Taraflar arasındaki “imzaya itiraz” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 13. İcra Hukuk Mahkemesince itirazın kabulüne dair verilen 27.04.2011 gün ve 2011/270 E., 2011/428 K. sayılı kararın incelenmesi davalı-alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 06.02.2012 gün ve 2011/16688 E., 2012/2201 K. sayılı ilamı ile; (...Alacaklı vekili tarafından, borçlu hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine geçildiği, borçlunun imzaya itiraz ederek, takibin iptali ve tazminat talebi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, imzaya itiraz kabul edilerek, "talebin kabulü ile asıl alacağın %20'si kadar tazminatın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa verilmesine" şeklinde hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. İİK.nun 168/4. maddesi gereğince, imzaya itirazın, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren beş gün içerisinde icra mahkemesine yapılması gerekir.Somut olayda, ödeme emrinin borçluya 15.02.2011 tarihinde tebliğ edildiği, imzaya itiraz başvurusunun ise yukarıdaki maddede belirtilen yasal beş günlük süreden sonra 11.03.2011 tarihinde yapıldığı görülmektedir. Bu durumda itiraz süresi geçirilmiş olup mahkemece hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle re'sen itirazın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile itirazın esasının incelenerek itirazın kabulü ile alacaklı aleyhine tazminata hükmolunması isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava; imzaya itiraz ile takibin iptali istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, “…davalı alacaklının, davacı borçlu aleyhine kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibi yaptığı, dayanak senet altındaki imzanın takip borçlusuna ait olmadığının davalı tarafça kabul edildiği" gerekçesi ile itirazın kabulüne dair verilen karar, davalı-alacaklı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece; yukarıda başlık bölümünde yer alan gerekçe ile karar bozulmuştur. Yerel mahkemece, önceki gerekçelere ilave olarak “…davacı borçluya ödeme emrinin 15/02/2011 tarihinde tebliğ edildiği, davacı borçlu tarafından 21/05/2012 tarihinde Ankara 6. İcra Hukuk Mahkemesine imzaya itiraz davası açıldığı, Ankara 6. İcra Hukuk Mahkemesinin 28/02/2011 tarih 2011/244 Esas 2011/146 sayılı kararı ile '...Ankara Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanlığının 30/12/2010 tarih ve 1672 sayılı kararı gereğince dosyasının yetkili ve görevli Ankara 13. İcra Mahkemesi'ne gönderilmesine...' karar verildiği, davanın, mahkememize iş bölümü kararı ile geldiği tarihte değil, harç kesim tarihi olan 21/02/2012 tarihinde açılmış sayılması, bu itibarla süresi içinde açılmış olduğunun kabul edilmesi gerektiği, takibe dayanak senet altındaki imzanın takip borçlusuna ait olmadığının davalı tarafça kabul edildiği" gerekçesi ile direnme olarak adlandırılan karar verilmiştır.Hükmü davalı-alacaklı vekili temyize getirmiştir. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında, işin esasının incelenmesinden önce, direnme olarak adlandırılan kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; dolayısıyla, temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu, ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir. Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (HUMK. m.429). Eş söyleyişle; mahkemenin yeni bir delile veya bilgiye dayanması, ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukuki olgunun yanında veya dışında yeni bir hukuki olguya dayanarak ve gerekçesini de bu yeni hukuki olgu yönünde değiştirerek karar vermiş olması hallerinde, direnme kararının varlığından söz edilemez. Somut olayda yerel mahkemece ilk hükümde yer almayan, "21/05/2012 tarihinde Ankara 6. İcra Hukuk Mahkemesine imzaya itiraz davası açıldığı, Ankara 6. İcra Hukuk Mahkemesinin 28/02/2011 tarih 2011/244 Esas 2011/146 sayılı kararı ile "...Ankara Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanlığının 30/12/2010 tarih ve 1672 sayılı kararı gereğince dosyasının yetkili ve görevli Ankara 13. İcra Mahkemesi'ne gönderilmesine..." karar verildiği, davanın, mahkememize iş bölümü kararı ile geldiği tarihte değil, harç kesim tarihi olan 21/02/2012 tarihinde açılmış sayılması, bu itibarla süresi içinde açılmış olduğunun kabul edilmesi gerektiği," şeklindeki yeni gerekçe ile davanın kabulüne karar verilerek, bu karar direnme olarak adlandırılmıştır. Ne var ki, yukarıda da açıklandığı üzere mahkemenin bu kararı, yeni bir gerekçeye dayalı, yeni bir hüküm niteliğindedir. O halde, direnme kararının varlığından söz edilemez. Durum bu olunca, yeni hüküm niteliğindeki bu kararın temyiz inceleme mercii Hukuk Genel Kurulu olmayıp, Özel Dairedir. Bu nedenle; dosyanın, temyiz incelemesi yapılmak üzere, görevli bulunan 12. Hukuk Dairesine gönderilmesi gerekir. S O N U Ç : Yukarıda gösterilen nedenlerle davalı-alacaklı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 12.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 25.02.2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
Malların teslimi usulen kanıtlanmadan faturaların davacının kendi defterlerinde kayıtlı olması tek başına malın teslim edildiğinin kanıtı olarak kabul edilemez.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacı vek
TEMYİZ HARCI • NİSBİ HARCA TABİ DAVA MAKTU HARCA TABİ DAVA
Taraflar arasındaki “fazla mesai alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Muratlı Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 16.09.2010 gün ve 2009/61 E., 2010/224 K. Sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin
VEKALET ÜCRETİ ALACAĞININ TAHSİLİ
Davacı, avukat olduğunu, davalıyı bir icra dosyasında alacaklı vekili olarak ve buna bağlı tasarrufun iptali davasında davacı vekili olarak temsil ettiğini ancak müvekkili olan davalının karşı taraf ile anlaşarak sulh olduğunu, 25/08/2010 tarihli azilname ile kendisini haksız olarak vekaletten azlet
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?