Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8632 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 7947 - Esas Yıl 2006





Davacı İ……… B………. Belediye Başkanlığı vekili, müvekkili belediyeye ait taşınmazın 11.492 m2'lik bölümünü davalı belediyenin, üçüncü şahıslara kiraya verip 1/8/1994 ile 2/9/1994 tarihleri arasında haksız intifa bedeli elde ettiğini ileri sürerek 22.000.000 lira haksız intifa bedelinin tahakkuk tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ödetilmesini istemiştir. Mahkemece davaya Hakem sıfatıyla bakılmış ve son oturumda "davanın reddine" denildiği halde gerekçeli kararda davanın kabulü yönünde hüküm kurulmuştur. Davalı vekili kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye değinerek itiraz yoluna başvurmuş ancak itirazın reddi üzerine bu defa tavzih isteminde bulunmuş, bu istemi de reddedilmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 11/5/2006 tarihli dilekçesi ile; Kadıköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin hakem sıfatıyla verdiği kararın, Anayasa'nın 141. maddesinde ifade edilen duruşmaların aleniliği ve kararların gerekçeli olması kuralı ile Usulün 382. maddesinde yer alan "Karar harfiyen müzakere ve ittihaz olunur ve alenen tefhim edilir" kuralına aykırı olduğu, kısa kararla gerekçeli karar çelişkili olup bu durumun mahkemelere duyulan güveni sarsacak nitelikte bulunduğu, bu yönün kamu düzeni ile ilgili olduğu ileri sürülerek HUMK'nun 427/6. maddesi uyarınca kanun yararına bozulması talep edilmiştir. Gerçekten 27/3/2002 tarihli son oturumdaki kısa kararda "Sözleşmenin imza edilmiş olduğu tarih itibariyle davacı Belediye Başkanlığının vaki haksız kullanma tazminatı talebinin reddine ilişkin taraf vekillerinin yüzlerine karşı itirazı kabil olmak üzere verilen karar alenen ve usulen okunup tefhim kılındı." denildiği halde daha sonra yazılan gerekçeli kararda davanın kabulü ile 22.000.000 liranın 2/9/1994 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir. Böyle bir durumun bozma nedeni oluşturacağı 10/4/1992 gün 7/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da kabul edilmiştir. Şu durumda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kanun yararına bozma istemi yerinde olup karar bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK'nun 427. maddesi gereğince sonuca etkili olmamak kaydıyla kanun yararına BOZULMASINA, gereği yapılmak üzere kararın bir örneği ile dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavacılığı'na gönderilmesine 17/7/2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.