulunduğu yerden alma, 5237 sayılı TCK'nun 141/1. maddesinde;
zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya
başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alma olarak
tanımlanmıştır.
Hırsızlık suçuyla
korunan hukuki yarar zilyetlik ve buna bağlı haklardır. Bu nedenle hırsızlık
suçunun mağduru malın sahibi değil, zilyetliği altında bulunan malı çalınan
kişidir. Burada zilyetliğin hukuka uygun ya da aykırı tesis edilmiş olmasının
bir önemi bulunmamaktadır. Bunun sonucu olarak malı çalarak zilyetliği ele
geçiren kişinin elinden de malın çalınması halinde hırsızlık suçu
oluşabilecektir.
5237 sayılı TCK'nun
Mala zarar verme başlıklı 151/1. maddesinde; Başkasının taşınır veya taşınmaz
malını kısmen veya tamamen yıkan, tahrip eden, yok eden, bozan, kullanılamaz
hale getiren veya kirleten kişi, mağdurun şikayeti üzerine, dört aydan üç yıla
kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre, mala zarar
verme suçunun gerçekleşebilmesi için failin, başkasına ait taşınır veya
taşınmaz bir mala TCK'nun 151/1. maddesinde sayılan kısmen veya tamamen yıkmak,
tahrip etmek, yok etmek, bozmak, kullanılmaz hale getirmek veya kirletmek
şeklindeki seçimlik hareketlerden herhangi biriyle zarar vermiş olması
gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunun
17.12.1984 gün 198-436 sayılı kararında da vurgulandığı üzere; mala zarar verme
suçu genel kastla işlenebilen bir suçtur, suçun oluşması için failin belirli
bir amaç yada saikle (özel kast) hareket etmesine gerek yoktur.
Mala zarar verme
suçunun manevi unsuru ile ilgili olarak öğretide de; Bu suçun oluşması için,
failde özel kast daha doğru bir ifadeyle zarar verme amacı aranmaz (Nevzat
Toroslu, Ceza Hukuku Özel Kısım, 2005, s.157-158),
Mala zarar verme suçu
kasten işlenebilen bir suçtur. Failin suçun maddi unsurundaki hareketleri
bilmesi ve neticeyi gerçekleştirmek istemesi yeterlidir (İsmail Gürocak, Türk
Ceza Kanununda Mala Zarar Verme ve İbadethane ve Mezarlıklara Zarar Verme
suçları, TBB Dergisi, 2011) şeklinde görüşlere yer verilmiştir.
Hırsızlık ve mala
zarar verme suçları 5237 sayılı TCK'nun onuncu bölümünde mal varlığına karşı
suçlar başlığı altında düzenlenmiş olup her iki suçun da koruduğu hukuki değer
kişinin mal varlığıdır. Hırsızlık eyleminde fail zilyedinin rızası olmadan
başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına yarar sağlamak
maksadıyla bulunduğu yerden tamamını veya bir kısmını almak suretiyle,
müştekinin mal varlığına zarar vermektedir. Mala zarar verme suçunda ise başkasının
taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkıp, tahrip etmek ya da yok
edip bozmak suretiyle kullanılamaz hale getirip veya kirleterek zarar
vermektedir. Her iki suç tipinde de mağdur mal varlığı itibarıyla zarar
görmektedir. Hırsızlık suçunda suça konu mal, alıp götürülmek suretiyle
mağdurun zilyetliği tamamen ortadan kaldırılmaktadır. Mala zarar verme suçunda
ise malın mutlaka alınması gerekli olmayıp, çoğunlukla malın tamamı ortadan
kaldırılmamakta, zarar verilerek kısmen veya tamamen kullanılmaz hale
getirilmektedir. İki suçu bir birinden ayıran önemli özellik ise; hırsızlıkta
fail faydalanma amacıyla eylemini gerçekleştirdiği halde, mala zarar verme
suçunda mağdura zarar verme düşüncesiyle hareket etmektedir. Mala zarar verme
suçunun konusu ile hırsızlık suçunun konusunun aynı tanışır mal olması halinde,
ayrıca mala zarar verme suçundan da ceza verilmemesi gerekmektedir. Ancak
hırsızlık eylemi gerçekleştirilirken suça konu mal dışında bir başka eşyaya
zarar verilmiş ise, mala zarar verme suçu ayrıca gerçekleşecektir. Örneğin,
aracın camı kırılarak içerideki telefonun alınması halinde hırsızlık suçu
yanında, ayrıca hırsızlık suçunun konusunu oluşturmaya araç camının kırılmış
olması nedeniyle mala zarar verme suçu da oluşacaktır. Bununla birlikte
hırsızlık suçunun konusunu oluşturan eşyanın çalınması sırasında ayrıca bu
eşyaya zarar verilmesi de söz konusu olduğu hallerde, bu durum 5237 sayılı
TCK'nun 61. maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesinde göz önünde
bulundurulmalıdır.
Bu açıklamalar
ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Sanığın hırsızlık
suçunun konusunu oluşturan aracın kapısına zarar verip, kontak kilidini kırarak
düzkontak yapıp çalıştırarak aracı götürmesi suretiyle çalması şeklindeki
olayda, eylem gerçekleştirilirken suç konusu aracın direksiyon muhafazasının
kırıldığı ve sağ ön kapının zarar gördüğü sabittir. Sanığın suç konusu araçla
ilgili olarak hırsızlık eylemini gerçekleştirebilmek için araçtan bağımsız olan
başkaca bir mala zarar vermesi söz konusu olmayıp, bizzat suç konusu olan araç
üzerinde meydana gelen bir zarar bulunmaktadır. Burada suçun konusunu oluşturan
mal, aracın tamamı olup, zarar da aracın çalınmasıdır. Bu nedenle sanığın, suça
konu aracın kapısına zarar verip düzkontak yaparak çalması biçimindeki eylemi nedeniyle
hırsızlık suçunun yanında, ayrıca mala zarar suçundan da hüküm kurulması
isabetli değildir.
Bu itibarla, Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, mala zarar verme ve buna bağlı
olarak hırsızlık suçuna yönelik Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve
yerel mahkeme hükmünün Özel Dairece eleştiri konusu yapılan sanık hakkında
hırsızlık suçundan hüküm kurulurken TCK'nun 143. maddesinin uygulanması
sırasında yapılan hata nedeniyle sonuç cezanın 2 yıl 1 ay hapis yerine 1 yıl 11
ay 10 gün hapis cezası olarak belirlenmesi suretiyle eksik ceza tayini ile her
iki suç yönünden de eylemin bütün halinde hırsızlık suçunu oluşturduğu
gözetilmeden, mala zarar verme suçundan da mahkumiyet hükmü kurulması
isabetsizliğinden 1412 sayılı CMUK'nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca
halen yürürlükte bulunan 326/son maddesi gereğince ceza miktarı bakımından
kazanılmış hakkın korunması kaydıyla bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne
katılmayan beş Genel Kurul Üyesi; İtirazın reddine karar verilmesi gerektiği
düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
SONUÇ: Açıklanan
nedenlerle;
1- Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne,
2-) Yargıtay 2. Ceza
Dairesinin ... gün ve ... sayılı onama kararının mala zarar verme ve buna bağlı
olarak hırsızlık suçu yönünden kaldırılmasına,
3-) ... Asliye Ceza
Mahkemesinin 24.02.2010 gün ve 1336-110 sayılı kararının Özel Dairece eleştiri
konusu yapılan sanık hakkında hırsızlık suçundan hüküm kurulurken TCK'nun 143.
maddesinin uygulanması sırasında yapılan hata nedeniyle sonuç cezanın 2 yıl 1
ay hapis yerine 1 yıl 11 ay 10 gün hapis cezası olarak belirlenmesi suretiyle
eksik ceza tayini ile eylemin bütün halinde hırsızlık suçunu oluşturduğu
gözetilmeden, mala zarar verme suçundan da mahkumiyet hükmü kurulması isabetsizliğinden
her iki suç yönünden de bozulmasına,
4-) Dosyanın,
mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine,
21.01.2014 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.