Davacı D.. B.. vekili Avukat M.. N.. tarafından, davalılar ... Rek. Yay. Mat. Org. San ve Tic. Ltd. Şti vdl aleyhine 27/01/2006 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 06/03/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılardan..Rek. Yay. Mat. Org. San ve Tic. Ltd. Şti ile D.. P.. vekili Avukat Mehmet Cengiz tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, basın açıklaması ve yayımlanması sonucu kişilik haklarının ihlaline dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılardan Güney Rek. Yay. Mat. Org. San ve Tic. Ltd. Şti ve D.. P.. tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, asıl davada Aydınlık Dergisi'nin 18/12/2005 tarihli sayısında davacının resmi de konulmak suretiyle "CIA - FBI Niçin Geldi?, Atasagun - Bahçeli İkilisine Özel Görev" manşeti kullanılarak haber yorum yayınlandığını, haberde isnat edilen suçlamaların muhatabı olarak davacının ön plana çıkarıldığını, derginin 6.sayfasında manşet tekrarlanarak "Atasagun MHP Genel Merkezine Yerleşti, Görev Türkiye himayesinde Kürdistan Projesini uygulamak, Hedef Federasyonu Milliyetçi, Atatürkçü kisvesi altında bir koalisyona yaptırmak. Kerkük'ü alıyoruz diyerek Diyarbakır'ı vermek, kamuoyunu ikna için PKK'yı bitiriyoruz balonu uçurulacak" beyanlarına yer verildiğini, derginin iddialarının gerçek dışı olduğunu, davacıya iftira atıldığını belirterek manevi zararının tazminini istemiştir.Davacı, birleşen davada ise; İşçi Partisi Genel Başkanı olan davalının 17/12/2005 tarihli basın toplantısında "Washington Yönetimi, Federasyon Planının uygulanması için harekatın düğmesine basmış bulunuyor, Ş. A.. - D.. B.. ikilisine bu planın uygulanmasında özel görev verildiği görülmektedir" şeklinde başlayıp "Federasyonun aktörleri içerisinde davacının ismini de sayarak hepsi Büyük Orta Doğu Projesi içinde Türkiye'yi federasyon yapma planında sahne almaktadır" beyanlarına yer verilerek davacı hakkında mesnetsiz iddia ve isnatlar ortaya atıldığını, davacının PKK terör örgütünün ekseninde olduğunu iddia ederek terör örgütünü desteklediği, yine CIA tarafından davacının talimat verildiğini belirterek yabancı bir devlet örgütünden aldığı emir ve talimatları Türkiye aleyhine uyguladığı iftiralarında bulunulması nedeniyle manevi tazminata hükmedilmesini istemiştir.Davalılar haber ve basın açıklaması içeriğinin doğru olduğunu, tarafların siyasi kişilik olduklarını, eleştiri sınırları içinde, ifade özgürlüğü ve düşünce açıklaması kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Uyuşmazlık, siyasi kişilik olan İşçi Partisi genel başkanı olan davalılardan D.. P..'in 17.12.2005 tarihli basın açıklaması ile bu açıklamanın yayınlanmasının ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.Tarafı olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesinde ifade özgürlüğü;"1. Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ulusal sınırlarla kısıtlanmaksızın, bir görüşe sahip olma, haber ve düşünceleri elde etme ve bunları ulaştırma özgürlüğünü de içerir. Bu madde Devletin radyo yayıncılığını, televizyon ve sinema işletmeciliğini izne bağlamasına engel değildir.2. Bu özgürlükleri kullanırken ödev ve sorumluluk içinde hareket edilmesi gerektiğinden, ulusal güvenlik, ülke bütünlüğü veya kamu güvenliği, suçun veya düzensizliğin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması, başkalarının şeref ve haklarının korunması, gizli bilgilerin açığa vurulmasının önlenmesi, yargı organının otorite ve tarafsızlığının korunması amacıyla, demokratik bir toplumda gerekli bulunan ve hukukun öngördüğü formalitelere, şartlara, yasaklara ve yaptırımlara tabi tutulabilir." şeklinde tanımlanmıştır.Liegens v. AVUSTURYA, Feldek v. SLOVAKYA, Oberschlick v. AVUSTURYA davalarında siyasi kişiliklere yönelik kullanılan ifadeleri değerlendiren Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi;"Liegens v. AVUSTURYA"( Başvuru No: 9815/82 ) davasında;Eski başbakan ... ile seçimlerden birinci çıkan siyasi parti başkanı arasında bir takım olayların yaşandığı, basına yansıyan bir kısım açıklamaların bulunduğu ayrıca 2. Dünya Savaşı sırasında Rusya'daki Alman hattının ötesine geçerek sivilleri katlettiği iddia olunan ilk SS Tugayında görev yapmakla suçlanan liberal parti başkanı ... ile koalisyon kurulması tartışmalarının yaşandığı bir sırada, Gazeteci olan Liegens, Profil adlı Viyana Dergisinde yayımlanan iki ayrı yazısında; o tarihte federal hükümetin Başbakanına yönelik olarak 'En Adi Fırsatçılık(adi oportunism)', 'ahlakdışılık' ve 'şerefsizlik' biçiminde ifadeler kullanmıştır.Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi;“...Sözleşme’nin 10(1). fıkrasında güvence altına alınan ifade özgürlüğünün, demokratik toplumun ana temellerinden birini ve yine bu toplumun gelişmesi ve her bireyin kendini geliştirmesi için esaslı şartlarından birini oluşturduğunu hatırlatarak ifade özgürlüğünün, Sözleşme’nin 10(2). fıkrasının sınırları içinde, sadece lehte olan veya muhalif sayılmayan veya ilgilenmeye değmez görülen "haber" veya "fikirler" için değil, ama aynı zamanda muhalif olan, çarpıcı gelen veya rahatsız eden haberler veya fikirler için de uygulandığını; bunun, çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleri olduğu, bunlar olmaksızın "demokratik toplum" olamayacağını (bk. Handyside kararı, parag. 49).Bir siyasetçiye yönelik eleştirilerin kabul edilebilir sınırları, özel bir şahsa yönelik eleştiri sınırına göre daha geniştir. Bir siyasetçi, özel şahıstan farklı olarak, her sözünü ve eylemini bilerek ve kaçınılmaz bir biçimde, gazetecilerin ve halkın yakın denetimine açar; bu nedenle daha geniş bir hoşgörü göstermek zorundadır. Hiç kuşku yok ki, Sözleşme’nin 10(2). fıkrası, başkalarının, yani bütün bireylerin itibarının korunmasına imkan verir; bu koruma, siyasetçileri şahsi sıfatları dışında hareket ettikleri zaman da içine alır. Ancak bu gibi durumlarda söz konusu korumanın gerekleri, siyasi meseleleri açık biçimde tartışmanın yararıyla bağlantılı olarak tartılmalıdır.” gerekçesiyle kullanılan sözlerin ifade özgürlüğü kapsamında kaldığına karar vermiştir."Feldek v. Slovakya" (Başvuru No: 29032/95) davasında; ....’in bakan olmasından hemen sonra hakkında Nazi ordusunda SS birliklerinin üyesi olduğu konusunda makaleler yayınlanmış,‘Faşist Geçmişli Bir Bakan Olmadan Daha Güzel Bir Slovakka Fotoğrafı’ başlıklı makale kalem alınmıştır.Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, başvuranın açıklamalarının tartışılmasında kamu yararı bulunan siyasi bir konuyla ve Slovakya’nın tarihiyle ilgili olduğunu ve Slovakya’nın gelecekteki demokratik gelişimini etkileyebileceği, açıklamanın kaynak içermemekle birlikte daha önce basında yer alan bir takım gerçeklere dayandığı, özgür siyasi tartışmanın teşvik edilmesinin demokratik bir toplumun niteliği olduğunu belirleyip kendisini gerek basının gerek kamuoyunun yakın denetimine açmış olan politikacıların kendilerine karşı yapılan eleştirilerde diğer bireylere nazaran daha fazla hoşgörü göstermesi gerektiğini vurgulayarak sözkonusu makalenin ifade özgürlüğü kapsamında kaldığına karar vermiştir."Oberschlick v. Avusturya"( Başvuru No:20834/92) davasında;Viyana'da yayınlanan Forum Dergisi'nin editörü ve aynı zamanda gazeteci olan Oberschlick, Avusturya Liberal Demokrat Parti Genel Sekreterinin seçim konuşmaları sırasında “göçmen ailelerine yapılan aile yardımının yarıya indirilmesi gerektiğini” savunması üzerine konuşmayı ayrımcılığı ve suça teşviki savunma şeklinde nitelendirmiş, ayrıca bu siyasal lideri, Nazi düşünceleri savunmakla suçlamış, başka kişilerle birlikte söz konusu siyasal lider hakkında koalisyon ortağı partinin genel sekreterine suç isnadında bulunarak bunu dergide yayınlamıştır.Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi; politikacının itibarının korunması ihtiyacının, siyasi konuların özgürce tartışılmasının sağlayacağı yararla dengelemek zorunda olduğuna işaret ederek, hoş görülebilir eleştiri sınırının bir politikacı söz konusu olduğunda, sade vatandaşa oranla daha geniş olduğunu, siyasetçilerin özellikle kamuya yaptıkları beyanları, şüpheli ve tartışmaya sebebiyet veren eleştiriler içerdiğinde daha geniş bir hoşgörü ortaya koymaları gerektiğini açıklayarak dergi yayınının ifade özgürlüğü kapsamında kaldığına karar vermiştir.Davaya konu olaya gelince; ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesinin tartışıldığı bir dönemde, "Atasagun MHP Genel Merkezine Yerleşti, Görev Türkiye himayesinde Kürdistan Projesini uygulamak, Hedef Federasyonu Milliyetçi, Atatürkçü kisvesi altında bir koalisyona yaptırmak. Kerkük'ü alıyoruz diyerek Diyarbakır'ı vermek, kamuoyunu ikna için PKK'yı bitiriyoruz balonu uçurulacak", "Washington Yönetimi, Federasyon Planının uygulanması için harekatın düğmesine basmış bulunuyor, Şenkal Atasagun - D.. B.. ikilisine bu planın uygulanmasında özel görev verildiği görülmektedir... Federasyonun aktörleri içerisinde .... hepsi Büyük Orta Doğu Projesi içinde Türkiye'yi federasyon yapma planında sahne almaktadır" şeklinde ifadelerde bulunulduğu anlaşılmaktadır.Dava konusu basın açıklaması ve yayının bütünü, yapıldığı zaman dilimi, konuşmayı yapan ve hakkında konuşulan kişinin ülkenin siyaseti konusunda etkili siyasi kişilikler olması ile yukarıda açıklanan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. Maddesi ve bunun uygulamasına yönelik Avrupa İnsan hakları Mahkemesinin kararları gözetildiğinde açıklamaların ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.Şu halde, açıklanan nedenlerle davalılardan . Rek. Yay. Mat. Org. San ve Tic. Ltd. Şti ve D.. P.. yönünden de davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde kısmen kabul kararı verilmiş olması doğru değildir. Bu nedenle karar bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlanının incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 14/05/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.