Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7491 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 20879 - Esas Yıl 2012





Taraflar arasındaki "boşanma" ve "karşı boşanma ve ziynet alacağı" davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı (kadın) tarafından; lehine hükmedilen maddi tazminatın ve nafakanın miktarları, manevi tazminat ve ziynetler yönünden temyiz edilmekle, evrak okundu, gereği görüşülüp düşünüldü:1-Dava ve karşı dava, Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesine yer alan fiili ayrılık sebebine dayanmaktadır. Mahkemece; her iki davanın da kabulüne, tarafların Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesinde yer alan fiili ayrılık sebebiyle boşanmalarına karar verilmiştir.İlk boşanma davası koca tarafından açılmış, "geçimsizlik ispatlanamadığı" gerekçesiyle reddedilmiş, 17.12.2007 tarihinde kesinleşmiştir. Eldeki boşanma davası 27.12.2010 tarihinde, karşı boşanma davası ise 20.1.2011 tarihinde açılmıştır. İlk davanın reddine ilişkin kararın kesinleşmesinden sonra, davalı-davacı kadın tarafından 4.4.2008 tarihinde açılan Türk Medeni Kanununun 197. maddesine dayanan nafaka davasında, "ayrı yaşamakta ve nafaka talebinde haklı olduğu" kabul edilerek, kadın yararına nafakaya hükmedilmiştir. Eldeki davada dinlenen davacı tanığı E.ve O.; kocanın görev yaptığı A. Mistilli İlköğretim Okuluna davalı-karşı davacının gelerek, öğretmen arkadaşlarının yanında kocasına, "adi şerefsiz., sen kaç paralık adamsın, benim ailem seni satın alır" şeklinde sözlerle hakaret ettiğini ifade etmişlerdir. Koca, tanığın anlatımında geçen bu okula 12.9.2008 tarihinde naklen atandığına göre, tanığın ifade ettiği hakaret olayının bu tarihten sonra gerçekleştiğinin kabulü gerekir. O halde, fiili ayrılık süresi içinde kadının kocasına ağır sözlerle hakaret ettiği sabit olduğuna göre, boşanmaya sebep olan fiili ayrılıkta davalı-karşı davacı (kadın) da kusurludur. Taraflardan birinin, diğerinden baskın kusurlu olduğu söylenemez. Maddi tazminata hükmedebilmek için, tazminat talep eden tarafın kusursuz veya daha az kusurlu olması gerekir. Davalı-davacı (kadın) eşit kusurlu olduğuna göre, yararına maddi tazminata hükmedilmesi doğru değil ise de, temyiz edenin sıfatına göre bu husus bozma sebebi yapılmamış yanılgıya değinilmekle yetinilmiştir.2- Temyiz sebepleri çerçevesinde yapılan incelemeye gelince:a)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-karşı davacı (kadın)'ın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.b)Davalı-karşı davacı; karşı boşanma davasını ihtiva eden cevap dilekçesinde, adet ve cinslerini gösterdiği ziynet eşyalarının aynen iadesini, bu mümkün olmadığı takdirde ise, bedellerinin karşı davalıdan tahsilini de istemiştir. Boşanmanın fer'i (eki) niteliğinde olmayan bu talep, ayrıca nispi harca tabidir. Karşı dava açılırken yatırılan başvurma harcı, bu dilekçedeki bütün talepleri kapsar. Öyleyse, Harçlar Kanunu 30-32. maddeleri uyarınca, talep edilen ziynetlerin değeri üzerinden nispi peşin harç noksanlığının tamamlaması için davalı-karşı davacı (kadın)'a süre verilmesi, nispi peşin harç noksanlığı tamamlandığı takdirde bu talebin esasının incelenmesi gerekirken, bu yönde işlem yapılmadan ziynetlerle ilgili yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.) maddenin (b) bendinde gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin yukarıda (2.) maddenin (a) bendinde gösterilen sebeple ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.