MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki sıra cetveline şikayetin yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin görevsizliğine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde şikayetçi vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Şikayetçi vekili, şikayet olunan borçlu ...'in müdürü olduğu .... ile ortağı olduğu ...'nin vergi borcu nedeniyle üzerine kamu haczi bulunan taşınmazın satışından sonra düzenlenen sıra cetvelinde paranın, birinci ve ikinci sırada yer verilen diğer şikayet olunanların takip dosyalarına ödenmesine karar verildiğini, müvekkili alacağının vergi borcundan kaynaklanması nedeniyle sıra cetvelinde rüçhanlı olarak birinci sırada yer verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, sıra cetvelinin iptalini talep etmiştir.Şikayet olunanlar .... ile ... vekilleri şikayetin reddini istemiştir.Şikayet olunan ... vekili, Vergi Dairesi'ne şirketinin borcunun bulunduğunu, takdirin mahkemeye ait olduğunu beyan etmiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; İİK'nın 142. maddesindeki, ".. sıra cetveline itiraz alacağın esas ve miktarına taallük etmeyip yalnız sıraya dairse şikayet yoluyla icra mahkemesine arzolunur. "hükmü gereğince alacağın esas ve miktarına ilişkin itirazlarda genel mahkemelerin görevli olduğu, mahkemenin görevsiz olduğu, HMK'nın 1. maddesi düzenlemesi nedeniyle göreve ilişkin kuralların kamu düzeni ile alakalı olduğu ve mahkemelerce re'sen dikkate alınması gerektiği belirtilerek, mahkemenin görevsizliğine, kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde taraflardan birinin talep etmesi halinde dosyaya bakmakla yetkili ve görevli ... Ticaret Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiştir.Kararı,şikayetçi vekili temyiz etmiştir.1)Şikayet, sıra cetvelinde sıraya ilişkindir.Limited şirket ortak ve yöneticilerinin kamu borçlarından sorumluluğu, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun'un 35 ve mükerrer 35. maddesi ile VUK'nın 10. maddesinde düzenlenmiştir.6183 sayılı Kanun'un 35/1. maddesi “(04.06.2008 tarih 5766 sayılı K.'la değ.) Limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar.'' hükmünü içermektedir. Limited şirket ortaklarının kamu borçlarından sorumluluğu "sermaye hisseleri oranında" ve doğrudan doğruyadır. Bu hüküm ile limited şirketlerde ortağın sınırlı sorumluluk ilkesine bir istisna getirilmiştir.Kamu alacağının alacaklısının dava dışı borçlu şirketlerin ortağının sorumluluğuna gidebilmesi için, dava dışı borçlu şirketler hakkında takip yapmış olması, dava dışı borçlu şirketlerin aciz halinde olması ve alacağın şirketlerin malvarlığından tahsilinin mümkün olmadığının belirlenmesi ve bundan sonra, dava dışı borçlu şirketlerin iflas etmemiş olan ortağı hakkında 6183 sayılı Yasa'nııı 54. maddesi uyarınca takip yapılarak, ortağın malvarlığına haciz uygulaması, borcu şirketlerden tahsil olanağının bulunmadığının anlaşılmasından sonra ortak iflas etmişse, iflas masasına başvurması ya da kayıt kabul davası açması gerekir.Öte yandan, borçluya ait mahcuz satış bedelinin bütün alacaklıların alacağını karşılamaması halinde düzenlenecek sıra cetveline itiraz, alacağın sadece esas ve miktarına ya da hem sıraya hem de esas ve miktarına yönelikse dava yoluyla genel mahkemede (İİK'nın m.142/1), itiraz sadece sıraya yönelikse şikayet yoluyla İcra Mahkemesi'nde (İİK'nın m.142/son) ileri sürülmelidir.Somut olayda şikayetçi vekilinin iddiası alacağın esasına ilişkin olmayıp, İcra Müdürlüğü'nce düzenlenen sıra cetvelinde yukarıda açıklanan ilkelerin gözetilmediği yani takip hukuku kuralları çerçevesinde icra müdürlüğünce yapılması gereken hesaplamaya yönelik olup, mahkemece uyuşmazlığının esası incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı şekilde yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.2)Kabule göre de,Şikayet tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK'nın 4. maddesinde, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra "Her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır." hükmü ile de nispi ticari davaya ilişkin de düzenleme yapılmış olup, buna göre tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlık konusu işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir.İİK'nın 142/1 maddesinde "Cetvel suretinin tebliğinden yedi gün içinde her alacaklı takibin icra edildiği mahal mahkemesinde alakadarlar aleyhine dava etmek suretiyle cetvel mündericatına itiraz edebilir." hükmü düzenlenmiştir. Bu hükümde belirtilen mahal mahkemesinin hangi mahkeme olduğu konusunda bir açıklık bulunmamakla birlikte İİK'nın 235/1. maddesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından bu mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerekir. Dairemizin 04.06.2013 tarih ve 3440 E., 3763 K. sayılı ve 15.09.2014 tarih ve 2019 E., 5643 K. sayılı ilamları da bu yöndedir.Somut olayda, taraflar arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığı gibi uyuşmazlık şikayetçi vergi dairesinin sırasına ilişkindir. 01.10.2011 tarihinden sonra açılan sıra cetveline itiraz davaları için görevli mahkeme (alacağın sıra cetveline göre düşen hissenin miktarına bakılmaksızın ) HMK'nın 2/1. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesidir.(Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, sh:738).Öte yandan, karar tarihinde yürürlükte olan HMK'nın 115/2. maddesi uyarınca, mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Bu durumda mahkemece, Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görevli olduğu belirtilerek HMK'nın 114/1-c madde hükmü gereğince göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, Asliye Ticaret Mahkemesi'nin görevli olduğunun kabulü ve karar tarihinde yürürlükte olmayan ve göreve ilişkin dava şartı öngörmeyen HUMK'nın göreve ilişkin 7 ve 27. madde hükümlerine uygun olarak gerekçede "mahkememizin görevsiz olduğuna" ve hüküm fıkrasında "mahkememizin görevsizliğine" ibarelerine yer verilmesi doğru olmamıştır.SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, şikayetçi yararına BOZULMASINA, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 12.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.