"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Tarsus 1. Aile MahkemesiTARİHİ : 20/02/2013NUMARASI : 2012/815-2013/100 Taraflar arasındaki “aile konutu hukuksal nedenine dayalı olarak tapu iptali-tescil
ve aile konutu şerhi konulması” davasından dolayı yapılan yargılama
sonunda; Tarsus 1. Aile Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen
21.04.2010 gün ve 2008/505 E.- 2010/340 K. sayılı kararın incelenmesi
davalılardan R.. Ö.. vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.
Hukuk Dairesinin 14.03.2012 gün ve 2010/22734 E. 2012/5735 K.sayılı
ilamıyla; (...Davacı aile konutu niteliğindeki 3379 ada 111 parselde
yer alan 6 nolu bağımsız bölümün eşi tarafından; kendisinin açık rızası
olmadan sattığını belirterek tapu iptali
ve tescilini talep etmiştir. Mahkemece; rızanın alım satım sırasında
veya noterde düzenlenecek muvafakatname ile verilmesi gerektiği
gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Toplanan
delillerden davacı kadının taşınmazın satış aşamasındaki görüşmelerde
hazır bulunduğu ve satışa karşı çıkmadığı, dolayısıyla satışa, tapunun
devrine rızasının bulunduğu anlaşılmaktadır. Kanunda rızanın resmi
şekilde olacağına ilişkin bir hükümde bulunmamaktadır. Gerçekleşen bu
durum karşısında davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı
şekilde hüküm tesisi görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya
yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece
önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca incelenerek
direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki
kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, TMK m. 194 maddesi gereğince aile konutu hukuksal nedenine dayalı olarak tapu iptali-tescil ve aile konutu şerhi konulması istemine ilişkindir. Davacı kadın; aile konutu olan taşınmazın eşi tarafından kendisinin bilgi ve rızası dışında satıldığını belirterek, tapunun iptali ile davalı eşi adına tescili ve tapu kaydına aile konutu şerhi konulmasını talep etmiştir.Mahkemece; davanın kabulü ile davalı adına olan tapunun iptaline,
taşınmazın davalı koca adına tesciline, taşınmaz kaydına aile konutu
şerhi konulmasına karar verilmiştir. Davalı R.. Ö.. vekilinin temyizi
üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen
nedenlerle bozulmuştur. Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş;
hükmü temyize davalı R.. Ö.. vekili getirmiştir. Hukuk Genel Kurulu
önüne gelen uyuşmazlık; davacı kadının, aile konutu olan taşınmazın,
diğer eş tarafından satışı sırasında hazır bulunup, satışa karşı
çıkmamasının satışa rıza anlamına gelip gelmeyeceği, rızanın resmi ya da
açık rıza şeklinde olmasının zorunlu olup olmaması noktasında
toplanmaktadır. Türk Medeni Kanununda aile konutu konusunda farklı
maddelerde düzenleme bulunmakta ise de temel düzenleme m. 194’de yer
almıştır. Düzenlemeye göre; eşlerden biri, diğer eşin açık rızası
bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemeyecek,
aile konutunu devredemeyecek veya aile konutu üzerindeki hakları
sınırlayamayacaktır. Bilindiği gibi, Türk Medeni Kanunu temel felsefesi
içinde kural olarak eşlerin birbirleri ve üçüncü kişilerle her türlü
hukuki işlemi yapmaları serbestîsi kabul edilmişken(TMK m. 193), aile
konutu ile bu kurala istisna getirilmiş, aile konutu üzerindeki tasarruflar
diğer eşin rızasına bağlı kılınarak bu konuda sınırlamalar kabul
edilmiştir(HGK. 28.09.2011 gün ve 2011/2-447 E, 2011/556 K). Düzenleme
uyarınca malik olmayan eş tapu kaydına aile konutu şerhi konulmasını
isteme hakkına sahiptir (TMK m. 194/3).Dava konusu, Mersin, Tarsus,
3379 ada, 111 nolu parsel, 6 nolu bağımsız bölüm davalı koca A.. Ö..
adına kayıtlı iken, tapu kayıtlarındaki bilgilere göre, 12.10.2005
tarihinde diğer davalı R.. Ö..’ye satış suretiyle devredilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki, dava konusu taşınmazın aile konutu niteliği
hususunda taraflar arasında bir çekişme bulunmamaktadır. Taşınmazı
devralan davalı Raci’nin, bu yerin aile konutu olduğunu bilmesi
karşısında, Raci’nin TMK m. 1023 anlamında iyi niyetli olup olmadığı
konusu üzerinde de durmaya gerek yoktur. Esasen davalı Raci’nin
iyiniyetli olup olmadığı hususunda yerel Mahkeme ile Özel Daire arasında
bir uyuşmazlık da bulunmamaktadır. Davacı kadın aile konutu olan
taşınmazı kendisinin rızası dışında diğer eş tarafından devredildiğini
ileri sürmüştür. Davalı Raci, cevap dilekçesinde ve aşamalarda
sapma göstermeyen savunmasında, aile konutunun önceki maliki olan diğer
davalı Ali Şerif’in (koca) kendisinin kardeşi olduğunu, kardeşi Ali
Şerif’in aldığı borçları ödeyemeyince dava konusu taşınmazı kendisine
devrettiğini, bu devir sırasında diğer eş olan davacı kadının da hazır
bulunduğunu söylemiştir. Mahkemece dinlenen tanıklar ; davalıların
kardeş olduklarını, davalı Ali Ş..in diğer davalı Raci’den değişik
tarihlerde borç para aldığını, borcu ödeyemeyince de dava konusu konutun
“teminat” olarak satış gibi gösterilerek devredildiğini, yapılan
görüşme uyarınca davalı Ali Ş.. önel verildiğini, önel uyarınca eşlerin
2006 yılına kadar bu yerde oturacakları, bu tarihte borcun ödenmemesi
halinde taşınmazın davalı Raci’de kalmasının kararlaştırıldığını,
taşınmazın bu şekilde devri ve konuşmalar sırasında davacı kadının da
hazır bulunduğunu söylemişlerdir. Taşınmazı diğer davalıya
satılmadığı, davalı Raci’ye olan borç nedeniyle teminat verildiği,
borcun da ödenmediği yönündeki oluş davalı koca Ali Şerif’in de
kabulündedir. Şu halde satışın gerçek bir satış olmadığı, davalı kocanın
borçlarına karşılık olarak verildiği konusunda duraksama yoktur. Davacı
kadının taşınmazın borçlara karşılık verilmesine ilişkin görüşmeler ve
devir sırasında hazır bulunduğu da kanıtlanmıştır. Bilindiği gibi TMK m.
186/2-3’de “eşlerin birliği beraberce yönetecekleri ve birliğin
giderlerine eşlerin güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile
katılacakları” belirtilmiştir. Eşler, tapuda yapılan devir işlemine
rağmen dava konusu yerde eylemli olarak oturmaya devam etmişler, davalı
Raci tarafından 16.1.2008 tarihinde elatmanın önlenmesi davası açılması
ve davanın 5.6.2008 tarihinde kabulle sonuçlanmasından sonra, davacı
kadın tarafından 1.7.2008 tarihinde eldeki bu dava açılmıştır. Davacı
kadının aile konutu olan taşınmazın satışının gerçek bir satış
olmadığını, borçlara karşılık verildiğini bildiği halde ve devir
sırasında hazır bulunarak devre karşı çıkmaması, uzun süre bu duruma
sessiz kaldıktan sonra, elatmanın önlenmesi davasının kabulünden sonra,
taşınmazın devrinden haberi olmadığından ve devrin rızası dışında
gerçekleştirildiğinden bahisle eldeki davayı açması TMK m. 2 anlamında
hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir. Bir hakkın açıkça kötüye
kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. Dava bu nedenle ret edilmelidir. Yerel Mahkeme direnme kararı açıklanan bu değişik gerekçe ile usul ve yasaya aykırı olup, bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı R.. Ö.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,
direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ile, 6217 sayılı
Kanunun 30. maddesi ile 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen
"Geçici Madde 3" atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek
halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 12.11.2014
gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
Ceza Mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesinde bağlayıcılığı
Taraflar
arasındaki "maddi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama
sonunda; Bandırma 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair
verilen 17.12.2009 gün ve 2008/252 E. 2009/308 K. sayılı kararın
incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.
Hukuk Daires
Avukatın danışıklı icra takibi ve haciz, satış işlemleri yapmasının zincirleme şekilde kamu görevlisinin resmi belgede sahtecilik suçu oluşturacağı
DAVA VE KARAR:
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği
düşünüldü.
Yapılan yargılamaya,
toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına
uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre ye
Sahte fatura kullanımı - tarafları arasında oluşan maddi ve hukuki ilişkinin gerçek mahiyetinin araştırılması gerektiği - vergi cezası
DAVA VE KARAR:
Davacı
hakkında bir kısım alışlarını sahte faturalarla belgelendirdiği yolunda
düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden 2002/Ocak-Mart dönemlerine
ilişkin olarak re’sen tarh edilen üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer
vergisi ile kesilen özel usulsüzlük
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?