Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 897 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 1095 - Esas Yıl 2013





Taraflar arasındaki “galle alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 11.Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 13.12.2011 gün ve 2010/268 E.-2011/471 K. sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 18.Hukuk Dairesinin 08.05.2012 gün ve 2012 /1683 E.-2012/5200 K. sayılı ilamı ile;(...Davacılar vekili 14.08.2009 tarihli dava dilekçesinde; dava konusu Mazbut Bayezid Zade Hacı İvaz Paşa Vakfı’nın kesinleşmiş mahkeme kararı ile galle fazlasını almaya hak kazanmış evlatları olduklarını, ancak davalı V.. M..nce bu gallenin eksik ödendiğini ileri sürerek 1995-2009 yılları için eksik ödenen gallenin fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak şimdilik 3.000.000 TL nin yasal faiz ve masraflarla birlikte davalıdan tahsilini istemiş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davacılar E.. İ.. ve A.. P..’un Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 01.11.1994 gün ve 1994/509 E.-786 K. sayılı ilamı dava konusu Mazbut Bayezid Zade Hacı İvaz Paşa Vakfı’nın galle fazlasına müstahak vakıf evladı olduklarına karar verildiği ve söz konusu kararın kesinleştiği, bu karar uyarınca davacılara V.. M..nce 1995 yılından dava tarihine kadar değişik miktarlarda hesaplanan galle ödendiği anlaşılmaktadır. Davacı taraf, 01.01.1972 tarihinden itibaren davalı V.. M.. tarafından yönetilen dava konusu mazbut vakfın bir kısım taşınmazlarından kamulaştırma, taviz bedeli, satış vs. gibi çeşitli şekillerde elde edilen gelirlerinin davalıca açıklanmadığını, bir kısım taşınmazları kendi adına tescil ettirdiğini, bazı taşınmazların ise gerekli takip yapılmadığından dava dışı kişi ve kurumlarca sahiplenilip el konulduğunu, bu yüzden vakfın gelirlerinin hesaplanmasında hata yapılarak kendilerine az galle ödendiğini ve böylece zarara uğradıklarını iddia ettiğine göre; mahkemece, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplandıktan sonra konusunda uzman bir bilirkişi heyetine inceleme yaptırılarak oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken, davanın niteliği yanlış değerlendirilerek somut uyuşmazlıkta uygulanma imkanı bulunmayan 6111 sayılı Kanunun 208. ve 209. maddeleri doğrultusunda değişiklik yapılan 5737 sayılı Vakıflar Kanununun 7. maddesi gereğince davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Zira; 6111 sayılı Kanunun 208.maddesi ile 5737 sayılı Kanunun 7.maddesine eklenen ilk fıkrada, intifa haklarına ilişkin taleplerin galle fazlasını almaya hak kazandığını gösteren mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren beş yıl geçmekle düşeceği hükmü getirilmiş olup, somut olayda davacıların galle fazlasını almaya hak kazandıkları Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 01.11.1994 gün ve 1994/509-786 sayılı kararının 18.04.1995 tarihinde kesinleşip davacılar tarafından süresinde infaz için davalı kuruma müracaat edildiğinden; ikinci fıkrada ise mazbut vakıflarda intifa haklarının galle fazlası almaya hak kazanıldığını gösteren mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren, vakfın son beş yıl içindeki malvarlığı, gelirleri ve giderleri ile sınırlı olmak ve galle fazlasının mevcudiyeti şartıyla Genel Müdürlükçe belirleneceği hükme bağlanmış olup, yukarıda da açıklandığı gibi davacıların taleplerinin galle almaya hak kazandıkları mahkeme kararının kesinleştiği 18.04.1995 tarihinden sonraki 1995-2009 yıllarında eksik ödenen galle ile ilgili olduğu, kararın kesinleşme tarihinden önceki dönemleri kapsamadığı anlaşıldığından; 6111 sayılı Kanunun 208.maddesi ile 5737 sayılı Kanunun 7.maddesine eklenen iki fıkranın da somut olayda uygulama imkanı bulunmamaktadır.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir...)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, vakıf evladının açtığı galle alacağının tespiti ve tahsili istemine ilişkindir.Davacılar vekili, dava konusu Mazbut Bayezid Zade Hacı İvaz Paşa Vakfı’nın kesinleşmiş mahkeme kararı ile galle fazlasını almaya hak kazanmış vakıf evladı olduklarını, alınan ilamla davalı Vakıflar İdaresi’ne başvurduklarını, idarece bir kısım galle fazlası ödemelerinin yapıldığını, ancak davalı V.. M..’nce gallenin eksik ödendiğini ileri sürerek, 1995-2009 yılları için eksik ödenen gallenin fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak şimdilik 3.000.000 TL’ sinin yasal faiz ve masraflarla birlikte davalıdan tahsilini istemişlerdir.Yerel Mahkemece ilk olarak verilen yetkisizlik kararı, Özel Daire tarafından, mahkemenin yetkili olduğu gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak verilen ikinci kararda; yargılama devam ederken 6111 sayılı Yasa’nın 208 ve 209. maddeleri ile 5737 sayılı Yasa’da değişiklik yapıldığı, mahkemece de buna uygun olarak rapor alınmasına karar verildiği ve alınan rapora göre davacılara hesap edilen galle fazlası ödemelerinin eksiksiz olarak yapılmış olduğu, iddia edilen alacağın bulunmadığı, dava tarihinden önceki yıllara göre ayrı bir ödeme yapılmasının gerekmediğinin ortaya çıktığı, davacının 208 ve 209.maddelerde yapılan değişikliklerin mevcut davalara uygulanmasının Anayasa’ya aykırı olduğunu ileri sürdüğü, kazanılmış hakkın kişinin bulunduğu statüden doğan ve kendisi yönünden kesinleşmiş ve kişisel alacak niteliğine dönüşmüş bir hak olduğu, dava tarihi itibari ile davacının bu nitelikte kesinleşmiş bir hakkı bulunmadığından, çıkartılan yasa ile getirilen hükümlerin, mevcut davalara uygulanabileceğine ilişkin hükümlerin, bu haliyle kazanılmış hakların ihlali niteliğinde görülmediğinden ve herkese eşit olarak bu kural uygulanacağından, davacının Anayasa’ya aykırılık iddiasının ciddi görülmediği ve ana muhalefet partisinin Anayasa Mahkemesine başvurusundan itibaren de 5 aylık bekleme süresinin de geçtiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Davacı yanın temyizi üzerine hüküm Özel Dairece, yukarıya başlık bölümüne metni aynen alınan gerekçelerle bozulmuştur.Yerel Mahkemece; 6111 sayılı Kanun’un 208 ve 209.maddelerinde yargılama sırasında yapılan değişiklik nedeniyle alınan bilirkişi raporu uyarınca davacılara hesap edilen galle fazlası ödemelerinin eksiksiz yapıldığı, başkaca alacağın bulunmadığı; 6111 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikle ilgili Anayasa’ya aykırılık başvurusunun Anayasa Mahkemesi tarafından reddedildiği, 6111 sayılı Kanun’ un 208.maddesi ile 5737 sayılı Yasa’nın 7.maddesine eklenen fıkrada intifa haklarına ilişkin taleplerin galle fazlası almaya hak kazanıldığını gösteren mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren 5 yıl geçmek sureti ile düşeceğini belirttiği, yasa hükmünde açıkça intifa haklarına ilişkin taleplerden bahsedildiği, davacının talebinin de intifa hakkına ilişkin bir talep olduğu ve 5 yıllık süre geçtiği için, davacının hakkının düştüğü, Vakıflar Yönetmeliği’nin 55.maddesi göz önüne alındığında, galleye hak kazanma tarihinin, mahkeme kararıyla oluştuğundan, karar kesinleşmeden zaten ödenebilmesinin mümkün olmadığı, olayda 6111 sayılı Yasa’nın 208.maddesi ile ilgili yapılan değişiklik uygulanmak sureti ile davanın reddine karar verilmesinin doğru olduğu gerekçesi ile direnilmiştir.Direnme kararını temyize davacılar vekili getirmiştir.Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 13.02.2011 tarihinde 6111 s.yasanın 208.m.si ile 5737 s.Vakıflar Kanunu’nun 7.md.sine eklenen;“İntifa haklarına ilişkin talepler galle fazlası almaya hak kazanıldığını gösteren mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren beş yıl geçmekle düşer.”“Mazbut vakıflarda intifa hakları, galle fazlası almaya hak kazanıldığını gösteren mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren, vakfın son beş yıl içindeki malvarlığı, gelirleri ve giderleri ile sınırlı olmak ve galle fazlasının mevcudiyeti şartıyla Genel Müdürlükçe belirlenir.” hükümlerinin, anılan yasanın 209.md.si de gözetilerek eldeki davaya uygulanıp uygulanmayacağı, mahkemece 208.m.de düzenlenen 5 yıllık süre geçtiği ve eksik ödenen galle alacağı bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddinin isabetli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Konunun aydınlatılması yönünden yasal mevzuata değinilmesinde yarar bulunmaktadır:2/7898 sayılı mülga Vakıflarda İntifa Haklarının Ne Suretle Tesbit ve İta Edileceği Hakkında 17/07/1936 Tarihli Vakıflar Nizamnamesine Ek Nizamname’nin 30/07/1987 tarihinde değişik 3.maddesinde; 2762 sayılı Vakıflar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten önce mazbut Vakıflar arasına alınan vakıflarda intifa hakları, vakfiye şartları esas alınarak 7'nci maddeye göre belirlenen vakıf ilgililerine, 6'ncı madde hükümlerine göre her yıl ödeneceği; 30/07/1987 tarihinde değişik 6.maddede ise; vakfiyeleri gereği intifa hakkı almaya hak kazanan vakıf evladı veya ilgilisi bulunan mazbut vakıfların, gelir ve giderleri, ayrı ayrı, vakıfları adına tutulur. Akar ve toprak satış bedelleri, taviz bedelleri ve hayrat satış bedellerine yürütülen faizler ana paraya eklenerek değerlendirilir ve Vakıflar Meclisi kararıyla yatırıma dönüştürülebilir. Vakfiyesinde vakıf taşınmazların bakım ve onarım şartı bulunan vakıfların gayrisafi gelirlerinden, her yıl %10 oranında ihtiyat akçesi ayrılarak taşınmazların bakım ve onarımları yapılır. Bu oran, vakıfların malvarlığına göre, Vakıflar Meclisi kararıyla artırılabilir. Vakıfların yıllık gayrisafi gelir tahsilatından %20 oranında yönetim ve temsil gideri karşılığı alınarak V.. M.. bütçesine gelir yazılır.Bu vakıfların gerçekleşen yıllık gayrisafi gelir tahsilatından, vakıf için yapılan giderler ve vakfiye şartı gereği yapılan her türlü harcamalar çıkarıldıktan sonra vakıf evlatlarına veya ilgililerine ödenecek intifa hakkı belirlenir. Bu haklar, vakfın gelir fazlasının (intifa hakkının) doğduğu mali yılı izleyen ilk altı ay içinde vakıfın evladı veya ilgilisi olduğunu mali yılın birinci ayında belgeleyenlere yıllık olarak ödenir. Ek Nizamnamenin 30.10.1987 tarihinde değişik 7.maddesinde de her vakıf için belirlenen gelir fazlası (intifa hakları) vakfiye şartı gereği vakıf evladı veya ilgilisi olduğunu ve galleye hak kazandığını kesinleşen mahkeme kararıyla ispat edenlere ödeneceği hususları düzenlenmişti.27.02.2008 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 75.maddesinde mazbut ve mülhak vakıfların vakfiyelerindeki şartlar doğrultusunda, ilgililerin haklarının saklı olduğu, bu hakların kullanılmasına ilişkin usul ve esasların yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir.27.09.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve anılan madde doğrultusunda düzenlenen Vakıflar Yönetmeliği’nin 53.maddesi uyarınca; vakıf evlatları veya ilgilileri dilekçe ile vakfiye şartı gereği vakıf evladı veya ilgilisi olduğunu ve galle fazlası almaya hak kazandığını gösteren mahkeme kararıyla; vakıf evladı veya ilgilisi olduğu mülhak vakıf yöneticisine, vakfiyesinde galle fazlası ödenmesine ilişkin şart bulunan mazbut vakıflarda, ilgili Bölge Müdürlüğü’ne veya Genel Müdürlüğün internet sitesindeki online başvurular kısmında yer alan galle fazlası talep formunun doldurulması şekli ile; Genel Müdürlükçe temsilen yönetilen mülhak vakıflarda ise ilgili Bölge Müdürlüğü’ne başvuru yaparlar.Vakıflar Yönetmeliği’nin 55.maddesine göre de, vakıf evladı veya ilgililerinin galle fazlasını almaya hak kazandıkları tarih ilk derece mahkemesi karar tarihi olup, galle fazlasına ilişkin ödeme mahkeme kararının kesinleşmesinden sonra yapılır. Galle fazlası, mazbut vakıflarda Genel Müdürlük onayından, mülhak vakıflarda ise kesin hesabın tasdikinden sonra 15 gün içerisinde yıllık olarak ödenir. İntifa hakkı ödemeleri yapıldıktan sonra ilk defa başvuranlara o yıl ödeme yapılmaz. Ancak hak kazandığı yılın veya yılların evlat hissesi, mahkeme kararının kesinleşmesini müteakip ödenir.Yargılama sırasında 13.02.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 208.maddesi ile 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 7.maddesine; “intifa haklarına ilişkin talepler galle fazlası almaya hak kazanıldığını gösteren mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren beş yıl geçmekle düşer.”“Mazbut vakıflarda intifa hakları, galle fazlası almaya hak kazanıldığını gösteren mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren, vakfın son beş yıl içindeki malvarlığı, gelirleri ve giderleri ile sınırlı olmak ve galle fazlasının mevcudiyeti şartıyla Genel Müdürlükçe belirlenir.” hükümleri ilave edilmiştir. 6111 sayılı Kanun ile düzenlenen 208 ve 209.maddelerin iptali için yapılan başvuru da, Anayasa’ya aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile Anayasa Mahkemesi’nin 09.05.2013 Gün ve 2011/42 Esas, 2013/60 Karar sayılı ilamı ile reddedilmiştir.6111 sayılı Kanun’un 209.maddesi ile de 5737 sayılı Kanun’a geçici madde 10 hükmü eklenerek; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla bu Kanunun 7'nci maddesine eklenen hükümlerin, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış ve halen devam eden intifa haklarının ödenmesi, malvarlığı ve gelirlerinin tespitine ilişkin davalarda da uygulanacağı düzenlenmiştir.Davacılar, eldeki davada intifa haklarından olan eksik ödenen galle fazlasını dava konusu ettiklerine göre, 6111 sayılı Kanun ile 5737 sayılı Kanun’un 7.maddesine ek fıkralar getiren 208.maddenin, aynı Kanun’un 209.madde hükmü gözetilmek suretiyle yargılaması devam eden eldeki davaya uygulanacağı açıktır.Öte yandan, 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’na 208.madde ile eklenen 7.maddenin 4.fıkrasında düzenlenen intifa haklarına ilişkin taleplerin galle fazlası almaya hak kazanıldığını gösteren mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren beş yıl geçmekle düşeceği hükmü ile yasa koyucunun neyi amaçladığının, anılan kanun maddelerinin gerekçesi de bulunmadığından, irdelenmesi gerekir:5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 3.maddesi uyarınca, intifa hakkı mazbut ve mülhak vakıflarda, vakfiyelerindeki şartlara göre ilgililere bırakılmış galle fazlaları ve hakları; galle fazlası ise, mazbut ve mülhak vakıflarda, vakfın hayrat ve akarlarının onarımı ile vakfiyelerindeki hayrat hizmetlerin ifasından sonra kalan miktarı ifade eder.İntifa hakkı, vakıf evladı veya ilgilisi olduğunu kesinleşmiş mahkeme kararıyla ispat edenlere ödenmektedir (5737 s.Vakıflar Kanunu m 75; Vakıflar Yönetmeliği m 53). Bu ödemenin yapılabilmesi için; vakfiyede evlada ödeme yapılmasının öngörülmüş olması, vakfiyede belirtilen nitelikleri haiz vakıf evladı arasında bulunmaları ve vakfın gelir fazlasının mevcut olması koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekir.Kanunda öngörülen 5 yıllık süre hak düşürücü süre olduğundan, galle almaya müstehak vakıf evlatlığının tespitine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren şayet 5 yıllık süre içerisinde İdareye hiçbir başvuru yapılmamışsa talep hakkı düşecektir.Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; davacılar tarafından açılan dava sonucu Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 01.11.1994 tarih ve 1994/509 Esas, 1994/786 Karar sayılı ilamı ile mazbut vakıflardan olan Bayezid Zade Hacı İvaz Paşa Vakfı’nın, galleye müstehak evladından olduklarının tespitine karar verildiği, kararın 18.4.1995 tarihinde kesinleştiği; davacıların alınan bu ilam üzerine galle fazlasının ödenmesi için V.. M..’ne başvurdukları, V.. M.. tarafından da dosyada bulunan intifa hakkı ödenmesine ilişkin belgelere göre 1995, 1996, 1997, 1998, 1999, 2000, 2001, 2002…2008 yılları da dahil olmak üzere hesaplanan bir kısım galle fazlalarının ödendiği anlaşılmaktadır.Yerel mahkeme kararında benimsendiği şekilde, vakıf evlatlığına ilişkin tüm taleplerin mahkeme kararının kesinleşmesinden sonra 5 yıl geçmekle düştüğünün kabul edilmesi halinde, bu durum vakfın amacına ve vakıflar hukukunun ruhuna aykırı olarak vakıf evlatlarının vakfın gelir fazlasından yararlanmasını öngören vakfedenin iradesinin sınırlandırılması, hatta tamamen kaldırılması ve vakıf evlatlığının süreli hale getirilmesi sonucunu doğuracaktır. Zira sükna, maaş, tahsisat, galle fazlası gibi hakları içeren intifa hakları, zaman içerisinde süregelen, devamlılığı olan bir takım gelirlerden vakfedenin yararlanmasını arzuladığı vakıf evlatlarının, 5 yıl yararlanıp daha sonra yararlanamamasına neden olacak ve vakıf evlatlığı müessesesinin amacı ve niteliği değiştirilmiş olacaktır. Başka bir deyişle, yerel mahkeme gerekçesi benimsendiğinde eldeki davada olduğu gibi 1995 yılında galle almaya hak kazandıklarına dair kararı alan evlatlar, 2000 yılına kadarki galle fazlasını alabilecek, 2000 yılından sonrası için vakfın galle hesaplamasına esas olacak gelirinden yararlanamayacaktır.Öte yandan 6111 sayılı Kanun ile 5737 sayılı Kanun’un 7.maddesine eklenen 5.fıkra ise; “Mazbut vakıflarda intifa hakları, galle fazlası almaya hak kazanıldığını gösteren mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren, vakfın son beş yıl içindeki malvarlığı, gelirleri ve giderleri ile sınırlı olmak ve galle fazlasının mevcudiyeti şartıyla Genel Müdürlükçe belirlenir." denilmekle galle fazlasının hesaplanmasında esas alınacak süre düzenlenmiştir.Burada iki hususun aydınlatılmasında yarar bulunmaktadır:Birinci husus, yasa metninde belirtildiği üzere galle fazlası alacağının hesaplanmasında vakfın, dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık malvarlığı, gelir ve giderlerinin gözetilmesidir. Eldeki davada davacılar 1995 yılından dava tarihi olan 2009 yılına kadar eksik ödenen galle fazlalarının hesaplanarak ödenmesini istemişler ve Özel Daire bozma ilamında da bu süre için hesaplama yapılması gerektiği bildirilmişse de, anılan yasa metni gözetilerek dava tarihi olan 14.08.2009 tarihinden geriye doğru vakfın son 5 yıllık dönemini kapsayacak şekilde (2004 yılı da dahil edilerek) mal varlığı dikkate alınarak hesaplama yapılması gerekmektedir. Başka bir deyişle davacılar mahkeme ilamının kesinleşme tarihi olan 18.04.1995’ten itibaren dava tarihine kadar geçen süre için eksik ödenen galle fazlasını istemiş iseler de, yukarıda açıklanan yasa hükümleri gözetilerek, davacıların talep haklarının dava tarihinden geriye doğru gidilerek yalnızca son 5 yılla sınırlı olduğunun kabulü gerekir.İkinci husus ise, mahkemece alınan bilirkişi raporunun yeterli olup olmadığıdır. Alınan bilirkişi raporu Vakıflar İdaresince tek taraflı olarak gönderilen ödeme belgeleri esas alınarak düzenlenmiş olup, denetime elverişli bulunmamaktadır. Vakıflar Yönetmeliği’nin 54.maddesi galle fazlasının miktarının ne şekilde hesaplanacağını düzenlemiştir. Buna göre; mahkeme kararı ile galle fazlası almaya hak kazanan vakıf evladı veya ilgilisi bulunan vakıflarda; % 15 ihtiyat akçesi, hayır şartı giderleri, yönetim ve temsil payı, tevliyet ücreti ile vakıf için yapılan diğer giderler, vakfın gerçekleşen gayri safi gelirinden düşüldükten sonra vakıf evlatlarına veya ilgililerine ödenecek galle fazlasının miktarı belirlenir. Galle fazlasının hesaplanmasında o yıla ait gelirin tamamı dikkate alınır. Vakfın onarıma ihtiyacı olan taşınmazı varsa, o yıl için gerçekleşen gayri safi gelirinden yönetim ve temsil payı veya tevliyet ücreti ile kanuni giderler ayrıldıktan sonra kalan miktar onarıma ayrılır. Temsilen yönetilen mülhak vakıflarda ayrıca tevliyet ücreti kesilmez.O halde mahkemece yapılacak iş; Türk Medeni Kanunu’ndan önce eski hukukumuza dayalı olarak kurulmuş bulunan vakıflar ile muhasebe konusunda uzman bilirkişi kurulu aracılığı ile dava tarihinden (14.08.2009 yılı) geriye doğru vakfın son 5 yıldaki (2004 yılı dahil) malvarlığı belirlenip, Vakıflar Kanunu’nun ilgili maddesi ve Yönetmeliğin 54.maddesindeki hesaplama yöntemi uyarınca gelir ve giderleri incelenerek, davacılara varsa önceden ödenen galle miktarları da mahsup edilerek hesaplama yapılması ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.Açıklanan bu değişik gerekçe ile usul ve yasaya aykırı olan direnme kararı bozulmalıdır.S O N U Ç : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarda açıklanan değişik gerekçelerle 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen "Geçici madde 3" atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 12.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.