Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 8125 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 9748 - Esas Yıl 2015
Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuç : Taksirle öldürmeHüküm : Sanıklar hakkında 85/1, 62/1, 50/4,1-a, 52/2-4. maddeleri uyarınca mahkumiyetTaksirle öldürme suçundan sanıkların mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:1-Sanık ... bakımından verilen mahkumiyet hükmünün incelenmesinde;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin kusura ve eksik incelemeye ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA,2-Sanık ... bakımından verilen mahkumiyet hükmünün incelenmesine gelince;Sanık ...'a ait olan ve Konya Karatay Belediyesi tarafından tehlike arz etmesi sebebiyle yıkım kararı alınan kerpiç evin yıkımı konusunda sanığın, yıkım işiyle uğraştığını bildiği ve önceden tanıdığı, hakkında taksirle öldürme suçundan beraat kararı verilen Adnan Kılınçoğlu ile, çıkacak molozun verilmesi karşılığında sözlü olarak anlaştıkları, sonrasında Adnan'ın sanık ile görüşerek binanın yıkımını başka arkadaşlarına verdiğini söylediği, kerpiç evin yıkımı işini alanların ise yıkım sonrası çıkacak olan ağaç cinsi malzemelerin alımı karşılığında Adnan ile sözlü olarak anlaşma yapan sanık ... ile müteveffa ... olduğu, müteveffanın yıllardır para karşılığı yıkım işiyle uraştığı ve deneyimli olduğu, olay günü sanık ... ile müteveffanın olay yerindeki kerpiç evin yıkımı ile uğraştıkları sırada, müteveffanın çöken duvardan kaçmak isterken ayağının takılması ve yaklaşık 3 metre yükseklikten düşmesi sonucunda öldüğü dava konusu olayda, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda sanığın yıkım işine başlanılmadan evvel yapının teknik kişilerce incelenip yıkıma başlanılmadan önce alınacak güvenlik önlemlerini belirlememesi ve yıkımın belirli bir plan dahilinde yürütülmemesi, yapının yapı statiği açısından risk taşıyan ve kendiliğinden yıkılma tehlikesi arz eden kısımlarının geçici olarak desteklenmemesi, yıkım işinde çalışan kazalıya baret vb. kişisel koruyucuların verilerek kullandırılmaması, uygun iş organizasyonunun sağlanmaması, yıkım işinde iş güvenliğinin tamamen çalışanların insiyatifine bırakılarak çalışmaların kontrol edilip denetlenmemesi, yıkım işinin hangi esaslara göre hangi önlemler alınarak yapılacağı hakkında bilgilendirilmemesi, bu suretle İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun kaza tarihinde yürürlükte bulunan tüzük ve yönetmeliklerini ihlal etmesi sebebiyle asli kusurlu olduğu belirtilmişse de, sanığın bina yıkımı konusunda çalışma ve tecrübesinin bulunmaması sebebiyle bu işi sözlü anlaşma ile deneyimli olduğunu düşündüğü Adnan'a verdiği, Adnan'ın da yıkım işini diğer sanık ... ve müteveffayaya malzeme karşılığında bıraktığı somut olayda, cezaların şahsiliği prensibinden hareketle dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışı olmadığı anlaşılan sanığa atfı kabil kusur bulunmadığı gözetilmeden, beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi,Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 09/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.