Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8598 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 2329 - Esas Yıl 2015





Davacı tarafından, davalılar aleyhine 15.05.2014 gününde verilen dilekçe ile mirasın hükmen reddinin istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 02.10.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine vekili ile S... Başk. vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:_ K A R A R _Davacı; murisi olan eşi K.. O..'ın sağlığında yapmış olduğu ticaretten dolayı yüklü miktarda borç altına girdiğini, terekenin borca batık olduğunu, kalan mirası kendi adına asaleten çocukları adına velayeten 3 aylık yasal süresi içinde kayıtsız şartsız reddettiklerini belirterek mirasın reddine ilişkin isteminin kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece, yasal mirasçıların TMK'nın 606. maddesinde düzenlenen 3 aylık yasal süre içerisinde aynı yasanın 609. maddesinde belirlenen şekilde kayıtsız ve şartsız ret işlemi yaptıkları gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Hüküm, davalılar M.. H.. vekili ile Sosyal Güvenlik Kurumu vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmiştir.Dava, terekenin borca batık olduğunun tespiti hukuksal nedenine dayalı olarak TMK'nın 605/2. maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi davasıdır. Ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır (TMK. md. 605/2). Mirasçılar Türk Medeni Kanunu'nun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilir. Türk Medeni Kanunu'nun 606. maddesinde belirtilen süre bu davada uygulanmaz. Dava alacaklılara husumet yöneltilerek görülür. Bu davada yetkili mahkeme ise alacaklıların davanın açıldığı zamandaki ikametgahı mahkemesidir. Ayrıca TMK'nın velayet, vesayet ve miras hükümlerinin uygulanmasına ilişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması zorunludur.Bir davada olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hakime aittir (HMK m.33). Dava dilekçesi içeriğine göre dava, ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczinin tespiti isteğine ilişkindir (TMK.605/2 m.). Gerek 743 sayılı Medeni Kanun'da, gerekse 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nda bu tür uyuşmazlıklarda Sulh Hukuk Mahkemesi'nin görevli olduğu konusunda bir düzenleme bulunmamaktadır. 23.12.1942 günlü ve 24/29 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'na göre, mirasın hükmen reddi davasında görevli mahkeme borç miktarına göre belirlenir. Davanın açıldığı tarihten önce yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ise asliye hukuk ve sulh hukuk mahkemesi'nin görevli olup olmadığını tayin ve tespitte dava konusunun değeri ve miktarı ölçüsünü kaldırmış, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarda, görevli mahkemenin aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesi olduğu hükme bağlanmıştır (HMK.m.2/1).Kanunda bu konuda aksine bir düzenleme bulunmadığına göre, Hukuk Muhakemeleri Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra açılacak terekenin borca batık olduğunun tespitine ilişkin davalarda davanın değerine bakılmaksızın asliye hukuk mahkemesi görevlidir.Görev, kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması zorunludur. Bu durumda dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken davanın esasının karara bağlanması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Davalılar vekillerinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nın 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 07.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.