MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacılar, davalı kooperatifin vekili olduklarını, davacı Ramazan ile davalı arasında 01.08.2006 tarihinde avukatlık ücret sözleşmesi akdedildiğini, davacı Ramazan’ın aynı zamanda kooperatif üyesi olduğunu, 09.12.2009 tarihinde yapılan toplantıda davaları takip etmemelerinin istendiğini, haksız azledildiklerini, vekalet ücretlerinin ödenmediğini, İstanbul 4.İcra Müdürlüğü'nün 2009/3125 Esas sayılı dosyasında hakettikleri vekalet ücretinin ve masrafların tahsili için davalı aleyhine ... 4. İcra Müdürlüğü’nün 2010/6719 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının takibe haksız itiraz ettiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile itirazın iptaline, takibin devamına ve % 40 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemişlerdir.Davalı kooperatif, davacıların vekalet görevini özenle yerine getirmediklerini, kooperatiften aldıkları yüklü miktardaki avansın nereye harcandığını belgeleyemediklerini, kooperatif tarafından azledilmediklerini, haksız olarak istifa ettiklerini savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, davacıların vekillik görevini ifa ederken davalı kooperatif tarafından haksız olarak azledildiklerinin Bakırköy 5.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2011/138 esas sayılı dosyasındaki bilirkişi heyeti raporu ile anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.1-Avukatın, vekil olarak borçları Borçlar Kanununun 389. ve devamı maddelerinde gösterilmiş olup, vekil, adı geçen Kanunun 390. maddesine göre müvekkiline karşı vekaleti sadakat ve özenle ifa etmekte yükümlüdür. Vekil, sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorunluluğundadır. “Özen borcu” ile ilgili Avukatlık Kanunu’nun 34. maddesinde mevcut olan, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık ünvanının gerektirdiği saygı ve güvene yakışır bir şekilde hareket etmekle yükümlüdürler.” şeklindeki hüküm ise, avukatlık mesleğinin bir kamu hizmeti olması nedeniyle, Borçlar Kanunu'nun 390. maddesinde düzenlenen vekilin özen borcuna göre çok daha kapsamlı ve özel bir düzenlemedir. Buna göre avukat, üzerine aldığı işi özenle ve müvekkili yararına yürütüp sonuçlandırmakla görevli olduğu gibi, müvekkilinin kendisi hakkındaki güveninin sarsılmasına neden olacak tutum ve davranışlardan da titizlikle kaçınmak zorundadır. Aksi halde avukatına güveni kalmayan müvekkilin avukatını azletmesi halinde azlin haklı olduğunun kabulü gerekir. Gerçekten de avukat, görevini yerine getirirken gerekli özen ve dikkati göstermemiş, sadakatle vekaleti ifa etmemiş ise, müvekkilinin vekilini azli haklıdır.Avukatlık Kanunu’nun, 174. maddesinde, “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” hükmü mevcut olup, bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Dairemizin kökleşmiş içtihatlarına göre haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebilir. Buna karşılık haksız azil halinde ise avukat, hangi aşamada olursa olsun, üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahiptir.Bu açıklamalardan sonra dava konusu olaya bakılacak olursa; Davacıların 02.08.2006 tarihli vekaletname ile davalı kooperatifin vekili olarak dava ve icra dosyalarını takip ettikleri ve davacı ... ile davalı kooperatif arasında 01.08.2006 tarihli avukatlık ücret sözleşmesi imzalandığı anlaşılmaktadır. Davacılar, eldeki dava ile 09.12.2009 tarihinde yapılan toplantıda haksız azledildiklerini, vekalet ücretlerinin ödenmediğini, İstanbul 4.İcra Müdürlüğü'nün 2009/3125 Esas sayılı dosyasında hakettikleri vekalet ücretinin ve masrafların tahsili için davalı aleyhine başlatılan icra takibine haksız itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptaline ve %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemişlerdir. Davalı, davacıların 14.12.2009 tarihli ihtarname ile haksız istifa ettiklerini, vekalet ücretine hak kazanmadıklarını savunmuştur. O halde taraflar arasındaki öncelikli uyuşmazlık, azil ya da istifanın haklı olup olmadığı ile ilgili olup, ancak bunun sonucuna göre davalının vekalet ücreti ödemekle yükümlü olup olmadığına karar verilebilecektir.Mahkemece, davacıların vekillik görevini ifa ederken davalı kooperatif tarafından haksız olarak azledildiklerinin Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2011/138 esas sayılı dosyasındaki bilirkişi heyeti raporu ile anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2011/138 esas sayılı dosyası derdest olup henüz sonuçlanmamıştır. Dosya kapsamından Bakırköy 8. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2011/213 Esas sayılı dosyasında davacı Kooperatif tarafından davalı ... aleyhine davalıya avukatlık sıfatı nedeniyle muhtelif miktarlarda avans verildiği, ancak avansları nereye harcadığını belgelendiremediği, İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin dosyasında iade edilen harcın davalı tarafından tahsil edildiği halde kendilerine ödenmediği, kooperatif başkanlarının şahsi dosyaları için kazanılan vekalet ücretlerinin kooperatiften tahsil edildiği gerekçeleriyle alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali davası açıldığı, bu dosyada aldırılan bilirkişi raporunda ise davalı avukatın haklı azledildiği yönünde mütalaa verildiği anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca davacı avukatların azil veya istifasının haklı olup olmadığı yönünde farklı mahkemelerde alınan bilirkişi raporları arasında çelişki bulunmaktadır. Bu durumda eldeki davanın sonucunu etkileyecek nitelikte bulunan ve yukarıda anılan Bakırköy 5. ve 8. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyalarının bekletici mesele yapılmak suretiyle hasıl olacak sonuca göre hüküm tesisi gerekirken eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.2-Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 64,00 TL harcın istek halinde iadesine, 12/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.