Ödeme şartını ihlâl suçundan sanık Sabiha Tura'nın, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 340. maddesi uyarınca üç aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına dair Ayvalık İcra Mahkemesinin 03/02/2010 tarihli ve 2009/553 esas, 2010/44 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin Burhaniye Ağır Ceza Mahkemesinin 17/06/2010 tarihli ve 2009/1079 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya aleyhine, Adalet Bakanlığından verilen 27.03.2011 gün ve 2011/3266/15986 sayılı kanun yararına bozma talebini içeren Yargıtay C.Başsavcılığının 09/05/2011 gün ve K.Y.B.2011/156377 sayılı tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle dosya incelendi.Tebliğnamede, dosya kapsamına göre, sanığın taahhüdünün şarta bağlanması sebebiyle ödeme taahhüdünün hukuken geçersiz bulunduğu gibi, sanık hakkında Ayvalık İcra Müdürlüğünün 2008/3547, 2008/3561 takip sayılı dosyalarında yürütülen her iki takip için 12/05/2009 talihli ödeme taahhüdünün düzenlendiği, bu durumda söz konusu dosyalar yönünden ayrı ayrı sanığın taahhüdünü içeren tutanakta ödenmesi gerekli toplam borç miktarı, fer'ileri ile birlikte hesaplanıp açıkça gösterilmediği gözetilmeden itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesi isabetsiz olduğundan anılan hükmün 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. Maddesi uyarınca bozulması gereğine işaret edilmiştir. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 20.2.2001 tarih, 2001/8-19 esas ve 2001/26 sayılı kararında da belirtildiği üzere, taahhüdü ihlal suçunun oluşabilmesi için ödenecek toplam miktarın rakamsal olarak belirlenmesi, tarafların belirlenen bu miktar üzerinde icap ve kabulde bulunması zorunludur. Ceza sorumluluğunun doğabilmesi için taahhüt esnasında ödenecek miktarın hiç bir kuşkuya yer vermeksizin belirlenmesinde zorunluluk bulunmaktadır. Bu miktar belirlenmediğinde hangi miktar için taahhütte bulunulduğu, kabulün de hangi miktar nazara alınarak yapıldığı saptanamayacağından, ödeme koşulunun ihlali halinde cezai sorumluluk doğmayacaktır. Somut olayda, Ayvalık İcra Müdürlüğünün 2008/3561 esas sayılı dosyasında, borçlunun 21/5/2009 tarihli ödeme taahhüdünde bulunduğu, 11/6/2009 tarihinden itibaren 12 aylık taksitte her bir taksit tutarının 2.696,03 + 1.114,04=3.810,07 TL olup, 11/6/2010 tarihinden sonraki taksitlerin 2.696,03 TL olduğu ve faizlerinin gösterilmediği, ayrıca borçluya 30/12/2008 tarihinde tebliğ edilen, 19/12/2008 tarihli ve 118.132,47 TL'lik takip söz konusu olup, bu dosya içerisinde bulunmayan Ayvalık İcra Müdürlüğünün 2008/3547 esas sayılı dosyasından da taahhütte bulunulmuş olduğu, bu dosya borcu yönünden taahhüt miktarının ne kadar olduğunun belirlenmediği, kaldı ki taahhütteki şarta bakıldığında, “... her bir taksit tutarı yönünden 15 günlük ek sürelerle gecikmeli olarak ödeme hakkımızın bulunmasını talep ile geç ödenen taksit tutarına ödenmesi gereken tarih ile ödenen tarih arasında, ödenmesi gereken taksit tarihinde T.Halk Bankası A.Ş. tarafından uygulanan kademeli cari faiz oranının %50 fazlası nispetinde işleyecek temerrüt faiz ve gider vergisi ödemeyi kabul ve taahhüt ederiz.” şeklindeki taahhüdün kabul edilmiş olması karşısında, olası bir gecikmeye ne kadarlık bir faiz miktarı konacağının önceden belirlenmemesi nedeniyle taahhüt miktarının hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlendiğinden söz edilemeyecektir. Hal böyle olunca itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir. Açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğname yerinde görülmekle, Burhaniye Ağır Ceza Mahkemesinin 17/06/2010 tarihli ve 2010/1079 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,Bozma üzerine 5271 sayılı CMK'nun 309/4-d maddesi gereğince yeniden uygulama yapılması gerektiğinden;Sanık Sabiha Tura'nın, ödeme şartını ihlal eyleminden dolayı tazyik hapsi cezası ile cezalandırılmasına yer olmadığına, hakkındaki mahkumiyet hükmünün çektirilmemesine, dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 05.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.