Asliye Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil.. ve müşterekleri ile.. ve müşterekleri aralarındaki Tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 12.02.2013 gün ve 336/102 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:KARARDavacılar vekili, miras payının devri sözleşmesine dayanarak, 120,143,144,157,278,326,352,353,358,482,736,992,998 ve 1114 parsellerde bulunan 1/64 oranındaki ’a ait payların iptali ile miras payları oranında vekil edenleri adına tesciline karar verilmesini istemiştir.Bir kısım davalılar, tapulu taşınmazların haricen satışının geçersiz olduğunu, 1982 yılında yapılan satıştan 28 yıl sonra dava açan davacıların iyiniyetli olmadıklarını, taşınmazların paylı mülkiyete çevrilmesi için davacılar tarafından Sulh Hukuk Mahkemesinde dava açıldığını, belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, tapulu taşınmazların haricen satışının geçerli bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.22.11.1976 tarihinde kesinleşen tapulama yoluyla muris adına, dava konusu taşınmazlardan 144,157,358,1114,998,992,736 ve 352 numaralı parseller tam paylı olarak, 278 ve 326 parseller 4/16'şar paylı, 120 ve 143 parseller 20/100'er paylı, 353 parsel ise 8/40 oranında paylı olarak tescil edilmiştir. Eldeki dava tarihinde anılan taşınmazlar halen muris adına kayıtlı bulunmaktadır. 482 parsel sayılı taşınmaz ise 11.11.1948 tarih 3 sıra numaralı tapu kaydı dayanak alınarak . adına tespit edilmesi üzerine, Hazine tarafından Kadastro Mahkemesi'nde açılan tespite itiraz davasında Mahkemece, taşınmazınadına olan dayanak tapu kapsamında kaldığı açıklanarak paylı olarak İ mirasçıları adına tesciline karar verilmiş, 13.09.2000 tarihinde kesinleşen bu hüküm sonucunda tapuda mirasçılar adına paylı olarak tescili sağlanmıştır. Davacılar eldeki davadan evvel 07.06.2010 tarihinde Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi'nde açmış oldukları davada, dava konusu taşınmazların (482 parsel hariç), adına kayıtlı bulundukları, mirasçılardan ’ın payını 23.03.1982 tarihli satış senedi ile diğer mirasçı ’a sattığı halde tapuda devreyanaşmadıkları gibi başkaca bir işleme de izin vermediklerinden, taşınmazlardaki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesini istemişler, Mahkemece verilen davanın kabulüne ilişkin kesinleşen karar sonrasında taşınmazlar tapuda 22.07.2011 tarihinde paylı olarak mirasçılar adlarına tescil edilmiştir. Tarafların kök murisi İsmail Hakkı Yılmaz dosya arasında yer alan mirasçılık belgesine göre 02.01.1981 tarihinde ölmüştür. Davalıların murisi ’nın eşi, davacıların murisi ise ’nın ilk eşinden olan çocuğudur. Şu haliyle her iki yan da kayıt maliki ’nın mirasçıları olmaktadır.Dava; miras payının devri sözleşmesine dayalı TMK'nun 677. maddesi uyarınca açılan pay iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Dosya kapsamına, dava evrakı ile yargılama tutanakları içeriğine, 23.03.1982 tarihli senetle davalılar murisi Ayşe Yılmaz tarafından kök muris İsmail Hakkı Yılmaz’dan intikal eden Kömürcü Köyü'nde bulunan taşınmazlar üzerindeki miras paylarının davacılar murisi Bekir Yılmaz’a satılıp devredildiğine,nde bulunan 120 ile 143 parsel sayılı taşınmazların satışa konu edilmediğinin anlaşılmasına göre, dava konusu 120 ve 143 parseller yönünden Mahkemece davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacılar vekilinin anılan bu iki taşınmaz yönünden temyiz itirazlarının reddi ile hükmün bu taşınmazlar bakımından ONANMASINA,Davacı vekilinin diğer taşınmazlar (482 parsel hariç) yönünden temyiz itirazlarına gelince; TMK'nun 677. maddesine göre, terekenin tamamı veya bir kısmı üzerinde miras payının devri konusunda yapılan adi yazılı sözleşmeler geçerlidir. Dayanılan 23.03.1982 tarihli senet içeriğine göre; davalılar murisi Ayşe Yılmaz, eşi İsmail Hakkı’dan kendisine intikal eden Kömürcü Köyü'nde bulunan taşınmazlardaki miras paylarını mirasçılardan’a satıp devrettiği anlaşılmaktadır. Davalılar tarafından satış olgusu inkar edilmediği gibi dava konusu taşınmazların senet kapsamında kalmadığı da ileri sürülmemiştir. Şu halde dava konusu 'nde bulunan 144, 157, 278, 326, 352, 353, 358, 736, 992, 998 ve 1114 parsellerde kayıtlı taşınmazların anılan senetle satılıp devredildiği yapılan keşifte dinlenen tanık beyanları ile de sabit olduğundan belirtilen taşınmazlardaki Ayşe Yılmaz adına bulunan (intikal etmekle mirasçıları adlarına kayıtlı payların) paylara yönelik davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken dosya kapsamı ile örtüşmeyen gerekçe ile reddine karar verilmiş olması doğru değildir. Her ne kadar eldeki dava tarihinden önce, taşınmazlarda elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrilmesi için dava açılmış ise de, eldeki dava tarihinde taşınmazlar elbirliği mülkiyetine tabidir. Her dava açıldığı tarihteki hukuki durum gözetilerek hükme bağlanır. (28.11.1956 tarih ve 15/15 sayılı İ.B.K. ve HGK'nun 17.03.1954 tarih ve 3/40-49 sayılı kararı).Temyiz edilen 482 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise; tapu kaydı, mirasçıları adlarına paylı olarak Kadastro Mahkemesi hükmü ile oluşmuştur. Öncesinde kadastro çalışmaları sırasında 11.11.1948 tarih 3 sıra numaralı tapu kaydına dayanılarak kök muris İsmail Hakkı Yılmaz adına 19.10.1975 tarihinde tespit edilmiş, 17.07.1977 tarihinde Hazine tarafından Kadastro Mahkemesi'ne açılan tespite itiraz davası sonucunda, anılan taşınmazın dayanak tapu kaydı kapsamında kaldığı, tapunun İsmail Hakkı adına bulunduğu gerekçeleriyle mirasçıları adına paylı olarak tescil edilmiş, hüküm temyiz edilmeksizin 13.09.2000 tarihinde kesinleşmiştir. Şu halde 482 parsel öncesi itibariyle de tapuda kayıtlı bir yerdir. Anılan taşınmaz bakımından harici satış, tespitten sonra ve fakat tutanağın kesinleşmesinden önce yapılmıştır. Bu halde 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12. maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü süre uygulanmaz. Kaldı ki dava tarihi itibariyle bu süre de geçmemiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 15. maddesi 3. fıkrası hükmünegöre, mirasçılar, taşınmazlar üzerindeki miras paylarını yazılı olmak kaydıyla birbirlerine devredebilirler. Kadastro çalışmaları öncesinde de tapuda kayıtlı bulunan 482 parsel sayılı taşınmaz bakımından, 15/3 fıkra hükmüne göre, mirasçı Ayşe Yılmaz’ın taşınmazdaki miras payını adi yazılı senet ile satmış olduğu anlaşıldığına göre, bu taşınmaz yönünden de belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddi doğru olmamıştır.Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda yazılı nedenlerle kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 144,157,278,326,352,353,358,736,992,998,482 ve 1114 parsel sayılı taşınmazlar yönünden 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde davacılara iadesine 19.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.