Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 751 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 142 - Esas Yıl 2012





Taraflar arsındaki tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4.Hukuk Dairesince;“Dava, hakimin hukuki sorumluluğuna dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir.Dairemizce davanın reddine ilişkin olarak verilen 13.04.2010 gün ve 2009/20-2010/4 sayılı karar, temyiz istemi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 06.10.2010 gün ve 2010/04-439 ve 2010/446 sayılı ilamı ile onanmış; karar düzeltme istemi üzerine ise, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 25.05.2011 gün ve 2011/4-215 ve 2011/341 sayılı ilamı ile yargılama aşamasında yürürlüğe giren 6110 sayılı Yasa hükümleri uyarınca bozulmuştur.Bozma ilamına uyulmuş ve Hazine davaya dahil edilmek suretiyle yargılama yapılmıştır.Hakimlerin yargısal faaliyetleri nedeniyle sorumlulukları, dava tarihinde yürürlükte bulunan HUMK'nun 573-576.maddelerinde ve yargılama aşamasında yürürlüğe giren HMK'nun 46-49.maddelerinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Her iki Yasa'da da gösterilen sorumluluk nedenleri, örnek niteliğinde olmayıp; sınırlı ve sayılı durumları ifade etmektedir.Somut olayda, davalı hakimin sorumluluğuna dayanak yapılan olgular; sağlık durumuna ilişkin kişisel bilgilerin, yetkili makam kararı ve rıza bulunmaksızın açıklanması ile yasaya aykırı eylem nedeniyle soruşturma izni verilmemesi gerekçeleriyle dava dışı T.I.. A.A. ve Y.K. hakkında açılan davanın reddedilmiş bulunmasıdır. Bu durumun, yasanın açık hükmüne aykırı olduğu ileri sürülmüştür. Mahkemelerce verilen kararlara karşı yasa yolları düzenlemiş olup; salt kararın leh veya aleyhte olması, yasanın açık hükmüne aykırılık olarak değerlendirilemez. Dava konusu yapılan hususlar, temyiz nedeni olarak ileri sürülebilir. Şu durumda, hakimin hukuki sorumluluğuna ilişkin koşulların gerçekleştiğinden söz edilemez. Davanın, açıklanan bu nedenle reddine karar vermek gerekmiştir.HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HUMK'nun 573. ve HMK'nun 46.maddesindeki koşullar oluşmadığından davacı tarafından açılan davanın reddine,2-Davanın reddi nedeniyle alınması gereken 18,40-TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 202,50-TL'den düşümü ile kalan 184,10-TL'nin istek halinde davacıya iadesine,3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca dahili davalı yararına takdir olunan 2.200,00-TL maktu avukatlık ücretinin davacıdan alınarak dahili davalıya verilmesine,4-Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına” dair oybirliği ile verilen 25.10.2011 gün ve 2011/25 E-101 K. Sayılı kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine kararın süresinde temyiz edildiğinin anlaşılmasından ve dosyadaki tüm kağıtların okunmasından sonra gereği düşünüldü: HUKUK GENEL KURULU KARARIDavacı dava dilekçesinde; şahsına ait hastalık bilgilerinin, hakkında hazırlanan (5) sayfa görüş yazısının, şahsına ait 12 adet sağlık kurulu raporunun kanun müsaadesi olmaksızın, mahkeme kararı veya savcılık müzekkeresi olmaksızın, İl Sağlık Müdürlüğüne gönderen görevliler hakkında açtığı davanın reddi, Anayasa ile tanınan haklarının, tüm Medeni haklarının, sosyal kişiliğinin, kişilik haklarının, Anayasanın 138.maddesinin 1.fıkrasının, Anayasanın 36.maddesinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6.maddesinin, Hasta Hakları Yönetmeliğinin 23.maddesinin, Bilgi Edinme Hakkı Kanunun 21.maddesinin ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 573.maddesinin ihlali olduğunu iddiasıyla 15.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı H. İ.L. HUMK nun 573.madde koşulları oluşmadığını, davacının görüldüğü üzere kendi aleyhine hüküm kuran yargı mensupları üzerinde bir baskı oluşturmaya çalıştığını ve onlar aleyhine yargılama görevlerine engel olacak nitelikte manevi tazminat davası açtığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davalı Maliye Hazinesi vekili ise: “eldeki mevcut davanın açılmasına neden olarak gösterilen mahkeme kararına bakıldığında kararı veren hakimin ne kasıtlı bir davranışı ne de ağır bir ihmal içinde bulunduğuna dair en küçük bir emare dahi bulunmadığı, konunun tamamen delillerin değerlendirilerek soyut kanun hükümlerinin somut olaya tatbik edilmesi sonucunda hak ve nesafet kuralları gözetilerek vicdani kanaatleri doğrultusunda vardıkları hükümden ibaret olduğu, bu nedenledir ki HUMK'nun 573'ncü maddesindeki koşullar oluşmadığını" savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Daire yukarıda açıklanan nedenlerle açılan davanın reddine karar vermiştir.Bu nedenle dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile 4.Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 12. Maddesi ile 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’na eklenen 93/A-5 fıkrası ve 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.