BARO PULU EKSİKLİĞİNİN TAMAMLANMAMASIDOSYANIN İŞLEMDEN KALDIRILMASIDAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASIVEKALET ÜCRETİYARGILAMA GİDERLERİAVUKATLIK KANUNU (1136) Madde 27
"İçtihat Metni"Taraflar
arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi
istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme
raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Davacı A..
T.., Çıralık Köyü çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında tespit
harici bırakılan taşınmaz hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine
dayanarak adına tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan
yargılama sonunda dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiş;
hüküm, davacı A.. T.. vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz
edilmiştir. Mahkemece, davanın üç kez takipsiz bırakıldığı
gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; hüküm usul ve yasaya
aykırıdır. 23.01.2013 günlü oturumda yetki belgesine istinaden duruşmaya
katılan Av. Ümran'ın davacı vekili olarak dava ve duruşmalara kabulüne
karar verilip yetki belgesindeki baro pulu eksikliğinin tamamlanması
için ara kararı tesis edilmiş, bunu takip eden ve asıl vekilin duruşmaya
katıldığı 13.03.2013 günlü oturumda ise; “Yetki belgesindeki eksikliğin
tamamlanması için bu celseye kadar süre verildiği halde eksikliğin
giderilmediğinin görülmesi üzerine dosyanın 13.03.2013 tarihi itibariyle
işlemden kaldırılmasına” karar verilmiştir. Vekaletname ve örneklerine
Türkiye Barolar Birliği pulunun yapıştırılmasına ilişkin uygulama, 1136
Sayılı Avukatlık Kanunu'nun 02.05.2001 gün ve 4667 sayılı Yasa ile
değişik 27. maddesi hükmüne dayalıdır. Anılan maddenin üçüncü
fıkrasında, aynen "Avukatlarca vekaletname sunulan merciler, pul
yapıştırılmamış veya pulu noksan olan vekaletname ve örnekleri kabul
edemez. Gerektiğinde ilgiliye on günlük süre verilerek bu süre içinde
pul tamamlanmadıkça vekaletname işleme konulamaz." hükmünü taşımaktadır.
Söz konusu yasa hükmünün açık ifadesine göre, vekaletname ve
örneklerine pul yapıştırma yükümlülüğü vekil edene değil, vekaletnameyi
(ya da yetki belgesini) ilgili makama sunan avukata aittir. Bir avukatın
yasaca kendisine yüklenmiş olan pul yapıştırma yükümlülüğünü mahkemece
verilen yasal süre içerisinde yerine getirmemesi, davanın tarafı olan ve
açıklanan konuda hiçbir yükümlülüğü bulunmayan vekil edenin, salt bu
nedenle hak kaybına uğramasına neden olacak bir olgu olarak kabul
edilemez. Yasa'nın hükmü de, böyle bir sonucu doğuracak şekilde
yorumlanamaz. Vekil edenin herhangi bir şekilde bu durumdan
etkilenebilmesi için, vekilin yerine getirmediği yükümlülükten haberdar
edilmesi durum ve sonuçlarının kendisine açıklıkla bildirilmesi gerekir.
Salt, vekilin Türkiye Barolar Birliği pulunu yapıştırmamış veya eksik
yatırmış ve bunları verilen süre içerisinde tamamlamamış olması halinde,
ne davanın açılmamış sayılması, ne de dosyanın işlemden kaldırılması
gündeme gelebilir. Esasen, dosyanın işlemden kaldırılması veya davanın
açılmamış sayılması, HUMK ve HMK'da sadece belirli koşullara özgü olarak
öngörülen sonuçlardır. Bu tür hallerde mahkemece yapılması gereken iş,
öncelikle değinilen durumdan ve doğabilecek hukuksal sonuçlardan vekil
edeni haberdar etmek; bu cümleden olarak, davayı bizzat takip yahut
başka bir avukat görevlendirmek suretiyle mevcut usuli sorunu ortadan
kaldırabileceği, ya da pul yokluğu veya eksikliğini bizzat
giderebileceği veyahut da uygun göreceği başka bir yolla, tarafı olduğu
davada usul hukuku açısından aleyhine ortaya çıkması muhtemel sonuçları
bertaraf edebileceği kendisine açıklanıp, bu yönlerden karar almasına ve
tutum belirlemesine yetecek uygun bir süre vermek; böylece ortaya
çıkacak sonuç çerçevesinde işlem yapmak olmalıdır. Somut olayda,
mahkemece açıklanan şekilde bir işlem yapılmaksızın ve vekil eden
durumdan haberdar edilmeksizin yazılı şekilde karar ihdası Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesinin 6. Maddesine de uygun düşmemiştir. Bir an için,
kurulan ara kararının usulüne uygun olduğu kabul edilse dahi davanın
üçüncü kez takipsiz bırakılması halinde dosyanın işlemden kaldırılmasına
değil, davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği ve yetki
belgesine dayanarak duruşmaya katılma tarihinin davanın açılmamış
sayılma tarihi olarak kabulü gerekeceğinin düşünülmemesi de isabetsiz
olduğu gibi, kabule göre de; davanın açılmamış sayılması kararı
niteliğindeki nihai karar nedeniyle davalı Hazine lehine vekalet
ücretine ve diğer yargılama giderlerine (harç vs.) hükmedilmemesi de
isabetsiz olup, tarafların temyiz itirazları açıklanan nedenlerle
yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan
temyiz karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 25.09.2013
gününde oybirliğiyle karar verildi.