Taraflar arasındaki “katkı payı ve katılma alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Eskişehir 3.Aile Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 10.05.2011 gün ve 2010/132 E.-2011/508 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 02.07.2012 gün ve 2012/6480 E.-2012/6642 K. sayılı ilamı ile; . Davacı vekili, tarafların 1984 yılında evlendiklerini, müvekkilinin öğretmen, davalının astsubay olarak çalıştığını, evlilik birliği içerisinde alınarak davalı adına tescil edilen Menemen’deki 5157 ada 1 parsel üzerindeki 7 nolu bölüm, Eskişehir’de bulunan 729 ada 14 parsel üzerindeki 12 nolu bölüm ve 26 PV 112 plakalı otomobili ile davalının birlikte yaşadığı Sevdiye adına kayıtlı Foça’da bulunan 10713 ada 10 parsel üzerindeki 6 nolu bağımsız bölümün evlilik birliği içerisindeki gelir ve birikimlerle alındığını, davalının 10713 ada 10 parsel üzerindeki 6 nolu bağımsız bölümü muvazaalı olarak birlikte yaşadığı kadın adına tescil ettirdiğini açıklayarak, 40.000 TL alacağın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili, davanın yersiz ve kötü niyetli olarak açıldığını, müvekkilinin davacıdan 3 kat fazla geliri bulunduğunu, tarafların 1999 yılından beri ayrı yaşadıklarını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece, toplanan deliller ve gelir durumları dikkate alınarak taşınmazların evlilik birliği içerisinde alındığı, davacı ve davalının düzenli gelire sahip kişiler olduğu, taşınmazların bir bölümünün edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde alındığı, davalının açık beyanına göre Foça’da bulunan evin davalının birlikte yaşadığı Sevdiye tarafından alınmasının mümkün olmadığı, tarafların 1999 yılından itibaren ayrı yaşadıklarının bildirildiği, taşınmazların evlilik birliği içerisinde edinildiği ve değerlerinin davacı vekilinin talebinin çok üstünde olduğu gerekçesiyle, istek dikkate alınarak 40.000 TL alacağın karar tarihinden geçerli yasal faiziyle birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Taraflar, 05.10.1984 tarihinde evlenmişler, 13.09.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 25.05.2010 tarihinde kesinleşmesi üzerine boşanmışlardır. Sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden eşler arasında “edinilmiş mallara katılma” rejimi geçerlidir (TMK. m. 202). Söz konusu mal rejimi, boşanma davasının açıldığı 11.02.2008 tarihinde sona ermiştir (TMK.nun 225/son). Dava konusu taşınmazlardan 729 ada 14 parsel üzerindeki 12 nolu bağımsız bölüm 04.04.1994 tarihinde kooperatif üyeliği yoluyla davalı adına tescil edilmiş, 23.09.2002 tarihinde satış yoluyla 3.kişiye devredilmiş, 5517 ada 1 parsel üzerindeki 7 nolu bölüm 05.12.2006 tarihinde davalı adına tescil edilmiş, 26 PV 112 plakalı otomobil 25.05.2004 tarihinde satınalma yoluyla davalı K.. Ç.. adına tescil edilmiş, dava konusu taşınmazlardan Foça’da bulunan 10713 ada 10 parsel üzerindeki 6 nolu daire 22.09.2005 tarihinde satış yoluyla davalının birlikte yaşadığı kişi olduğu bildirilen S..C.adına tescil edilmiştir. Dava konusu 12 nolu bağımsız bölüm evlilik birliği içerisinde mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde, diğer taşınmazlar ve otomobil ise, yasal edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde alınmıştır. Mahkemece, evlilik birliği içerisinde edinilen malvarlığı değerinin talebin çok üzerinde bulunması nedeniyle talep gibi davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye yeterli değildir.Dava; mal ayrılığı rejimi döneminde kooperatif üyeliği yoluyla edinilen 729 ada 14 parsel üzerindeki 12 nolu bağımsız bölüm yönünden 743 sayılı TKM.nin 170.maddesi uyarınca katkı payı alacağı, diğer taşınmazlar ve otomobil yönünden ise katılma alacağı davası niteliğindedir (TMK. m. 202, 219, 231, 235, 236/1).Mahkemece, mal ayrılığı döneminde edinilen taşınmaz bakımından tarafların düzenli gelirleri bulunan kişiler olması nedeniyle çalışma ve gelirlerine ilişkin belgeler ile kooperatif yoluyla edinildiğinden üyelik ve ödemelere ilişkin kayıt ve belgelerinin eksiksiz olarak istenilmesi, taşınmazın edinildiği tarihteki, toplam gelirlerinden sosyal statüleri ile konumlarına göre yapabilecekleri kişisel harcamalar ile kocanın 743 sayılı TKM.nin 152.maddesi uyarınca evi geçindirme yükümlülüğü uyarınca yapması gereken harcamalar çıktıktan sonra yapabilecekleri tasarruf miktarının ne olacağının belirlenebilmesi için konunun uzmanı bilirkişi kurulundan rapor alınması suretiyle davacı ile davalının çalışmaları karşılığında elde ettikleri gelirle sağlayabilecekleri katkı miktarının ayrı ayrı saptanması, daha sonra toplam tasarruf miktarı karşısında davacının katkı oranının bulunması, bulunan bu oranın dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değeri ile çarpılarak katkı payı alacağının tespit edilmesi gerekmektedir.Diğer taşınmazlar yönünden ise dava katılma alacağı davası olup, öncelikle tarafların 1999 yılından beri ayrı yaşayıp -yaşamadıkları, dava konusu taşınmazlar ve otomobilin davalının kişisel geliri ile alınıp -alınmadığı üzerinde durulması, bu hususların açıklığı kavuşturulamaması halinde evlilik resmi olarak devam ettiğinden TMK.nun 222/1, 2, 3.maddelerindeki karinelerin gözönünde tutulması, dava konusu 10713 ada 10 parsel üzerindeki 6 nolu bağımsız bölümün davalı tarafından alınarak birlikte yaşadığı Sevdiye Candemir adına tescil edilip edilmediği hususunun araştırılması, ondan sonra 2002 yılından sonra edinilen taşınmazlar ve otomobilin edinilmiş mal niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde davacının katılma alacağının belirlenmesi gerekir.Katılma alacağı isteğine ilişkin bu tür davalarda eklenecek değerlerden (TMK.m.229) ve denkleştirmeden (TMK.m.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere edinilmiş malların (TMK.m.219) toplam değerinden mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK.m.231) yarısı üzerinden (TMK.m.236/1) tarafların kazanılmış hakları da dikkate alınarak katılma alacağının hesaplanması, lüzum halinde uzman bilirkişilerden denetime açık rapor alınması gerekirken hatalı değerlendirme sonunda yasal ve yerinde olmayan gerekçelerle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir...)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava; eşler arasında katkı payı ve katılma alacağı istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin öğretmen, davalının astsubay olarak çalıştığını, Menemen’deki 7 nolu bağımsız bölüm, Eskişehir’de bulunan 12 nolu bağımsız bölüm ve otomobili ile davalının birlikte yaşadığı Sevdiye adına kayıtlı Foça’da bulunan 6 nolu bağımsız bölümün evlilik birliği içerisindeki gelir ve birikimlerle alındığını, davalının 6 nolu bağımsız bölümü muvazaalı olarak birlikte yaşadığı kadın adına tescil ettirdiğini açıklayarak, 40.000 TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili, müvekkilinin davacıdan üç kat fazla geliri bulunduğunu, tarafların 1999 yılından beri eylemli olarak ayrı yaşadıklarını ileri sürerek davanın reddini dilemiştir.Yerel Mahkemece; elden çıkarılan dairenin eklenecek değer olduğu kabul edilmek suretiyle, Belediye tarafından belirlenen emlak değerleri nazara alındığında, davacının talep edebileceği alacak miktarının, talep edilenin çok üzerinde olduğu var sayılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.Yargıtay 8.Hukuk Dairesince, hüküm yukarıda başlık bölümüne alınan gerekçe ile bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiş, direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Taraflar 05.10.1984 tarihinde evlenmişlerdir. 30.10.2008 tarihinde açılan boşanma davası kabul edilerek 25.05.2010 tarihinde kesinleşmiştir. Davaya konu taşınmazlardan 729 ada 14 parsel 12 nolu bağımsız bölüm 04.04.1994 tarihinde kooperatif üyeliği yoluyla edinilerek koca adına kaydedilmiş, koca bu yeri 23.09.2002 tarihinde dava dışı Ahmet Karakoç’a satmış; 5517 ada 1 parsel 7 nolu bölüm 05.12.2006 tarihinden koca tarafından edinilmiş; Foça 10713 ada 10 parsel 6 nolu bağımsız bölüm ise dava dışı Seviye Candemir adına kayıtlı olup, edinme tarihi 22.09.2005’dir. Dava konusu edilen 26 PV 112 plakalı otomobil 25.05.2004 tarihinde satınalma yoluyla davalı K.. Ç.. adına tescil edilmiştir.Başka mal rejimi seçilmediğinden, eşler arasında yasal mal rejimi geçerli olmakla; tarafların evlenme tarihinden 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM.nin 170. m.), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği 30.10.2008 tarihine kadar (4721 sayılı TMK.nun 225/2. m.) edinilmiş mallara katılma rejiminin (4721 sayılı TMK.nun 202.m) geçerli olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık; Davaya konu 14 parsel 12 nolu bağımsız bölüme davacını katkısı ile diğer taşınmazla ve araç nedeniyle davacını katılma alacağının belirlenmesi bakımından, yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Davaya konu taşınmazlar ve otomobilin edinme tarihleri nazara alındığında davacı kadının 12 nolu bağımsız bölüm bakımından, taraflar arasında mal ayrılığı rejimini geçerli olduğu dönemde edinilmekle, katkı payı (743 S. TKM m. 170), diğer taşınır ve taşınmazlar yönünden, edinilmiş mallara katılma rejimi döneminde edinilmekle, katılma alacağı (4721 S. TMK m. 236) talebi olduğu açıktır.Mahkemece taşınmazlar yönünden Belediye’ye verilen beyanname ve Belediyece belirlenen emlak değerleri esas alınmıştır. Mahkemece davacının isteyebileceği miktarın aslında çok daha fazla olduğu varsayımından hareketle, davada ucuzluk ilkesinin dikkate alındığı belirtilmek suretiyle keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmaksızın karar verildiği belirtilmiştir.Mahkemece yapılan incelemenin yeterli olup olmadığı hususu ile katkı payı ve katılma alacağının tespitinde keşif ve bilirkişi incelmesinin somut olay açısından zorunlu olup olmadığı hususu öncelikle irdelenmelidir.İfade etmek gerekir ki, Belediyece belirlenen emlak değerlerinin taşınmazların gerçek değerleri olmadığı esasen Mahkemenin de kabulündedir. Bu nedenle mal ayrılığı döneminde edinilen taşınmaz bakımından, dava tarihindeki değerin; edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen mevcut taşınır ve taşınmazlar bakımından tasfiye (karar) tarihindeki değerlerin (TMK m. 235/1), eklenecek değerler yönünden ise malın devredildiği tarihteki değerinin(TMK m. 235/2) belirlenmesinde yasal zorunluluk bulunmaktadır.Toplanan delillerden tarafların evlilik süresince çalıştıkları ve düzenli gelirleri bulunduğu anlaşılmaktadır. Koca tarafından kadının birikimleri ile başka türlü tasarrufta bulunduğu da ileri sürülüp ispatlanmadığına göre, çalışan kadının eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilerek koca adına tescil edilen taşınmaza katkısının bulunduğunun kabulü gerekir. Esasen bu konuda Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık katkının miktarının tespiti konusundadır. Katkı oranının belirlenmesi için taşınmazın edinildiği tarihte eşlerin gelirlerinin belirlenmesi, sosyal statüleri ile konumlarına göre aynı dönemde yapabilecekleri kişisel harcamaları ile kocanın 743 sayılı TKM’nin 152.maddesi uyarınca evi geçindirme yükümlülüğü uyarınca yapmış olabileceği harcamalar düşüldükten sonra eşlerin yapabilecekleri tasarruf, dolayısıyla katkı oranları belirlenmeli, daha sonra toplam tasarruf miktarı karşısında davacının katkı oranının bulunması, bulunan bu oranın dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değeri ile çarpılarak katkı payı alacağının tespit edilmesi gerekmektedir. Bu konuda gerektiğinde bilirkişi ya da bilirkişilerden denetime elverişli rapor alınmalıdır (HGK. 30.04.2014, 2014/8-48, 554). Bu dönemde ayrıca başka türlü katkı yapılmış ise bunun da göz önüne alınması gerekir.Katılma alacağına konu edilen taşınmazlar ile otomobil bakımından ise; öncelikle edinilmiş mallara katılma rejimi açısından bu malların niteliklerinin belirlenmesi gerekmektedir. Bu nedenle tarafların sunduğu deliller çerçevesinde değerlendirme yapılmalı, gerektiğinde bu konuda TMK m. 222 uyarınca sonuca gidilmelidir. Davaya konu taşınır ve taşınmazların edinilmiş mal olduğu tespit edildiği takdirde, eklenecek değerlerden (TMK.m.229) ve denkleştirmeden (TMK.m.230) elde edilen miktarlar nazara alınmak suretiyle, edinilmiş malların değerinden (TMK.m.219) mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan değerin (TMK.m.231) yarısı üzerinden davacını katılma alacağının (TMK.m.236/1) bulunduğunun kabulü gerekir. Artık değerin belirlenmesinde, davaya konu taşınır ve taşınmazların tasfiye tarihindeki değerlerinin belirlenmesinde yasal zorunluluk bulunduğundan, bu konuda keşif ve gerektiğinde uzman bilirkişi/bilirkişilerden denetime elverişli rapor alınmalıdır.Ayrıca, davacı tarafın katkı payı ve katılma alacağı olarak toplam 40.000 TL istediği görülmektedir. Yukarıdaki açıklamalar nazara alındığında, hesaplama ve değerlendirme anları ile faiz başlangıç tarihleri farklı olmakla, Mahkemece davacı talebinin ne kadarının katkı payı ne kadarının katılma alacağı olduğunun da açıklattırılmalı (HMK m. 31), tarafların delilleri birlikte değerlendirilerek, yapılacak inceleme ile oluşacak sonuca uygun bir karar verilmelidir.Hal böyle olunca, Hukuk Genel Kurulu’nca yukarıda değinilen ilave gerekçelerle benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Dairenin bozma kararında ve yukarıda gösterilen ilave nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 05.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.