Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan mahkemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.YARGITAY KARARITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili, davalının ticarethane abonesi olduğunu, işyerinde kaçak elektrik kullandığının tespit edildiğini, tahakkuk ettirilen kaçak elektrik bedelinin davalı tarafından ödemediğini, taraflar arasında Beyoğlu 2.As-liye Ticaret Mahkemesi'nin 2004/463 E.-2007/464 K.(Yeni E:2010/398) sayılı dosyası ile menfi tespit davası görüldüğünü, bu dava sonucu verilen karar ile belirlenen fatura bedelinin tahsili amacıyla Bakırköy 8.İcra Müdürlüğünün 2009/18112 sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının takibe haksız itirazı üzerine takibin durduğunu öne sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, Beyoğlu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2010/398 E. sayılı dava dosyası ile davacı tarafça açılan bu davanın konusu ve taraflarının aynı olduğunu belirterek dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece, dosya kapsamına göre, bu davanın konusu ve tarafları ile taraflar arasında görülen Beyoğlu 2.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2004/463 E.-2007/464 K.(Yeni:2010/398-2011/281 K. ) sayılı dosyanın konusunun ve taraflarının aynı olduğu gerekçesiyle HMK.114/1-1 maddesi uyarınca dava şartlarının oluşmadığından HMK'nın 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.6100 sayılı HMK'nın 114.maddesinin 1) bendinde, aynı davanın, daha önceden açılmış ve halen görülmekte olmaması dava şartları arasında sayılmıştır.Aynı kanunun 155.maddesinde ise, mahkemenin, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı, tarafların da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirlecek-leri açıklanmıştır.Somut olaya gelince, davacı tarafından düzenlenen 26.04.2004 ve 04.05.2004 tarihli tutanaklarda, abone olan davalı şirketin, sayaca müdahale ederek kaçak elektrik kullandığının tespit edildiği belirtilerek toplam 65.641, 10 TL kaçak elektrik bedeli tahakkuk ettirilmiştir. Bu tahakkuk nedeniyle abone olan şirket tarafından kurum aleyhine, Beyoğlu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2004/463 E.-2007/464 K. Sayılı dosyası ile 24.11.2014 tarihinde menfi tespit davası açılarak davacının davalı kuruma 65.641, 10 TL borçlu olmadığının (20.182, 12 TL borçlu olduğunun tespitine ) karar verilmiş, davalı kurum tarafından temyiz edilen karar Yargıtayca bozulmuş olup, dava halen derdesttir.Davalı kurum, yukarıda verilen hükmün kesinleşmesini beklemeden, 28.08.2009 tarihinde davacı abone şirket aleyhine Bakırköy 8. İcra Müdürlüğünün 2009/18112 sayılı dosyası ile takip başlatmış, 45.458, 98 TL asıl alacak, 56.278, 22 TL gecikme cezası ve 10.130, 08 TL KDV olmak üzere toplam 111.867, 28 TL nin tahsilini istemiştir. Borçlu şirketin takibi itirazı üzerine takip durmuş, itirazın iptali sistemiyle davacı kurum tarafından görülmekte olan iş bu itirazın iptali davası açılmıştır.Görülmekte olan dava itirazın iptali davası olup, Beyoğlu 2.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2004/463 E.-2007/464 K (Yeni:2010/398-2011/281 K.) sayılı dosyasının menfi tespit davası olduğu gözetildiğinde, her iki davanın tarafları ile sebebi aynı olsa da, konularının farklı olduğu kuşkusuzdur. Bu itibarla, her iki dava aynı dava olmadığından, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddinen karar verilemez.Hal böyle olunca, mahkemece davanın esasına girilerek inceleme yapılması gerekirken, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.