2004 S. İCRA VE İFLAS KANUNU [ Madde 99 ]
818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 534 ]
818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 541 ]
818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 520 ]
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki istihkak iddiasının reddi davasının yapılan
yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine
dair verilen hükmün süresi içinde davacı (alacaklı) tarafından temyiz
edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı (Alacaklı) vekili, alacaklı müvekkili tarafından Mersin Sekizinci
İcra Müdürlüğü'nün 2007/1466 Esas sayılı dosyasından, borçlu aleyhine
yapılan takip sırasında, 06.03.2007 tarihinde haczedilen mahcuzlar
üzerinde davalı 3. kişi tarafından istihkak iddiasında bulunulduğunu,
oysa; davalı 3. kişi ile borçlunun ortak olduklarını ve alacaklılardan
ma! kaçırmak için muvazaalı bir şekilde ortaklıklarına son verdiklerini,
olayda işyeri devri bulunduğunu ileri sürerek, istihkak iddiasının
reddine ve tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı (3. kişi) vekili, müvekkili ile takip borçlusu arasındaki
ortaklığın 31.12.2006 tarihi itibariyle feshedildiğini, bundan sonra
müvekkilinin yeni işini kurduğunu, mahcuzların müvekkiline ait olduğunu
ve davanın reddi gerektiğini savunarak davacı aleyhine tazminata karar
verilmesini talep etmiştir.
Davalı/borçlu, duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkemece, toplanan delillere göre; Mersin Birinci Asliye Hukuk
Mahkemesinin 2007/260 Esas sayılı dosyasında davalı (borçlu) Bülent
tarafından davalı 3. kişi Sultan aleyhine ikame edilmiş olan ve
mahkemece bekletici mesele yapılarak sonucu beklenen "adi ortaklığın
tasfiyesi ve alacak" davasında "taraflar arasında 31.12.2006 tarihinde
her türlü aktif ve pasif kıymetlerin paylaşıldığı ve davacı Bülent'in
tasfiye edilen ortaklık nedeniyle alacağı olmadığı" gerekçesiyle davanın
reddine karar verilmiş olduğu, söz konusu kararın kesinleştiği, bu
durumda; dava konusu mahcuzların davalı 3. kişiye ait olmadığı yönündeki
davacı (alacaklı) iddiasının geçerli olmadığı, malların istihkak iddia
eden davalı 3. kişiye ait olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar
verilmiş; hüküm, davacı (alacaklı) vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, İİK.nun 99. maddesine dayalı olarak, alacaklı tarafından 3.
kişinin istihkak iddiasının reddi istemiyle açılan istihkak davasına
ilişkindir.
Borçlar Kanununun 23. Babının "Adî Ortaklık" başlığı altındaki 520 ve
devamı maddelerindeki düzenlemelerde, adi ortaklığın tanımı, yönetimi,
ortaklığın devamı süresince ortakların birbirlerine ve 3. kişilere karşı
sorumlulukları, ortaklığın tasfiyesi ve tasfiye sonrasında 3. kişilere
karşı sorumluk hakkındaki hükümlere yer verilmiştir. Şöyle ki,
ortaklığın devamı süresinde 3. kişilere karşı sorumluluğa ilişkin olarak
aynı yasanın 534. maddesinde "Şirketin iktisap ettiği veya şirkete
devredilen şeyler, alacaklar ve ayni haklar şirket mukavelesi dairesinde
müştereken şeriklere ait olur. Şirket mukavelesinde diğer bir hüküm
bulunmadıkça bir şerikin alacaklıları haklarını ancak o şerikin
tasfiyedeki hissesi üzerinde kullanabilirler. Hilafı mukavele edilmiş
olmadıkça, şerikler, birlikte yahut bir mümessil vasıtasiyle üçüncü
şahsa karşı deruhde etmiş oldukları borçlardan müteselsilen mes'ul
olurlar" hükmüne yer verilmiş, ortaklığın sona ermesi ve tasfiyeden
sonra 3. kişilere karşı sorumluluğa ilişkin olarak yasanın 541.
maddesinde de "Şirketin nihayet bulması üçüncü şahıslara karşı
taahhütleri tadil etmez." hükmüne yer verilmiştir.
Somut olaya dönüldüğünde, dosya kapsamına göre davalı 3. kişi İle davalı
borçlu arasında daha önceden (01.03.2002) başlayan ortaklık ilişkisi,
28.04.2006 tarihinde noterden düzenlenen "Ortaklık Sözleşmesi" ile adi
ortaklık şeklinde devam ettirilmiş olup, takibin dayanağını oluşturan
çekler ise (31.20.2006, 31.11.2006 ve 31.12.2006 keşide tarihli) bu
ortaklık ilişkisi devam ederken, davalı borçlu Bülent tarafından kendi
isminin yanında yazılı olan ve tarafların ortak oldukları "M..." isimli
giyim mağazasının adı da yazılı olarak keşide edilmiştir. Davalı 3. kişi
ile borçlu arasındaki ortaklık 31.12.2006 tarihinde tasfiye edilmiş, bu
tasfiye işleminden bir gün sonra da 01.01.2007 tarihinde davalı 3. kişi
Sultan aynı yerde (yeni işe başlama kaydı ile) ticari faaliyetini
sürdürmeye devam etmiştir.
Öte yandan, davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 23.02.2007
tarihinde başlatılan icra takibi uyarınca ve İİK'nun 8. maddesi
gereğince, aksi ispat oluncaya kadar geçerli olan haciz tutanağı
içeriğine göre, dava konusu mahcuzlar davalı 3. kişinin 01.01.2007
tarihinden itibaren yeni kayıt adı altında işlettiği (31.12.2006
tarihine kadar davalı borçlu ile adi ortaklık şeklinde birlikte
işlettikleri) yerde ve "M... MAĞAZASI" yazılı olan işyerinde 06.03.2007
tarihinde haczedilmiştir.
O halde, haciz yapılan yerin tasfiyeden önce davalı 3. kişi ile davalı
borçlu tarafından "adi ortaklık" şeklinde birlikte işletilen yer oluşu
ve takip konusu borcun doğumundan sonra ortaklığın tasfiye edilmesi
karşısında, davalıların alacaklıdan mal kaçırmak için ortaklığı
muvazaalı bir şekilde sona erdirdikleri, bir an için danışığa dayalı
işlem bulunmadığı kabul edilse dahi, ortaklık sırasında alınan mal
nedeniyle oluşan borçtan ortakların müteselsilen sorumlu olması, takip
konusu borcun ortaklığa ait bir borç niteliğinde bulunması, ortaklıktan
ayrılan kişinin ortaklığın önceki borçlarından zamanaşımı süresi
içerisinde sorumlu olması ve devir, fesih, tasfiye gibi İşlemlerin 3.
kişilere karşı ileri sürülemeyecek olması, ortakların kendi aralarında
rücu imkanlarının da bulunması karşısında, bütün bu maddi ve hukuki
olgular birlikte değerlendirildiğinde; mahkemece davanın kabulü ile
davalı 3. kişinin istihkak iddiasının reddine karar vermek gerekirken,
yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Sonuç; Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı (alacaklı) vekilinin temyiz
itirazlarının kabulü İle usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün
(BOZULMASINA) ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı
(alacaklı)'ya geri verilmesine 11.10.2010 gününde oybirliğiyle karar
verildi.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
SÖZLEŞMEDEN DOĞAN DAVA • YETKİLİ MAHKEME İFA YERİ
(...Davacı, davalının talebi üzerine davalıya 250.000 TL borç para verdiğini, aylık 11.250 dolar faizin düzenli ödenmesi, ana paranın ise 4 ay içinde ödenmesi hususunda anlaştıklarını, davalının ilk ay faizi ödemesine rağmen sonrasını ödemediğini belirterek fazlası saklı kalmak üzere 50.000 TLnin ta
VEKALET ÜCRETİ ALACAĞININ TAHSİLİ
Davacı, avukat olduğunu, davalıyı bir icra dosyasında alacaklı vekili olarak ve buna bağlı tasarrufun iptali davasında davacı vekili olarak temsil ettiğini ancak müvekkili olan davalının karşı taraf ile anlaşarak sulh olduğunu, 25/08/2010 tarihli azilname ile kendisini haksız olarak vekaletten azlet
Alt İşveren-Üst işveren-Rücu ve birlikte sorumluluk ilkeleri-sorumluluk dönemi-çalışma süresi
Taraflar arasındaki “rücuan tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 15.12.2011 gün ve 2010/532E., 2011/483 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesini
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?