Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 779 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 1698 - Esas Yıl 2012





Taraflar arasındaki “hizmet tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bakırköy 7. İş Mahkemesi'nce davanın HMK 320/4 maddesi gereğince açılmamış sayılmasına dair verilen 17.01.2012 gün ve 2009/1108 E., 2012/9 K. Sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi'nin 03.04.2012 gün ve 2012/4040 E., 2012/5107 K.sayılı ilamıyla;(.... Dava, davacının davalı işyerinde hizmet akdi ile geçen ve davalı Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 409. maddesi: “Oturuma çağrılmış olan tarafların hiçbiri gelmediği veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dava yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir.Oturum gününün belli edilmesi için tarafların başvurması gereken hallerde, gün tespit ettirilmemiş ise, son işlem tarihinden başlayarak bir ay geçmekle birinci fıkra hükmü uygulanır.Yukarıdaki fıkralar hükmü gereğince dosyası işlemden kaldırılmış olan dava, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurması üzerine yenilenebilir. Yenileme dilekçesi, oturum, gün, saat ve yerini bildiren çağırı kağıdı ile birlikte taraflara tebliğ olunur.Dava dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir ay geçtikten sonra yenilenirse yeniden harç alınır. Bu harç yenileyen tarafından ödenir ve karşı tarafa yüklenemez. Bu şekilde harç verilerek yenilenen dava, yeni bir dava sayılmaz.İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar açılmamış sayılır ve mahkemece bu hususta kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır.Birinci ve ikinci fıkralar gereğince işlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan dava, ilk yenilenmeden sonra bir defadanfazla takipsiz bırakılamaz. Aksi halde beşincifıkra hükmü uygulanır” hükmünü içermektedir.01.10.2011 Tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu' nun 320/4 bendi; “Basit yargılama usulüne tabi davalarda, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, dava açılmamış sayılır” hükmü içermektedir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 24.05.2011 tarihli duruşmaya katılmamış olması nedeni ile HUMK 409 maddesi uyarınca dosyanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verildiği, davacının 24.05.2011 tarihli yenileme dilekçesi üzerine yargılamaya devam edildikten sonra davacı tarafın 17.01.2012 tarihli duruşmaya katılmadığından mahkemece davanın HMKnun 320/4 bendinin mi uygulanacağı noktasındadır.6100 sayılı HMK'nın zaman bakımından uygulanma başlıklı 448 maddesi “Bu kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanır” hükmünü içermektedir. Buna göre somut olayda 1086 sayılı HUMK'un yürürlükte olduğu dönemde yasanın 409/1 bendi bakımından tamamlanmış bir işlem söz konusu olduğundan 6100 sayılı Yasanın uygulanma olanağı bulunmadığından anılan yasanın 320/4 bendinde belirtilen işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olma koşulunun gerçekleştiğinin kabulü mümkün değildir. Öte yandan dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği tarih olan 24.05.2011 tarihinde yürürlükte olan 1086 sayılı HUMK'un 409 maddesine göre davacının bir defadan fazla dosyayı takipsiz bırakması halinde açılmamış sayılmasına karar verileceği konusunda kazanılmış hakkı bulunduğu, her ne kadar usul hükümlerinin derhal uygulanırlığı söz konusu ise de; hukuka güven ilkesinin bir sonucu olarak davanın ilk yenilemeden sonra birden fazla bir defadan fazla takipsiz bırakılamayacağı kuralının 01.10.2011 tarihinden önce bir kez işlemden kaldırılmasına karar verilen dosyalar için 6100 sayılı HMK'nın yürürlük döneminde de uygulanması gerektiğinin kabulü gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun yürürlük döneminde de uygulanması gerektiğinin kabulü gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 1992/11-702 E:1993/48 K. Sayılı kararı da bu yöndedir.Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı tarafın 17.01.2012 tarihli duruşmaya katılmamış olması nedeni ile HUMK'un 409.maddesi gereğince dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken 6100 sayılı Yasa nın 320/4 maddesi gereği davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır...) gerekçesiyle oyçokluğuyla bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN: Davacı vekiliHUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, hizmet akdi ile geçen ve Sosyal Güvenlik Kurumu'na bildirilmeyen çalışmaların tespiti istemine ilişkindir.Yerel Mahkemece, davanın mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun yürürlükte olduğu zamanda açıldığı ve söz konusu dönemde 24.05.2011 tarihinde işlemden kaldırıldığını, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden sonra da 17.01.2012 tarihinde işlemden kaldırıldığından ve HMK 448. maddesi gereğince tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydı ile derhal uygulanacağından, davacının yenilemeden sonra davasını bir kez daha bıraktığı, gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar vermiş, verilen karar davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.Bozma üzerine mahkemece; İş Mahkemelerinde 6100 sayılı HMK'nın 316 maddesi uyarınca, basit yargılama usulünün uygulandığını, verilen kararın usule ilişkin bir karar olup, hukuk yargılamasında kanun değişikliklerinde ilkenin, derhal uygulama ilkesi olduğu, usul hükümlerinin kamu düzenini ilgilendirdiği, usul kanunları için geçmişe dönük uygulama diye müessesenin mevcut olmadığı, 6100 sayılı HMK'nın 448. maddesi hükmünün bu anlamda olduğu, bu hükme göre 6100 sayılı Kanun hükümlerinin bu madde gereğince tamamlanmış işlemleri etkilenmemek kaydıyla derhal uygulanacağı, aksine bir düzenlemenin yeni kanunda yer almamakta olduğu, tamamlanmış bir işlemden de söz edilemeyeceği gerekçeleriyle önceki kararda direnilmiştir.Hükmü temyize davacı vekili getirmektedir.Direnme yoluyla Hukuk Genel kurulu önüne gelen uyuşmazlık, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 316/g bendi uyarınca basit yargılama usulünün uygulandığı iş mahkemelerinde, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 409. maddesinin yürürlükte olduğu 30.12.2009 tarihinde açılan ve 24.05.2011 tarihinde HUMK 409 maddesi uyarınca bir kez 17.01.2012 tarihinde bir kez işlemden kaldırılmasına karar verilen davada, 6100 sayılı HMK'nın 320/4. Maddesinin uygulanıp uygulanamayacağı noktalarında toplanmaktadır.Öncelikle, somut uyuşmazlığa uygulanacak hükümlerin belirlenmesine yönelik olarak uyuşmazlığa konu işlemin “tamamlanmış usul işlemi” niteliğinde olup olmadığı belirlenmelidir:Mülga 1086 sayılı HMK'nın 409. maddesi: “Oturuma çağrılmış olan tarafların hiçbiri gelmediği veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dava yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir.Oturum gününün belli edilmesi için tarafların başvurması gereken hallerde, gün tespit ettirilmemiş ise, son işlem tarihinden başlayarak bir ay geçmekle birinci fıkra hükmü uygulanır.Yukarıdaki fıkralar hükmü gereğince dosyası işlemden kaldırılmış olan dava, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurması üzerine yenilenebilir. Yenileme dilekçesi, oturum, gün, saat ve yerini bildiren çağrı kağıdı ile birlikte taraflara tebliğ olunur.Dava dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir ay geçtikten sonra yenilenirse yeniden harç alınır. Bu harç yenileyen tarafından ödenir ve karşı tarafa yüklenemez. Bu şekilde harç verilerek yenilenen dava, yeni bir dava sayılmaz.İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar açılmamış sayılır ve mahkemece bu hususta kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır.Birinci ve ikinci fıkralar gereğince işlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan dava, ilk yenilenmeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamaz. Aksi halde beşinci fıkra hükmü uygulanır.” Hükmünü içermektedir.01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK'nın 320/4 bendi “Basit yargılama usulüne tabi davalarda, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, dava açılmamış sayılır.” Hükmünü içermektedir.Usul hukuku alanında geçerli olan temel ilke, yargılamaya ilişkin kanun hükümlerinin derhal yürürlüğe girmesidir. Bu ilkenin benimsenmesinin nedeni ise, usul hükümlerinin kamu düzeni ile yakından ilgili olmasıdır.Usul kurallarının zaman bakımından uygulanmasında derhal uygulanırlık kuralı ile birlikte dikkate alınması gereken bir husus da, yeni usul kuralı yürürlüğe girdiğinde, ilgili “usul işleminin tamamlanıp tamamlanmadığı” dır.Hemen belirtilmelidir ki, dava, dava dilekçesinin mahkemeye verilmesiyle başlayan ve bir kararla (veya hükümle) sonuçlanıncaya kadar devam eden çeşitli sulu işlemlerinden ve aşamalarından oluşmaktadır. Yargılama sırasındaki her usul işlemi, ayrı ayrı ele alınıp değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Bir davayı bütün olarak değerlendirip, bu konuda yeni kanunun etkili olup olmayacağı söylenemez. Yargılama sırasında yapılan bir usul işlemi ve kesiti tamamlanmış ise, artık yeni kanun o usul işlemi hakkında etkili olmayacak, dolayısıyla da uygulanmayacaktır.Eğer bir usul işlemi, yargılama sırasında yapılmaya başlanıp, tamamlandıktan sonra, yeni bir usul kuralı yürürlüğe girerse, söz konusu işlem geçerliliğini korur. Başka bir deyişle, tamamlanmış usul işlemleri, yeni yürürlüğe giren usul hükmünden (veya kanunundan) etkilenmez. Bu genel açıklamalardan sonra, zaman bakımından uygulama ile ilgili 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)'nın ilgili hükmüne de değinmek gerekir:HMK'nın “Zaman bakımından uygulanma” başlığını taşıyan 448. maddesi;“(1) Bu Kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanır.” Hükmünü içermektedir.Bu madde hükmüne göre, usul hükümleri kanunda aksine bir düzenleme getirilmediği takdirde tamamlanmış usul işlemlerine bir etkisi olmayacak, önceki kanuna göre yapılmış ve tamamlanmış olan işlemler geçerliliğini koruyacaktır. Buna karşın, tamamlanmamış usul işlemleri yeni kanun hükümlerine göre yapılacaktır. Bir işlem tamamlanmış ise, artık bu işlem bozulamaz; aksini düşünmek gereksiz yere bu işlemin bozularak tekrarlanması gibi zaman ve emek kaybına neden olacaktır. (Pek-canıtez, Hakan/Atalay, Oğuz/Özekes, Muhammet: Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, Ankara 2011, s.63) Aynı İlkeler Hukuk Genel Kurulu'nun 22.02.2011 tarih 2011/19735 E., 2012/93 K. Sayılı kararında da benimsenmiştir.Somut uyuşmazlıkta dava, basit yargılama usulüne tabi olup, 1086 sayılı HUMK zamanında açılmış ve aynı yasa zamanında bir kez işlemden kaldırılmıştır. 6100 sayılı HMK'nın yürürlüğe girmesinden sonra da dosyanın işlemden kaldırılması üzerine mahkemece, HMK'nın 320/4.mad-desi gereği davanın açılmamış sayılmasına karar vermiştir. Uyuşmazlık önceki yasa zamanında işlemden kaldırılıp yenilenen dosyanın, yeni yasa zamanında tekrar işlemden kaldırılması halinde HMK'nıun uygulanıp uygulanmayacağı sonucuna göre de davanın açılmamış sayılmasına karar verilebilip verilemeyeceği noktasında bulunmaktadır.Mülga HUMK zamanında açılan dava, hiç işlemden kaldırılmamış dolayısıyla bir işlem yapılmamış ve 6100 sayılı HMK zamanında işlemden kaldırılmışsa bu takdirde tamamlanmış bir işlem bulunmadığından ve usul hükümlerinin hemen uygulanması gerektiğinden hareketle HMK hükümlerinin uygulanması gerektiğinde duraksamamak gerekir (aynı ilke Hukuk Genel Kurulu'nun 15.05.2013 tarih 2012/17-1629 E: 2013/700 K. Sayılı kararında da benimsenmiştir.Buna karşılık somut olayda olduğu gibi, Mülga 1086 sayılı HUMK'un yürürlükte olduğu dönemde davanın bir kez işlemden kaldırılıp yenilenmesinden sonra, 6100 sayılı HMK zamanında da işlemden kaldırılması halinde, önceki yasa zamanında yapılmış işlem gözetilerek 6100 sayılı HMK uygulanarak bir sonuca ulaşılması usule uygun olmayacağı gibi, varılacak sonuç hukuki güvenlik hakkına da aykırı olacaktır; bu bakımdan direnme kararının bozulması gerekmiştir.Hukuk Genel Kurulu görüşmeleri sırasında bir kısım üyeler; 1086 sayılı HUMK'un yürürlükte olduğu dönemde işlemden kaldırılmasına karar verilen dosyada, davanın 409/5 maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilebilmesi için gerekli işlemlerin henüz tamamlanmadığı, bu nedenle 6100 sayılı HMK'un 448. maddesine göre tamamlanmış işlem bulunmadığını, usul hukuku kurallarının derhal uygulanır olması nedeniyle kazanılmış haktan da söz edilemeyeceğini bu nedenle yerel mahkeme kararının onanması yönünde görüş bildirmiş iseler de, bu görüş yukarıda belirtilen nedenlerle Kurul çoğunluğunca kabul edilmemiştir.O halde, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.SONUÇDavacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun'un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 5521 sayılı Kanun'un 8/son maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 29.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.