Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8231 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 6273 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Denizli 1... İcra Hukuk Mahkemesi- K A R A R -1-Temyiz dilekçesinin verilme usulü HUMK'nın 434. maddesinde açıklanmış olup, buna göre harca tabi ise temyiz dilekçesinin temyiz defterine kayıt ettirilip, temyiz harcının yatırılmış olması gerekmektedir. Temyiz defterine kayıt ettirilip, harcı alınmayan temyiz dilekçeleri bakımından çözüm getiren ... gün ve .. Esas, ... Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında, harca tabi olmasına rağmen hesap edilip ilgilisinden alınmadan temyiz defterine kaydedilen temyiz dilekçeleri hakkında da HUMK`nın 434/3. maddesinde öngörülen eksik harç ödenmesi ile ilgili işlemin kıyasen uygulanması ve bu durumda temyiz isteminin, temyiz defterine kaydedildiği tarihte yapılmış sayılması gerektiği açıklanmıştır.Hükmü asıl ve birleşen .... E sayılı dosya yönünden temyiz eden asıl dosyada şikayetçi-birleşen ... E. sayılı dosyada şikayet olunan vekili tarafından verilen temyiz dilekçesinin 03.04.2012 tarihinde yürürlüğe giren Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği'nin 48. maddesi hükümleri uyarınca temyiz kaydı yapılmış ise de, hem asıl hem de birleşen dosya için ayrı ayrı temyiz harcı yatırılması gerekirken sadece bir adet temyiz başvuru harcı ve maktu temyiz harcı yatırıldığı, diğer dosya için anılan harçların yatırıldığına dair bilgi ve belge bulunmadığı anlaşıldığından, asıl dosyada şikayetçi-birleşen ... E. sayılı dosyada şikayet olunan vekilinden hangi dosya için anılan harçları yatırdığı sorulup, harcı yatırılmayan dosya için anılan harçlar yatırılmışsa buna ilişkin belgenin eklenmesi, yatırılmamışsa harcı yatırılmayan dava yönünden temyiz başvuru harcı ve maktu temyiz harcı yatırılması için; HUMK`nın 434/3. maddesi uyarınca asıl dosyada şikayetçi-birleşen .... E. sayılı dosyada şikayet olunan vekiline muhtıra çıkarılması, sonucuna göre gerektiğinde aynı madde hükmü uyarınca mahkemece bir karar verilmesi,2-7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 17. maddesi, “Belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler, o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine, meslek veya sanatını evinde icra edenlerin memur ve müstahdemlerinden biri bulunmadığı takdirde aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır." hükmünü; tebliğ tarihinde yürürlükte bulunan Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 26. maddesi, "Belirli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenlere, o yerde de tebligat yapılabilir. Muhatabın işyerinde bulunmaması halinde tebliğ, aynı yerde sürekli olarak çalışan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Muhatap, meslek veya sanatını konutunda icra ediyorsa, kendisi bulunmadığı takdirde memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Bunlardan hiç birinin bulunmaması durumunda tebliğ, aynı konutta sürekli olarak oturan kişilere veya hizmetçilerden birine yapılır." hükmünü içermektedir. Bu madde hükümlerinde muhatabın bulunmama nedeninin araştırılması ve tebliğ belgesinde gösterilmesi gerektiğine yönelik bir düzenleme getirilmemiş ise de, önce muhatabın aranması, muhatabın tevziat saatinde o yerde bulunmadığının ancak aynı gün tevziat saatinden sonra döneceğinin tespiti halinde daimi memur veya müstahdemlerden birine, işyeri ev ise memur ya da müstahdemlerden birine, bunlar da yok ise aynı konutta oturan kişilere ya da hizmetçilerden birine tebligatın yapılması gerekmektedir.Tebligat Kanunu'nun 20. maddesinde ise, tevziat saatinde o yerde bulunmayıp, aynı gün tevziat saatinden sonra dönmeyeceği belirlenen muhataplar için "13, 14, 16, 17 ve 18. maddelerinde yazılı şahıslar, kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka yere gittiğini belirtirlerse; keyfiyet ve beyanda bulunanın adı ve soyadı tebliğ mazbatasına yazılarak altı beyan yapan tarafından imzalanır ve tebliğ memuru tebliğ evrakını bu kişilere verir. Bu kişiler tebliğ evrakını kabule mecburdurlar. Kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka bir yere gittiğini belirten kimse, beyanını imzadan imtina ederse, tebliğ eden bu beyanı şerh ve imza eder. Bu durumda ve tebliğ evrakının kabulden çekinme halinde tebligat, 21. maddeye göre yapılır. Bu maddeye göre yapılacak tebligatlarda tebliğ, tebliğ evrakının 13, 14, 16, 17 ve 18. maddelerinde yazılı kişilere verildiği tarihte veya ihbarname kapıya yapıştırılırsa bu tarihten itibaren 15 gün sonra yapılmış sayılır. "hükmüne; Yönetmeliğin 29. maddesinde, "21, 22, 23, 25, 26 ve 27. maddelerde yazılı kişiler, tebliğ yapılacak olanın geçici olarak başka yere gittiğini belirtirlerse, tebliğ memuru, muhatabın hangi sebeple adresten geçici olarak ayrıldığını, beyanda bulunanın adı ve soyadı ile sıfatını tebliğ tutanağına yazar. Tebliğ tutanağını beyanda bulunana imzalattırır ve tebliğ edilecek evrakı beyanda bulunana verir. Bu kişiler tebliğ evrakını kabule mecburdurlar. Bu kişilerin beyanlarını imzadan kaçınmaları veya tebliğ evrakını kabul etmemeleri durumunda, tebliğ memuru bu hususu tutanağa yazar, imzalar ve tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti üyesinden birine ya da kolluk amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve teslim ettiği kişinin adresini içeren ihbarnameyi gösterilen adresin kapısına yapıştırır." hükmüne yer verilmiştir.Gerekçeli kararın ve asıl dosyada şikayetçi-birleşen .... E. sayılı dosyada şikayet olunan ....Şti. vekilinin temyiz dilekçesi, asıl ve birleşen dosyalarda şikayet olunanlar ..... Şti., ..... vekili ile birleşen ....E. sayılı dosyada şikayetçi ... ve birleşen ...E. sayılı dosyada şikayetçi ... Şti. vekilleri adına tebliğe çıkarılmış ve daimi çalışanlarına tebligat yapılmış ise de tebliğ belgelerinde muhatabın tevziat saatinde işyerinde bulunmadığına ve aynı gün döneceğine ilişkin bir tespite yer verilmediği görülmüştür. Tebligat Kanunu'nun tevziat saatinde o yerde bulunmayıp, aynı gün tevziat saatinden sonra dönmeyeceği belirlenen muhataplar için düzenleme içeren 20. ve Yönetmeliğin 29. maddesinde aranan, anılan belirlemeye ilişkin bir açıklama da tebliğ belgesinde bulunmamaktadır. Bu tebligatlar, Tebligat Kanunu'nun 17 ve 20; tebliğ tarihinde yürürlükte olan Yönetmeliğin 26 ve 29. madde hükümlerine uygun yapılmış değildir. tarihinde yürürlükte olan Yönetmeliğin 26 ve 29. madde hükümlerine uygun yapılmış değildir.Gerekçeli karar ve asıl dosyada şikayetçi-birleşen ....E. sayılı dosyada şikayet olunan ... Şti. vekilinin temyiz dilekçesinin yukarıda isimleri yazılı taraf vekillerine usulüne uygun şekilde tebliğ edilip, yasal temyiz süresinin beklenmesi ve temyiz halinde temyiz dilekçesinin asıl ve birleşen dosyalarda taraf vekillerine Tebligat Kanunu ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak tebliği,3-Basit yargılama usulünde tarafların tüm delilleri toplanıp, incelendikten ve son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, HMK'nın 321/2. maddesi uyarınca kararı, gerekçesi ile birlikte yazması ve hükme ilişkin tüm hususları gerekçesi ile birlikte tefhim etmesi asıldır. Ne var ki, uygulamada aynı hükme dayanılarak zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucu (çoğu kez anılan madde hükmüne uygun olarak hazırlanmadan) tutanağa geçirilip, tefhim edilmekle, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.YHGK'nın ... tarih ve .... E.,... K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere;01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 321. maddesinin 2. fıkrasına göre; kararın tefhimi için hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanamadığı ve bu nedenle zorunlu olarak hüküm özetinin tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir. Bu hüküm doğrultusunda, hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte tefhim edilmediği hallerde gerekçeli kararın taraflara tebliği zorunludur (Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’nın (İkinci Bölüm) .. gün ve ... Başvuru sayılı kararı da aynı yöndedir). Mahkemece, taraflara tefhim edilen kısa kararda (hüküm özeti) hükmün tüm unsurları yer almakla birlikte kararın gerekçesinin tefhim edilememesi halinde temyiz süresi gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlar. Ancak, hüküm tüm unsurları ve gerekçesi ile birlikte tefhim edilmiş ise artık hükmün HMK’nın 321/2. maddesine göre usulüne uygun ve eksiksiz bir biçimde tefhim edildiği kabul edilir ve temyiz süresi tefhim tarihinden itibaren başlar. İİK'nın 363. maddesinde yer alan ve temyiz süresinin başlangıcına esas alınan tefhim kavramının "hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklandığı hal" olarak anlaşılması zorunludur. Tarafların, gerekçeli karar tebliğ edilmeden önce, temyiz süre tutum dilekçesi veya gerekçeli temyiz dilekçesi sunmak suretiyle kararı temyiz ettikleri hallerde, kararın gerekçesini dikkate alarak yeni temyiz gerekçelerine dayanması mümkün olduğundan, gerekçeli kararın taraflara tebliği gerekir.Yargılama sonunda asıl ve birleşen ... E. sayılı dosyalarda şikayetin reddine, birleşen ... E. sayılı dosyada şikayetin kabulüne dair verilen kısa karar, birleşen dosyalarda şikayet olunanlar........ Şti. ve ..... vekilinin yüzüne karşı 16.01.2014 tarihinde tefhim edilmiş ise de, gerekçeli karar daha sonra yazılmış ve anılan vekillere tebliğ edilmemiştir. Tefhim edilen kısa kararda hükmün yasal unsurları tümüyle yer almamaktadır.İİK'nın 363. maddesi uyarınca tefhimden itibaren temyiz süresinin başlaması hükmün HMK'nın 321/2. maddesi uyarınca yazılıp, tefhimine bağlıdır. Bu durumda, gerekçeli kararın birleşen dosyalarda anılan şikayet olunanlar vekiline Tebligat Kanunu ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak tebliği ile temyiz süresinin beklenmesi, hükmü temyiz etmesi halinde, temyiz dilekçesinin birleşen dosyalarda şikayet olunanlar vekiline tebliği ile temyize cevap süresinin beklenmesi,3-Heyetçe incelenmesine gerek görülen Denizli ... İcra Müdürlüğü'nün ... E. ve .... E. sayılı takip dosyalarının aslının ya da okunaklı, düzenli, dizi listesine bağlanmış ve onaylanmış bir suretlerinin gönderilmesi,İçin dosyanın yerel mahkemesine geri çevrilmesi gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 17.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.