MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:Alacaklı ...'nun, kira sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili ve tahliye istemli olarak borçlular hakkında adi kiraya ve hasılat kiralarına ilişkin takip başlattığı, 13 örnek ödeme emrinin tebliği üzerine borçluların icra mahkemesine başvurarak, alacaklının takip dayanağı kira sözleşmesinin tarafı olmamakla beraber adına iş bu akdi gerçekleştirdiğini, ...'nun alacaklı olmadığı halde alacaklı gibi hareket ederek aleyhlerine takip başlattığını ileri sürerek takibin aktif husumet yokluğu nedeni ile iptaline karar verilmesini istedikleri, mahkemece, şikayetin kabulü ile aktif husumet yokluğundan takibin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.Hukuk davalarında olduğu gibi, icra takibinin taraflarının da taraf ehliyetine sahip olmaları gerekir. Dava (ve takip) ehliyeti, kişinin bizzat veya temsilcisi aracılığıyla bir davada veya takipte usul veya takip işlemlerini yapabilme ehliyetidir. Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olan bütün gerçek veya tüzel kişiler, dava (takip) ehliyetine de sahiptir. Gerçek ya da tüzel kişiliği bulunmayan kimse ve kuruluşlar geçerli bir takip talebinde bulunamazlar.Dava (takip) ehliyeti bulunmayan kişiler, taraf oldukları davalarda (takiplerde) kanuni temsilcilerince temsil edilirler ve bu kişiler adına kanuni temsilcisi tarafından dava açılır. Ancak dava ehliyeti olmayan bir kişi davayı kendisi açmış ise, hakim davacının dava (veya takip) ehliyetinin bulunmadığını re’sen gözetmek zorundadır.Ehliyetsizlik hali irade bildirimini geçersiz kıldığından, bu durumda olan kişinin yapmış olduğu işlemler ve tasarruflar da hukuki sonuç doğurmaz. Takip ehliyeti yerleşik Yargıtay İçtihatlarına göre kamu düzenine ilişkin olduğundan, her zaman (süresiz) şikayet yolu ile ileri sürülebilir. Yukarıda da belirtildiği gibi, icra müdürü ve icra mahkemesi de bu işlemlerin geçersizliğini kendiliğinden (re'sen) gözetmelidir.Sıfat (husumet) ise, dava konusu subjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf sıfatı, dava konusu subjektif hakka ilişkindir. Bir subjektif hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı), kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bu nedenle o hakka ilişkin bir davada davacı olma sıfatı da, o hakkın sahibine aittir. Bir kişinin bir davada gerçekten davacı sıfatına sahip olup olmadığı hususu, usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu (subjektif) hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur. Bir davada davacı olma sıfatı, dava konusuhakkın sahibine aittir (Prof. Dr. B. Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü 1990, 5. Baskı 1. Cilt Sy. 755 vd.). Aynı hususların, bir alacağı takip yetkisi hakkında da geçerli olduğu kuşkusuzdur. Ancak, takip ehliyetinden farklı olarak, bir takipte alacaklının gerçekten o alacağın sahibi olup olmadığı hususu re'sen nazara alınmaz. Somut olayda, borçlular, 13 örnek ödeme emrinin tebliği üzerine İİK'nun 269/2. maddesi uyarınca yasal 7 günlük sürede icra dairesine başvurarak borca itiraz etmişler ve itiraz nedeni ile takip durmuştur.Bu durumda, iddianın ileri sürülüş biçimi ve nedenleri itibarı ile alacaklının dayanak kira sözleşmesinin tarafı olmadığına yönelik iddia, borca itiraz niteliğinde olup “ehliyetsizlikten” kaynaklanmadığından takibin iptali nedeni olamaz. Borçluların bu iddialarının, itirazın iptali veya itirazın kaldırılması davasında değerlendirilmesi ve tartışılması mümkündür.O halde mahkemece, şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, açıklanan bu hususlar gözden kaçırılarak yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.