Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 7724 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 9674 - Esas Yıl 2005
Davacılar Durdu vd. vekili Avukat Hüseyin tarafından, davalılar Abdullah ve Yusuf aleyhine 28.10.2004 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kı$$men kabulüne dair verilen 31.03.2005 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacılar tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hâkimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir. 2-Diğer temyiz itirazlarına gelince; zarara sebebiyet veren olaya karışan araç, trafikte olay tarihinde davalı Yusuf adına kayıtlıdır. Davacı, bu kaydı esas alarak davasını işleten sıfatıyla ona yöneltmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 3. ve 19. maddeleri hükümlerine göre trafik kaydı "işleteni" kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak trafik kaydına rağmen işletenliğin üçüncü kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Işletenlik trafik kaydı adına olan kişiden mülkiyeti muhafaza kaydı ile satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süre ile kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı ariyet veya rehin alan kişiye geçmiş plur. Bu bakımdan işletenliğin kayda rağmen başkasına geçmiş bulunduğu her zaman ispatlanabilir. Fakat bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratmaması şarttır. Öte yandan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 299. maddesindeki esaslar birbiriyle hiç bağlantısı bulunmayan, birbirine karşı tam anlamıyla üçüncü kişi durumunda bulunan kişiler hakkında uygulama alanı bulamaz. Çünkü haksız eylemden zarar gören kişi, üzerinde işletenlik niteliği bulunmayan kişinin hukuki halefi değildir. Ancak özellikle trafik olaylarına karışan araçların oluşturdukları zararların ödetilmesini imkânsız kılmak için olaydan sonra muvazaalı olarak eski tarihle düzenlenen sözleşmelerden bu sözleşmelerde üçüncü kişi durumunda bulunan mağdurların zarara uğramasını önlemek amacıyla bu gibi belgelerin onlara karşı hüküm ifade edebilmesi için sözü edilen maddede öngörülen koşulların kıyasen aranması hakkaniyete uygun düşmektedir. Nitekim Yargıtay'ın uzun yıllardan beri uygulaması bu doğrultudadır. Davaya konu olayda davalı Yusuf başka bir kişinin aracını kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işletenliğini ve araç üzerinde fiilî tasarrufu bulunduğunu geçerli delillerle ispatlamış değildir. Bu yönün tanıkların sözleriyle doğrulanması yukarıda anılan ilke karşısında davacının hukukunu etkilemez. O halde davalı Yusuf'un da sorumluluğuna karar verilmek gerekirken onun yönünden davanın husumetten reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenle (BOZULMASINA), diğer temyiz itirazlarının (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 26.06.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.