MAHKEMESİ :Aile MahkemesiDAVA TÜRÜ : Alacak... ile ... aralarındaki katkı payı alacağı davasının reddine dair ... 1. Aile Mahkemesi'nden verilen ... sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:KARARDavacı ... vekili, evlilik birliği içinde davalı adına edinilen mallara ilişkin olarak mal rejiminin tasfiyesi ile 50.000,00 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davacının edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesine yönelik davasının bulunmadığı, taşınmazların edinilmesinde para ile ölçülebilen maddi bir katkısı bulunduğunu ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından davanın esasına ilişkin temyiz edilmiştir.Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katkı payı alacağı ve artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.1. Aksi belirtilmedikçe, mal rejiminin tasfiyesine dayalı alacağı, talep edenin varsa katkı payı, değer artış payı (TMK m. 227) ve artık değere katılma alacağı (TMK m. 236 vd.) alacaklarını kapsar. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dava dilekçesindeki açıklamalarda davacının hem katkı payı alacağı hem de katılma alacağı talebinde bulunduğu anlaşılmasına, davacının temyiz itirazlarının katkı payı alacağı ve taşınmazlara yönelik olmasına, dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2. 01.01.2002 tarihinden önce 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin (TKM) yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi (TKM m. 170). TKM'de, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri malvarlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı Kanunun 5.maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu'nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak "katkı payı alacağı" hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulmalıdır. Zira Borçlar Kanunu, Medeni Kanunun tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir (eBK m. 544, TBK m. 646)../.Mal ayrılığı rejiminde; eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir (TKM m. 186/1). Her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel mallarıdır (TKM m. 189). Kadın veya kocanın, mal rejiminin devamı sırasında diğerinin edindiği malvarlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteğinde bulunabilmesi için mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir.Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alınan tasfiyeye konu mala çalışma karşılığı elde edilen gelirlerle (maaş, gündelik, kar payı vs gibi) katkıda bulunulduğunun ileri sürüldüğü durumlarda; çalışarak, düzenli ve sürekli gelire sahip eşin, aksi kanıtlanmadıkça, yapabileceği tasarruf oranında katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Yargıtay'ın ve Dairemizin devamlılık gösteren uygulamaları da bu yöndedir.Bu açıklamalar doğrultusunda; öncelikle evlenme tarihinden, malın edinildiği tarihe kadar, eşlerin çalışma sürelerine ve gelirlerine ilişkin belgeler bulundukları yerlerden eksiksiz olarak getirtilmelidir. Çalışmanın sabit olmasına rağmen, bir kısım döneme ilişkin belgelere ulaşılamaması durumunda, ilgili meslek kuruluşlarından ve/veya bilirkişilerden o döneme ilişkin yaklaşık gelir durumu sorulup öğrenilerek, malın edinildiği tarihe kadar ki eşlerin tüm gelirleri ayrı ayrı belirlenmelidir. Sonra, her bir eşin alışkanlıkları, ekonomik ve sosyal statüleri gözetilerek, kişisel harcamaları ile ayrıca kocanın 743 sayılı TKM'nin 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği harcama, eşlerin kendi gelirlerinden düşülerek, gerçekleştirebilecekleri tasarruf miktarları ayrı ayrı tespit edilmeli, daha sonra her eşin tasarruf miktarının, birlikte yaptıkları toplam tasarruf miktarı içerisindeki oranı belirlenmelidir. Her bir eşin bulunan bu tasarruf oranı, çalışmaları karşılığı elde ettikleri gelirleriyle malın alımına yaptıkları katkı oranı olarak kabul edilerek, tasfiyeye konu malın dava tarihi itibariyle belirlenecek sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle katkı payı alacak miktarları hesaplanır.Sözü edilen değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülmesi durumunda konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır. Tasfiyeye konu birden fazla malın bulunması durumunda, her biri için aynı yöntem uygulanır.Somut olaya gelince; eşler, 14.11.1976 tarihinde evlenmiş, 20.04.2007 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM m. 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı Yasa'nın m. 10, TMK m. 202/1). Tasfiyeye konu taşınmazlar ve 09 NS 263 plakalı motosiklet, eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde davalı eş adına tescil edilmiş, 09 PS 093 plakalı araç ise eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 30.10.2002 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK m. 179).Yukarda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede;Mahkemece, davacının para ile ölçülebilen maddi katkısını ispatlayamadığına karar verilmiş ise de; ... parsel sayılı taşınmaz ve üzerindeki tek katlı ev davalıya annesi tarafından bağışlandığından davalının kişisel malı ise de; üzerindeki evin üstüne yapılan 2. kat ve eklentiler ile; 893 ve 2096 parsel sayılı taşınmazların edinilmesine, davacının da davalının tarımsal işlerinde çalışmak, dışarda zaman zaman yevmiyeli olarak çalışmak ve ürün satmak yoluyla az da olsa katkısının bulunduğu anlaşılmaktadır. Katkı payı talep edilen taşınmazın edinildiği dönemde tarafların her ikisi de çalıştığına göre, davacının bir miktar katkı payının olduğunun kabulü gerekir. Bu amaçla, mahkemece yapılması gereken iş; yukarda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler gözönüne alınarak TMK 4. ve TBK 50. maddeleri uyarınca, mahkemece davacının katkı payı oranının hakkaniyet ilkesi uyarınca ../.takdir edilmesi, yukarda davacının katkısı olduğu açıklanan ... parseldeki evin 2. kat ve eklentileri ile ... parsel sayılı taşınmazların dava tarihi itibariyle sürüm değerlerinin keşif ve bilirkişi incelemesi ile tespit ettirilmesi, takdir edilecek katkı oranı ile taşınmazların belirlenecek sürüm değerlerinin çarpımı sonucu ortaya çıkacak davacının katkı miktarına hükmetmek olmalıdır. Bu nedenlerle, temyiz edilen hükmün açıklanan yönde inceleme yapılması ve gerçekleşecek sonucuna göre karar verilmek üzere bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda 2. bentte gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA; diğer temyiz itirazlarının yukarda 1. bentte gösterilen sebeplerle reddine, HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 25.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.